Birçok bilim insanını ve araştırmacıyı son birkaç on yıldır en çok meşgul eden konulardan birisi kanser tedavisidir. Zaman zaman medyada görebileceğiniz “kanserin tedavisi yine bulundu” minvalindeki haberlerin aksine, bilim insanları gerçekten de kanserle ciddi bir mücadele içerisindedir ancak henüz nihai çözüme ulaşabilen kimse olmamıştır.
Kanserin birçok farklı türü vardır ve en büyük problem, “kanser” dediğimiz hücrelerin bireyin kendisine ait hücrelerin sadece bölünme döngüsü bozulmuş, mutant versiyonları olmasıdır. Daha da kritik sorunlardan bir tanesi, kanser hücrelerinin her türlü dış müdahaleye karşı kendilerini koruyan, en kısa sürede diğer doku ve organlara da sıçrayabilen bir doğası olmasıdır. Dolayısıyla bireyin kendisine zarar vermeden, sadece kanser hücrelerini hedef alan ve kanserli bölgenin savunmasını aşabilecek ve sorunu kökünden çözebilecek yöntemler üzerinde durulmaktadır. Birçok farklı alandan birçok uzman, konuya farklı şekillerde yaklaşarak elinden geleni yapmaktadır. Bu yaklaşımlardan en ilginç olanlarından bir tanesi de, kanserli hücreleri hedef alan mutant virüslerin yaratılması ve bunları kullanarak kanserli dokularla mücadele etmektir.
Tokyo Üniversitesi’nden Japon bilim insanlarının geliştirdiği ve testlerine başlanan yeni bir yöntem sayesinde kanserin tedavisinde büyük bir ilerleme kaydedilmesi umuluyor. Çoğu insanın başına bela olmuş sıradan uçuk virüsü, bilim çevrelerince çok iyi bilinen üzerinde çalışılmış ve tedavi edilmesi kolay olan bir virüstür. İşte bu virüsün sadece 3 farklı geni değiştirilerek, sadece kanser hücrelerini öldüren ancak diğer hücrelere dokunmayan bir mutant uçuk virüsü üretildi.
Değiştirildiğinden bahsettiğimiz genlerden ilki Gamma 34,5 isimli bir gen. Bu gen, uçuk virüsünün sağlıklı bir hücreye girdiğinde hücrenin doğal savunma mekanizması olan “kendini yok etme sistemi”ni etkisiz kılıyor. Virüsler, tek bir hücreye bile bulaşmayı başarırlarsa kısa sürede etraftaki tüm hücrelere yayılabilirler. İşte evrimsel süreçte buna karşı bazı savunma mekanizmaları ortaya çıkmıştır. Hücreler, aktif bir şekilde virüsle mücadele ettikten sonra başarısız olacak olurlarsa kendilerini yok ederek virüslerin de yayılmalarına engel olurlar. Tabii ki evrim tek taraflı bir süreç değil: varlıklarını sürdürmek zorunda olan virüslerde de, evrimsel süreçte sözünü ettiğimiz gen evrimleşmiştir. Bu geni aktif hale gelerek hücrenin kendini yok etmesini engelleyebilmektedir.
Hastalıklı bir kanser hücresinde ise kendini yok etme mekanizması zaten çalışmadığı için bu gen zaten o hücreyi etkilemiyor. Ancak virüsün sahip olduğu bu gen etkisiz hale getirilirse virüs sağlıklı hücrelere girdiğinde o hücre kendini yok edeceği için virüs yayılmayacak ve hastalıklı kanser hücrelerinde kendini yok etme sisteme olmadığı için hastalıklı hücreler virüsün üremesi için uygun bir ortam sağlayacak. Bu sayede kanserin kontrol edilmesine yönelik ilk adım atılmış olacak.
Savaşımızda kullanacağımız ikinci genimiz ise ICP6 isimli uçuk virüsü geni. Bu gen, uçuk virüsü sağlıklı bir hücreye girdiğinde virüsün kendi kopyalarını yapabilmesi için gerekli olan proteinleri oluşturmasını sağlar. Bu sayede diğer hücreleri işgal edecek yeni jenerasyonlar üretilir. Ancak hastalıklı kanser hücrelerinde durum farklıdır. Sağlıklı hücrelerin aksine sürekli bölünen kanser hücrelerinde yeni virüs DNA’sı yapmak için gerekli proteinler mevcuttur. Virüsün ICP6 geni etkisiz hale getirilince sağlıklı hücrelerde çoğalamacağı için hastalıklı hücreler tek üreme ortamı olarak kalacak ve kanser yayılımı azalacaktır.
Bu şekilde iki gen etkisiz hale getirildikten sonra kanserin yayılımının %75 azaldığı görülmüştür. Ancak bu durum yine de yetersiz kaldığı için bir müdahaleye daha ihtiyacımız var.
İşte burada devreye Alfa 47 geni giriyor. Bu genin virüsteki görevi işgal edilen hücrenin içinde virüsün oluşturulması için kullanılan proteinlerin hücre zarında belirip vücudun savunma mekanizması tarafından durumun fark edilmesini önlemek. Bu durum genetik mühendislik yöntemleri sayesinde avantaja çevriliyor ve Alfa 47 geni devre dışı bırakılıyor. Sağlıklı hücrede virüs bulaştığında o hücre vücudun savunma sistemi tarafından yok ediliyor ve bu sayede uçuk virüsü yayılmıyor. Kanserli hasta hücrelerde de bu sistem sayesinde kanserli hücreler savunma sistemi tarafından sindirilip yok ediliyor.
Bu üç mutasyon bir arada uygulandığında kanserli hücrelerin yayılması tamamen duruyor. Ve bu gelişme kanserin tedavisinde bir umut ışığı belirlemesini sağlıyor.
Hazırlayan: C. Caner Telimenli (Evrim Ağacı Okuru)
Düzenleyen: ÇMB (Evrim Ağacı)
Kaynaklar ve İleri Okuma: