Kamuda taşeron sistemi ile çalıştırılan işçilerin sayısı 800 bini aşmışken, aynı kaderi paylaşan işçileri asıl iş, yardımcı iş tanımlamasına sokmak taşeron işçi hareketini parçalamak, birlikte mücadelenin önüne set çekmek demektir 64. Hükümet’in 2016 yılı Eylem Planı açıklandı. Açıklanan planın sosyal politikalar ve çalışma hayatı başlığını okuduğumuzda şunlar gözümüze çarpıyor: “Çalışma hayatına güvenceli esneklik sağlayacak düzenlemeler […]
Kamuda taşeron sistemi ile çalıştırılan işçilerin sayısı 800 bini aşmışken, aynı kaderi paylaşan işçileri asıl iş, yardımcı iş tanımlamasına sokmak taşeron işçi hareketini parçalamak, birlikte mücadelenin önüne set çekmek demektir
64. Hükümet’in 2016 yılı Eylem Planı açıklandı. Açıklanan planın sosyal politikalar ve çalışma hayatı başlığını okuduğumuzda şunlar gözümüze çarpıyor:
“Çalışma hayatına güvenceli esneklik sağlayacak düzenlemeler yapılacak…”
“İş gücü piyasalarına esneklik sağlayan çalışma biçimleri iş ve sosyal güvenlik mevzuatına eklenecektir. Öncelikle mevcut esnek çalışma sistemlerindeki sorunlar giderilecek, sonrasında yeni esnek çalışma sistemleri geliştirilecektir. Bu kapsamda kamu sektörü başta olmak üzere, söz konusu çalışma biçimlerine yönelik çeşitli kurumlarda pilot uygulamalar gerçekleştirilecektir.”
“Alt işverenlik çerçevesinde asıl işlerde çalışanların, kamuda istihdam edilmesine yönelik düzenleme yapılacak.”
“Alt işverenlik çerçevesinde asıl işlerde çalışanların kamuda istihdam edilmesine yönelik olmak üzere, geçişe ilişkin koşulların, sürenin ve uygulamanın usul ve esaslarının belirleneceği düzenleme yapılacaktır.”
Açıklanan eylem planında görüldüğü üzere esnek çalışma modellerinin “güvenceli esneklik” adı altında kalıcılaştırıldığı, taşeronluğun kök saldığı hatta bununla yetinilmeden yeni esnek çalışma biçimlerinin geliştirildiği yıllar bizi bekliyor.
Nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceği bir soru işareti olarak karşımızda duran, asgari ücretin 1300 TL’ye çıkarılması, taşeron işçilere kadro vaatleri bir tarafta dururken emekçiler için olmazsa olmaz olan kıdem tazminatında yeni düzenlemeler de biz emekçileri bekliyor.
Artık mücadele eder(miş) gibi yapmanın inandırıcılığı kalmamıştır.
Kıdem tazminatları konusunda koyun can derdindeyken kasaplığa soyunan sermaye için ise umut tacirliği “asıl iş”in ta kendisi olmuştur. Umut tacirliğinin Ege’de yüzlerce cana mal olan göçmen tacirliğinden bir farkı yoktur. İkisi de aynı derecede utanç vericidir.
Asıl iş, yardımcı iş tartışmalarının gündem değiştirmekten, eksen saptırmaktan başka bir amacı yoktur.
Kamu alanında taşeron sistemi ile çalıştırılan işçilerin sayısı 800 bini aşmış durumdayken, aynı kaderi paylaşan aynı sorunları yaşayan işçileri asıl iş, yardımcı iş tanımlamasına sokmak taşeron işçi hareketini parçalamak, birlikte mücadelenin önüne set çekmek demektir.
Kamu hizmeti bir bütündür parçalanamaz, yok sayılamaz, taşerona devredilemez. Nasıl ki doktoru olmayan hastanede hasta kurtarma faaliyeti yapılamazsa; enfeksiyon önleme görevini yürüten taşeron temizlik personeli olmadan da sağlık hizmeti üretilemez.
Mesela üniversitede eğitim, öğretim hizmetini sadece akademisyen vermez. O üniversite kampüsünde temizlik olmadan, yemek yapılmadan, güvenliği sağlanmadan eğitim öğretim faaliyeti sürdürülemez. İşin özü kolektif hizmet üretimi olan bir kurumda asıl iş yardımcı iş ayrımı yapılamaz.
Umutlarımız, bugünümüz ve geleceğimiz için ayrışmadan, bölünmeden hep birlikte mücadele etmesi gereken güç yine biz emekçileriz. Bizlere güzel düşler pazarlayıp bizi kabusa sürenlere karşı “Asıl iş yardımcı iş yok, tek işimiz mücadele.”
Yeter ki omuz omuza verelim biz bize yeteriz.
* Serhat Semiz
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde taşeron işçi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.