Geçtiğimiz günlerde Ayvalık Belediyesi İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde üç gün süren bir çalıştay gerçekleşti. 12 Ekim’de başlayıp 14 Ekim’de sona eren çalıştayın organizasyonunu Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği yaptı. Söz konusu birlik Akçay, Altınoluk, Altınova, Ayvalık, Edremit, Bergama, Küçükköy, Küçükkuyu, Zeytinli başta olmak üzere her iki dağın çevresinde yer alan belediyelernin oluşturduğu bir platform. […]
Geçtiğimiz günlerde Ayvalık Belediyesi İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde üç gün süren bir çalıştay gerçekleşti. 12 Ekim’de başlayıp 14 Ekim’de sona eren çalıştayın organizasyonunu Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği yaptı. Söz konusu birlik Akçay, Altınoluk, Altınova, Ayvalık, Edremit, Bergama, Küçükköy, Küçükkuyu, Zeytinli başta olmak üzere her iki dağın çevresinde yer alan belediyelernin oluşturduğu bir platform.
Bilindiği gibi Kazdağı ve Madra Dağı son yıllarda başta maden şirketleri olmak üzere kitlesel turizm amaçlı uygulamalar nedeniyle, doğal güzelliği yanında bitki ve hayvan türlerinin varlığının tehlikeye girmesiyle de yüz yüze gelmiştir. Yöre halkı ve belediyeler böylesi bir talan ve kirlenme sürecine karşı yıllardır mücadelelerini sürdürmektedirler. Belediyeler Birliği, son yapılan çalıştayın amacının “Madra Dağı’nın bilinmeyen değerlerini ortaya çıkarmak, onun zenginliklerini korumak ve geliştirmek konusunda bir politika belirlemek ve halkımızı bu konularda bilgilendirmek” olduğunu belirtmiştir.
Üç gün boyunca, 10 ayrı oturumun yapıldığı “Madra Dağı Ulusal Çalıştayı” na Dokuz Eylül, Ege, Balıkesir, İstanbul Teknik ve Yunanistan’a bağlı Midilli Egean üniversitelerinden çok sayıda akademisyen katılmış, bir yaşam alanı olarak Madra Dağı’nı bütün özellikleriyle masaya yatırmışlardır. Çalıştayın açılışını yapan, hem birliğin ve hem de Ayvalık Belediyesi’nin başkanı olan Cahit İnceoğlu , “Önemli oksijen potansiyeline sahip iki dağ ve çevresinin son yıllarda planlı bir çevre kirliliği ile yüzyüze geldiğini” açıklarken; Kazdağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği’nin danışmanı olan Yüksek Orman Mühendisi Salih Sönmezışık, söz konusu tahribatı slayt gösterisi eşliğinde ayrıntılı olarak sundu. Sönmezışık, “Türkiye’nin en güzel coğrafyasında yer alan Madra Dağı’nın barındırdığı tarihsel, toplumsal, kültürel, ekolojik ve ekonomik değerleri nedeni ile ülkemizin hatta bölgemizin çok önemli yaşam kaynaklarının başında gelmektedir. Bu coğrafyada yaşayan yaklaşık 300 bin insanın, tarım alanlarının, yaban hayatının ve su kaynaklarının yaşam sigortasıdır. Şu anda Madra Dağı ve yakın çevresinde orman alanları, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı gibi korunan alanlar en başta yangın, tarla açma, betonlaşma, asit yağmurları, böcek tahribatı ile eteklerinde kurulmuş zehirli gaz saçan kirli sanayinin baskısı altındadır.” görüşünü vurguladı.
Çalıştayın sonuç bildirgesi ise 17 Ekim’de kamuoyuna açıklandı. Bildirgede yer alan önemli tespitlerin bazıları şunlar:
-Madra Dağı hakkında veri tabanı oluşturulmalıdır. Çalıştayda yapılan sunumlar sırasında Madra Dağı’nın bilim dünyasınca göz ardı edildiği ortaya çıkmıştır. Sözgelimi en az kardeşi Kazdağı kadar zengin biyolojik çeşitliliğe sahip Madra Dağı’nda yaşayan bitki ve hayvan türlerinin tespit edilmediği görülmüştür. Bu nedenle Madra Dağı’nın tarih, kültür, arkeolojik değerleri ile flora ve fauna tespitlerinin ve envanterinin öncelikle yapılması ve dağ hakkında veri tabanı oluşturulması zorunluluk arz etmektedir.
-Madra Dağı bütüncül korunmaya alınmalıdır. Madra Dağı’nda var olan statik koruma anlayışı tamamen değiştirilmelidir. Madra Dağı ve yakın çevresinde kalan alan 3.125.750 dönüm olup, bunun 1.692.200 dönümlük kısmı ormanlık alandır. Dolayısıyla salt ormanlar değil, bu coğrafyada yer alan tarım alanları ve çok özgün yapıya sahip olan yayla alanları için de koruma statüleri oluşturulmalıdır. Madra Dağı’nın özellikle batısı ve güneyinde çok güzel görüntüler sergileyen kayaların oluşturduğu jeomorfolojik bir yapı vardır. Bilim çevrelerinde Granit Tor Topografyası olarak adlandırılan bu oluşumlar dünyanın birçok ülkesinde koruma altına alınmaktadır. Gelecek kuşaklarımızın da bu değerleri görebilmesi ve onları sahiplenmesi için bu alanların yoğun olduğu bölge, ülkemizde bilinmeyen ama dünyada hızla yaygınlaşan, yeni bir koruma statüsü olan JEOPARK olarak ilan edilmeli ve koruma altına alınmalıdır.
Cazibe merkezi oluşturduğu için betonlaşma tehdidi ile karşı karşıya kalan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nın sınırları ve kullanım alanları değiştirilmek istenmektedir. Bu park hakkında alınan yargı kararları mutlaka yaşama geçirilmelidir.
Yeryüzünün çok önemli bir ekosistemler topluluğu olan Madra Dağı’nın tüm değerleri ile korunması için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı örneğinde olduğu gibi, Madra Dağı için de özel bir yasa çıkartılmalıdır.
-Madra Dağı kırsalında kitlesel turizm uygulanmamalıdır. Madra Dağı’nın ormanları, korunan alanları, tarım alanları, yaylaları, zengin biyolojik çeşitliliği, özellikle fıstık çamları hakkında, koruma-kullanma dengesi gözetilerek bir turizm politikası oluşturulmalıdır.
-Kazdağılarında sivil inisiyatifin kararlarına saygı gösterilmelidir. Madra Dağı’nın geleceği konusunda köy tüzel kişilikleri, sivil toplum örgütleri ve çevreci kuruluşların görüşleri mutlaka göz önüne alınmalıdır.
-Kazdağları’nın aleyhine olan yasal düzenlemeler izlenmelidir. 2/B diye ünlenen orman niteliğini kaybetmiş arazilerin satışı ile ilgili yasa, Kentsel Dönüşüm Yasası ve Tabiatı Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik Yasası, başta SİT alanlarımız olmak üzere koruma altındaki tüm sahaların rantsal yatırımlara açılmasına neden olacaktır. Bu düzenlemelerin uygulanmaması ve Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi için en başta siyasi partiler ve yargı nezdinde, başta birliğimiz olmak üzere tüm kişi ve kuruluşların girişimde bulunmaları gerekmektedir.
-Madra Dağı’nda madencilik ve taş ocağı faaliyetleri acilen durdurulmalıdır. Şu anda Madra Dağı’nda madencilik ve taş ocağı işletme faaliyetleri tüm hızıyla sürmektedir. Elinde arama ve işletme ruhsatı olan ve henüz çalışmalara başlamayan şirketlerin sayısı buna dâhil değildir.
-Madencilik lobisine karşı uluslararası işbirliğine gidilmelidir. Anadolumuz madencilerin talanı karşısında tüm yaşamsal değerlerini yitirirken, komşu ülkelerde de maden lobisi çalışmalarını hızlandırmıştır. Sadece ülkemizi değil yakın bölgemizi de etkileyecek olan bu madencilik faaliyetleri ve onların lobisi ile ortaklaşa mücadele etmek başta AB olmak üzere uluslararası toplumu harekete geçirmek açısından önemlidir.
**
Geçmişte Kazdağı ile ilgili düzenlenen bir panele “Kazdağlarının üstü altından daha değerledir” adı verilmişti. Her alanın mücadelesi kendi parolasını da ortaya çıkarmaktadır. Madra Dağı’nın üstü de kuşkusuz altından daha değerlidir. Çünkü asıl olan çevredeki canlı dinamizmi ile insanın kendisidir.