Geçen sene bugündü. AKP milletvekili Burhan Kuzu, yeni anayasa konulu bir panelde konuşmak üzere Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gelmişti. Muhtemelen 12 Eylül referandumu ile “genişlettikleri” hak ve özgürlükler üzerine bir sunuş yapacaktı. Yeni anayasanın vaat ettiği “demokrasi ve özgürlüğü” yansıtırcasına onlarca çevik kuvvet otobüsü, yüzlerce çevik kuvvet ve 100’e yakın sivil polis ve korumayla gelmişti SBF’ye. […]
Geçen sene bugündü.
AKP milletvekili Burhan Kuzu, yeni anayasa konulu bir panelde konuşmak üzere Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gelmişti. Muhtemelen 12 Eylül referandumu ile “genişlettikleri” hak ve özgürlükler üzerine bir sunuş yapacaktı. Yeni anayasanın vaat ettiği “demokrasi ve özgürlüğü” yansıtırcasına onlarca çevik kuvvet otobüsü, yüzlerce çevik kuvvet ve 100’e yakın sivil polis ve korumayla gelmişti SBF’ye. AKP tipi bir demokrasinin güzel bir örneği sergilenecekti.
Şenlik başlasın!
Öyle olmadı.
12 Eylül referandumunun getirdiklerini biliyordu üniversiteliler. AKP tipi demokrasiyi henüz 4 gün önce, 4 Aralık’ta Başbakan’ın rektörlerle yaptığı toplantıyı protesto etmek ve bir forum düzenlemek üzere gittikleri İstanbul’da görmüşlerdi. Bir üniversiteli kadın polisin azgınca saldırısı sonucunda bebeğini düşürmüştü. Ankara’dan İstanbul’a giderken Kurtköy gişelerinde durdurulan gruptan bir üniversiteli, sağlam götürüldüğü çevik kuvvet arabasından burnu kırılmış ve kanlar içerisinde kalmış bir halde çıkarılmıştı. AKP demokrasisi daha fazla gaz bombası, daha fazla cop, daha fazla faşizm kokuyordu.
“AKP’den hesabın nasıl sorulacağını” canlı canlı izlemek için okuluma gittim ben de. Etkinlik öncesinde üst kantinin ortasında bir masa, masanın üzerinde koli koli yumurta duruyordu. Yapılacak olan belliydi. 250-300 kişilik SBF Konferans Salonu’na 600’e yakın öğrenci sıkışmıştık. Gelecek mi gelmeyecek mi, yer mi yemez mi tartışmalarının arasında “siyah giyen adamlar” girdiler içeri. Ve Kolektif Yumurta Şenliği başladı. Kantindeki o masadan alınan yüzlerce yumurta kürsüde peşi sıra patladı. Burhan Kuzu’nun hak, hukuk ve özgürlükler diye konuşmaya hakkı yoktu; konuşturulmadı da.
Protesto, salonun dışına taştı. Burhan Kuzu, SBF merdivenlerinden kuzu kuzu inerken çevik kuvvet hızlıca çıktı merdivenleri. Menderes’in polisinin kurşun sıktığı SBF’de İmamın Ordusu bol bol gaz sıktı. Ancak SBF öğrencisiyle, öğretim elemanlarıyla, çalışanlarıyla karşı koydu.
Şenlik dağıldı, AKP için “bir acı yel kaldı bahçede yalnız.”
Saldırı başlasın!
Yumurta sadece araçtı ve asıl hedef parasız eğitim hakkı mücadelesini görünür kılmaktı. Ama bununla da kalmadı. AKP’nin eğreti demokrat maskesini indirip piyasacı, faşist yüzünü görünür kılan yumurtanın ve yumurtacıların meşruluğu, AKP’li vekiller, bakanlar, yazarlar tarafından “Arkalarında terör örgütü var, bağlantılar bulundu” savlarıyla kırılmaya çalışıldı. Burhan Kuzu öğrencilere “beyinsiz” diyerek hakaret ederken, bakanlardan Cevdet Yılmaz saldırının sopalı olduğunu, Nihat Ergün taşlı olduğunu iddia etti. Tayyip Erdoğan ise molotof kokteyline kadar uzattı sakızı ve ekledi: “Önümüzdeki günlerde her şey ortaya çıkacak.”
Erdoğan’ın talimatı 31 Mayıs’ta yerine getirildi. Hopa’da suyuna, derelerine sahip çıkan emekli bir öğretmenin polis tarafından öldürülmesini protesto eden “yumurtacılar”, Kızılay’ın ortasında işkenceden geçirilerek gözaltına alındı, terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklandı. Yarın 17 yıldan 52 yıla kadar hapisle yargılanacaklar!
AKP, Burhan Abi’sine yapılan yumurtalı protestonun intikamını aldığını sandı.
Bir yıl sonra yeniden AKP’den hesap sormak
Öyle olmadı.
Toplumsal muhalefet sanığı ve tanığı olduğu davanın, davacısı da oldu.
Ülkenin dört bir yanında eğitimi, sağlığı, güvenceli işi, barınması, ulaşımı, suyu, deresi, yaşam alanı, diğer tüm hakları ve insanca yaşamı için mücadele verenler 9 Aralık sabahı AKP faşizmini yargılıyor.
Geçen sene 8 Aralık’ta SBF’nin konferans salonunda AKP faşizminden hesap soran “yumurtacılar”, tam bir yıl sonra, 9 Aralık sabahı saat 9.00’da mahkeme salonunda AKP faşizmini yargılıyor.