Seçime doğru devlet kaynaklı bir çatışma ortamı yaratılabileceği yönündeki kaygıları yükselten gelişmelere bir de Kürt sorunu eksenli AKP içi tartışmaların eklendiği bir ortamda TSK “vazife başında” olduğunu ilan etme gereği duydu Devletin tepesindeki krizin açığa çıktığı 21 Mart gününün hemen ertesinde 23 Mart günü TSK’dan doğrudan ve dolaylı birkaç çıkış geldi. Sözcü Gazetesi’nin sürmanşetten verdiği […]
Seçime doğru devlet kaynaklı bir çatışma ortamı yaratılabileceği yönündeki kaygıları yükselten gelişmelere bir de Kürt sorunu eksenli AKP içi tartışmaların eklendiği bir ortamda TSK “vazife başında” olduğunu ilan etme gereği duydu
Devletin tepesindeki krizin açığa çıktığı 21 Mart gününün hemen ertesinde 23 Mart günü TSK’dan doğrudan ve dolaylı birkaç çıkış geldi. Sözcü Gazetesi’nin sürmanşetten verdiği bir haberle askerin “isyan bastırma” hazırlığında olduğu duyuruldu. Aynı gün haberi doğrulayan bir operasyonla kaçakçı katırları vuruldu. Yine aynı gün TSK sitesinde yayımlanan bir açıklama ile TSK’nın iç siyasi çekişmelerin aktörü olmayacağı ve “devletin gereklerini” yerine getirmeye devam edeceği ilan edildi.
Ve kontrgerilla fısıldar…
Haziran İsyanı ve 6-7-8 Ekim Kobanê eylemlerinin ardından “halk isyanı tehdidi” kritik dönemeçlerde devletin sürekli gündemine girmiş, seçim süreçleri için olağanüstü hal senaryoları üretilmeye başlamıştı.
Ne pahasına olursa olsun iktidarı elde tutma amacıyla hareket eden Tayyip Erdoğan, 7 Haziran genel seçimleri için “400 milletvekili verin ve bu iş huzur içinde çözülsün”, “İç Güvenlik Paketi geçmezse seçim silahların gölgesinde geçer” gibi tehdit kokan açıklamalar yapmaya başlamış, emniyetin gizlice yüklü miktarda isyan bastırma mermisi aldığı ortaya çıkmış*, 20 bin polisin seçim için Kürt illerinde özel olarak görevlendirildiği iddia edilmişti. Devlet kaynaklı bir çatışma ortamı yaratılabileceği yönündeki kaygıları yükselten bu gelişmelerin üzerine bir de Newroz krizi yaşanırken Sözcü’nün 23 Mart tarihli nüshasında sürmanşetten şöyle bir haber yayımlandı: “Genelkurmay alarmda… Askere ‘isyan bastırma’ eğitimi verilecek.”
Haber AKP’nin Kürt hareketiyle yürüttüğü müzakere sürecinin Tayyip Erdoğan ile hükümet arasında krize yol açtığının ortaya çıktığı 21 Mart gününün hemen ardından kaleme alınmış.
Haberin yazarı, MİT ve Genelkurmay gibi kontrgerilla unsurları ile yakın diyalog içinde olduğu bilinen Saygı Öztürk. Yani aslında sıradan bir gazetecinin yazısını değil, kontrgerillanın mesajını okuyoruz.
Ergenekon ve Balyoz operasyonlarından sonra AKP’ye biat eden Genelkurmay ne oldu da alarma geçti ve bunu duyurmak istedi? Öztürk’ün haberi “İktidarın açılım süreci çöktü” diye başlıyor, “AKP iktidarının çözüm ortağı PKK’nın, Güneydoğu’ya tanksavar, uçaksavar, roketatar ve çok sayıda silah soktuğu tespit edildi” diye devam ediyor.
Habere göre Genelkurmay Başkanlığı bölgede görev yapan piyade ve komando birliklerine, “toplumsal kalkışmaya karşı eğitim” verilmesini kararlaştırmış.
“Son gelişmeler” üzerine Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan ve askere toplumsal olaylara müdahale yetkisi veren Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü’nün (EMASYA) bir benzerinin yeniden hayata geçirilmesi bekleniyormuş. (Kirli savaş uygulamalarına yasal dayanak oluşturan EMASYA, 2010’da yürürlükten kaldırılmıştı.) Bu çerçevede Kürt illerinde görev yapan askerlere, “Toplumsal Kalkışmaya Karşı Eğitim” verilecekmiş.
Bölgedeki askerler valiliklerin operasyon izni vermemesinden dolayı, kaçakçıların katırları ile silah taşındığını Genelkurmay’a bildirmiş.
Haberi okuduğumuz gün Roboski’de kaçakçı katırları asker tarafından vuruldu. Ancak ölen katırların üstünden silah çıkmadı.
Öte yandan iddianın aksine Türkiye’de çatışmaları yeniden başlatmak Kürt hareketinin tercihi değil. Türkiye’de başlayacak bir çatışma, Irak ve Suriye’de zaten IŞİD ile savaş halinde bulunan ve ateşkes koşullarında Fırat’ın hem batısında hem de doğusunda eli güçlenen Kürt hareketinin aleyhinde bir durum.
Anlaşılan TSK sahalara dönüş için bahane peşinde ve asıl çatışma hazırlığı ise kontrgerilla tarafından yapılıyor.
Ve Genelkurmay açıklama yapar
Yine 23 Mart günü, TSK’nın resmi sitesinde bir mesaj yayımlandı. Gerekçe, Abdullah Öcalan’ın Newroz mesajındaki, Süleyman Şah Türbesi’nin PYD kontrolünde Eşme köyüne taşındığı operasyona atfen “Eşme ruhunu selamlıyorum” sözleri üzerine yapılan yorumlardı. Söz konusu operasyonda TSK, Kürt silahlı güçlerinin onayı ve işbirliği ile hareket etmiş, yani PYD’yi fiilen meşru güç (YPG’yi de meşru silahlı güç) olarak tanımıştı.
Genelkurmay açıklamasında “TSK ile PYD/PKK’nın işbirliği yaptığı’ yolundaki yayın ve haberler[in] tamamen gerçek dışı ol[duğu]” savunuldu. 31 yıldır “terör örgütü” ile silahlı mücadele edildiği, binlerce şehit ve gazi verildiği hatırlatıldı. TSK’nın yasalar ve hükümetlerin talimatları doğrultusunda “her türlü terör örgütüyle” mücadelesinin sürdüğü belirtildi. Ve açıklama Eşme ile ilgisi olmayan mühim son cümle ile bitti: “Açıklamalarımızda defaatle vurguladığımız üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri, iç siyasi çekişmelerin bir aktörü olmayacak, Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk Devleti’nin gereklerini yerine getirmeye devam edecektir.”
24 Mart’ta Mardin’de gerillayı yanıt vermeye zorlayacak bir askeri operasyon başlatıldığını öğrenmemizin ardından 25 Mart’ta da TSK sitesinden Dağlıca’ya yönelik saldırı olduğunun duyurusunu okuduk. AKP de iç güvenlik paketinin kalan maddelerini yeniden TBMM gündemine alacağını duyurdu. Gelişmeler peş peşe birbirini tamamlayarak ilerliyor.
TSK’nın mesajı açık: Cumhurbaşkanı, hükümet sözcüsü ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı arasında atışmaların yaşandığı, başbakanın sesinin çıkmadığı, AKP-Cemaat çatışmasında yeni bir operasyonun düzenlendiği bir zamanda, TSK “devletin temel direği” olarak vazife başındadır. İç siyasette öne çıkması gerektiğinde, buna meşruiyet oluşturabilmek için Kürt sorununu kullanacaktır. Kürtler savaş istemese bile TSK devletin gereklerini yerine getirmek için savaşa hazırlanmaktadır. Şimdi fırsatlar değerlendirilmekte, bahaneler bulunmakta ve zemin hazırlanmaktadır.
* Sendika.Org’un özel haberi ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ABD’li bir silah firmasından milyonlarca “açık uçlu” isyan bastırma mermisi aldığı açığa çıkmıştı: http://www.sendika.org/2015/02/sendika-org-ozel-bu-hangi-savasin-hazirligi-isyan-bastirma-mermileri-tasiyan-kargo-turkiye-yolunda/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.