Mahcup bir edayla Karl Marks Heykeli’ne yaklaştı, uzun süre ağlamaklı bir yüz ifadesiyle baktı ve heykelin hemen yanında her gün üzerinde yattığı banka uzanıp gözyaşlarına hâkim olamadı Sabah saat 6’ydı, güneşin mahmur ışıkları atmadan kalkmalı ve çöp aracından önce kırışmış elleriyle çöp tenekesini karıştırmalıydı saçları ağarmış yüzündeki hazin çizgilerle Moskova’nın çöplüklerini ekmek teknesi bellemiş zavallı […]
Mahcup bir edayla Karl Marks Heykeli’ne yaklaştı, uzun süre ağlamaklı bir yüz ifadesiyle baktı ve heykelin hemen yanında her gün üzerinde yattığı banka uzanıp gözyaşlarına hâkim olamadı
Sabah saat 6’ydı, güneşin mahmur ışıkları atmadan kalkmalı ve çöp aracından önce kırışmış elleriyle çöp tenekesini karıştırmalıydı saçları ağarmış yüzündeki hazin çizgilerle Moskova’nın çöplüklerini ekmek teknesi bellemiş zavallı avukat Nadejda Nikolayevna. Ailesini Ukrayna’da Büyük Vatan Savaşı’nda Hitler’in vahşi sürülerine karşı verilen elem verici savaşta kaybetmenin gururu ve kederi hala okunuyordu çocuksu mavi gözlerinde. Onu kör bir halvetin içine sokan sadece ailesini kaybetmek değildi, üvey anası olarak onu büyüten Sovyetler Birliği’nin iç ve dış haydutlar tarafından fütursuzca hançerlenmesiydi. Sovyet ordusunun en tepesindeki Mareşal Sergey Akhromeyev’in infiali ve intiharı hala dün gibi gözlerinin önündeydi. SSCB, Komünist Partisi ve Sovyet Ordusu artık yoktu, korkunç bir dehlize düşen toplum haline gelmişlerdi. İşçi ve köylülerin alın teriyle olağanüstü emek gücüyle husule getirilen 100 yıllık fabrikalar, bir çırpıda özelleştirme adı altında özel kapkaççıların eline geçmişti. Çöp tenekelerinde kalpazan oligarkların ikinci kez giymekten üşendikleri Sovyet markalı ayakkabılar ve fabrika raflarından indirilen Marks, Engels ve Lenin’in kitapları. Margaret Thatcher’den ders alan uysal şakirt Gorbaçov’un glasnost (açıklık) ve perestroykası (yeniden yapılanma) semeresini vermişti. Artık herkes istediği gibi çalabiliyor, çaldıklarıyla hayatını yeniden yapılandırıyor, yapılandırırken başkalarını hoyratça ezebiliyor. 23 yıl sonra dahi sokaklarda şenaat ve yeis kol geziyor.
Fırtınalı düşüncelerden kendini alamadı bir ayağı çukurda gamlı ve kasvetli Nadejda. Tam da bu sırada çöp tenekesinde zuhur eden Lenin imzalı sararmış bir kitapta altı özenle çizili bir tümce gözlerine ilişti: “Kölelik, serflik ve kapitalizm bu yönden birbirinin aynısıdır. Yalnızca sömürünün biçimi değişir. Sömürü aynen kalır.” Yeni ekonomik düzen, gelir düzeyindeki eşitsizlik, suç örgütleri, mafyalaşma, işsizlik ve ırkçı saldırılar, metrodaki patlamalar, bireysellik, yalnızlaşma, tek tipleştiren popüler kültür, fahişelik, oligarşik iktidar, metalaşmış aile ilişkileri, piyasadaki vurgunculuk, çöp tenekesindeki artıklarla beslenenler ve soygunculuk yaparak Avrupa’da satın alacak rezidans, spor kulübü bırakmayanlar. İşte çok partili, demokratik, özgür, eşit, çağdaş ve baysal Rusya diye alaycı bir üslupla mırıldandı kendi içinden çaresiz Nadejda Nikolayevna.
Elinde çürük domatesi, bir kadehi içilmemiş şarap şişesi ve küflenmiş buğday ekmeğiyle adımlarını atmakta zorlanan mefluç Nadejda, evinin yolunu tutarken bir de ne görsün. Kızıl Meydan’da (Krasnaya Ploşad) post-modern kızıllar da dâhil olmak üzere elvan elvan parti bayraklarıyla Kırım’ın geri dönüşünü kutlayan işçiler ve öğrenciler. Devlet başkanına kahramanca methiyeler düzen Orta Asyalı yoksul emekçiler(ücretli köleler). Bu tablo yıllar önce okuduğu bir tarih kitabında geçen Anadolu köylüsünü andırıyordu. İmparatorluğun müstemleke politikası yüzünden bitkin düşmüş, perişan Anadolu köylüsünün 1918 yılında Bakü Sovyeti’ni işgal eden Enver Paşa’ya sempati duyması gibi.
Yönünü sola çeviren yaşlı kadın, hayal kırıklığına uğramış bir ruh hali içinde doğruca Devrim Meydanı’na (Ploşad Revolyutsii) ağır ağır ilerledi. Mahcup bir edayla Karl Marks Heykeli’ne yaklaştı, uzun süre ağlamaklı bir yüz ifadesiyle baktı ve heykelin hemen yanında her gün üzerinde yattığı banka uzanıp gözyaşlarına hâkim olamadı. Acıyı yastık, kederi yorgan eyleyen Nadejda Nikolayevna her şeye rağmen umutluydu. Zira mutluluk (devrim), gökyüzüne zincirle de bağlı olsa ikinci kez ona ulaşmak mümkündü.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.