Nasıl ki ölümlü iş kazaları sayısı giderek artarken gerekli denetimler yapılmıyorsa, nasıl ki her yıl öldürülen kadın ve taciz edilen çocuk sayısı artarken gerekli yasal önlemler alınmıyorsa, trafikten sorumlu tüm kurum ve kişilerin her yıl giderek artan trafikteki ölü sayılarını çok dikkate aldıklarını sanmıyorum. Özellikle bayram tatillerinde yolların nasıl kan gölüne döndüğünü görüyoruz ve her […]
Nasıl ki ölümlü iş kazaları sayısı giderek artarken gerekli denetimler yapılmıyorsa, nasıl ki her yıl öldürülen kadın ve taciz edilen çocuk sayısı artarken gerekli yasal önlemler alınmıyorsa, trafikten sorumlu tüm kurum ve kişilerin her yıl giderek artan trafikteki ölü sayılarını çok dikkate aldıklarını sanmıyorum.
Özellikle bayram tatillerinde yolların nasıl kan gölüne döndüğünü görüyoruz ve her bayram ikazlar birbiri ardına medyadan gelirken yine de ölümlere engel olamıyoruz. Türkiye’de trafik kazaları giderek artıyor ve bu kazaları önlemek için önlem almak yerine kuralsızlığı yasalaştırıyoruz. Giderek herkes trafikte kendi kurallarını koyuyor. Bu ne demektir? Daha fazla ölü ve yaralı demektir.
Trafik cezalarının artırılması ise sadece ve sadece verilen rüşvetin artması demektir ve hiçbir caydırıcı tarafı yoktur. Trafikle ilgili istatistiklerin sürekli yayınlanması gerekir. İstatistikler bize alınacak önlemler konusunda bilgiler verir. Öncelikle kaza nedenlerinin ne olduğunu bilmeliyiz: Yanlış sollama, aşırı hız, ehliyetsiz kullanma, alkollü kullanma gibi. Bunlara göre önlem almak zorundayız.
Duble yol yapmakla kazalar azalmaz. Radara giren araç sayısıyla kesilen ceza sayısı karşılaştırılmazsa kaza azalmaz. Kesilen cezaların yüzde kaçının ödendiği bilinmezse cezalar azalmaz. Çünkü caydırıcı etkisi olmaz. Tanıdığın etkisi olur ve bu da kazaları azaltmaz. Eğitimle kazalar azalır, cezaları her hata yapan öderse kazalar azalır. Alkol kontrolü sadece anayolda yapılırsa kazalar azalmaz.
Şimdi birkaç örnek verelim trafikten sorumlu kişi ve kuruluşlara:
– Trafik kuralları evrenseldir ve kırmızı ışıkta dünyanın her yerinde durulur. Ülkemizde ise sabah ve gece kırmızı ışıkta durulmaz, çünkü bu saatlerde geçen pek araç yoktur(!). Resmi, askeri araçlar da durmazlar. Evrensel kuralı saat ve araca göre uygulayan ender ülkelerden biriyiz. O zaman kaldıralım şu ışıkları.
– Emniyet kemerini kimse takmıyor. Emniyet kemerlerini iptal edelim.
– Sürücüler yayalara dikkat etmiyor, yol vermiyorlar. O zaman yaya geçitlerine ne gerek var?
– Hız sınırına uyan yok. 90 ve 120 km hız sınırlarını iptal edelim. İsteyen istediği hızda gitsin. Radar denetimlerine de gerek kalmayacağı için devlet de tasarruf sağlar..
– Herkes sol şeritte gidiyor. Diğer şeritlere ne gerek var. İptal edelim.
– Yön değiştirirken kimse sinyalleri kullanmıyor. Arabalarda sinyalleri kaldıralım. Maliyetler de düşer.
– Kamyonlar, servis araçları, toplu taşım araçları yüksek hızda sol şeritte gidiyorlar. Kimsede denetlemiyor ya da bu araçlardan birini durdurmuyor. Şeritleri azaltalım. Herkes tek şeritte gitsin.
– Trafik denetimleri sabit noktalarda, merkezde, ehliyet-ruhsat, radar ve alkol muayenesi olarak yapılıyor. Tali yollarda, kenar semtlerde, ara sokaklarda trafik işaretlerini kaldıralım ve bu yollarda ehliyetsiz araba kullanmak serbest olsun.
– Tek yön, mecburi yön işaretlerine kimse uymuyor. Kaldıralım bu işaretleri. İsteyen istediği gibi kullansın yolları.
– 12 yaşından küçük çocuklar ön koltukta ve kimi kez de bize özgü olarak sürücünün kucağında seyahat ediyor. Trafikçiler hiç aldırış etmiyor. İsterlerse arabanın üzerinde de seyahat etsinler.
– Yanlış park etmiş arabaları çekmekle sadece para kazanmayı düşünüyoruz ki bu da kesinlikle hiçbir şekilde park sorununu çözmüyor. Ne sürücüler akıllanıyor, ne trafik görevlileri başka çözüm arıyorlar.
– Cep telefonu olan herkes araba kullanırken direksiyon başında konuşuyor ve yola, yayaya dikkatlerini vermeleri gerekirken konuşmalarına dikkatlerini veriyorlar ve bu kişiler trafik canavarı oluyorlar. Trafikte hiçbir zaman yalnız olmadığımızın ve kendi yaşamımız dışında başkalarının yaşamını da tehlikeye attığımızın farkında değiliz. Araba kullanırken cep telefonuyla konuşmayı engelleyecek sistemi bulmalıyız.
– Trafik sadece iki aracın belgesini kontrol etmek ya da radarla hız kontrolü yapmak değildir. Trafik sürekli eğitim ister ve bu eğitimin verildiğini göremiyoruz.
Örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Karayolları giderek kan göllerine dönüyor ve kimse umursamıyor. Ülkemiz yine dünya şampiyonluğuna oynuyor ve galiba bununla da gurur duyuyoruz. Trafikte kurallara uymama maddi ve manevi kayıplara yol açarken aynı kuralsızlığı yaşamımızın başka noktalarında görmek de mümkün. Kuralsızlığa karşı gelerek vatandaşı uyarmaya çalışanlara verilen tepkiler “Sana ne lan! Sen misin trafik polisi! Git işine” gibi lafların ötesinde ölüme kadar gidebiliyor. Demokrasiyi içselleştirmeyen toplumların ve bu konuda çaba göstermeyen seçilmişlerin varacağı nokta budur. Seçilenden seçene kadar herkes bu kurallara uymak zorundadır ve kimsenin ayrıcalığı yoktur (tabii ki cankurtaran, itfaiye ve görevdeki güvenlik araçları hariç). Ayrıcalık olduğu için ölümler artmaktadır. Kuralsızlık yaygınlaştığı için ölümler artmaktadır. Kuralsızlığa göz yumuldukça ölümler artmaktadır. Trafik cezasını bir yolla ödememek kurnazlık değil bir kişi ya da kişilerin hayatını çalmaktır, onları ölüme mahkum etmektir.
Not: 2008 yılında kaza sayısı 950.120 olup ölü sayısı 4236, yaralı sayısı ise 184.468’dir. 2013 yılında ise sayılar sırasıyla 1.207.354, 3685, 274.829’dur. Araç sayısının artışına bağlı olarak kaza sayısı artmaktadır. Ama önlemler artmaması yönünde olmalıdır. Ölü sayısındaki düşüş çok da önemli değildir. Yaralı sayısı artmaktadır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.