Neoliberalizmin mezar kazıcıları, daha adil ve eşit bir model (ülke) inşa etmeye devam ediyorlar kıtada. Küba’da, Bolivya’da, Venezüella’da ve bugün yeniden Ekvador’da… Ekvador’da 30 Eylül perşembe günü, özlük haklarındaki yeni düzenlemeyi protesto bahanesi ile başlayan polis eylemi, hava kuvvetlerinden bir birimin de desteklemesiyle büyümüş ve eylemci polislerle görüşmeye giden Rafael Correa’nın polislerce saldırıya uğraması ve […]
Neoliberalizmin mezar kazıcıları, daha adil ve eşit bir model (ülke) inşa etmeye devam ediyorlar kıtada. Küba’da, Bolivya’da, Venezüella’da ve bugün yeniden Ekvador’da…
Ekvador’da 30 Eylül perşembe günü, özlük haklarındaki yeni düzenlemeyi protesto bahanesi ile başlayan polis eylemi, hava kuvvetlerinden bir birimin de desteklemesiyle büyümüş ve eylemci polislerle görüşmeye giden Rafael Correa’nın polislerce saldırıya uğraması ve sonrasında Polis Hastanesine götürülerek orada rehin alınmasıyla ABD ve CIA destekli açık bir darbe girişimine dönüşmüştü.
2007 yılında yapılan seçimlerde ülkenin en zengin kişisine karşı, neoliberalizm karşıtı bir zeminde yoksullarla ve nüfusun yüzde 40’ını oluşturan yerlilerle ilişki kurmayı başaran, ekonomi doktoru Rafael Correa cumhurbaşkanı oluyordu.
2007’de halkın neden Correa’yı desteklediğine ilişkin temel bir fikir sahibi olma bağlamında Ekvador’un yakın tarihine kabaca bakmak anlamlı.
1997-2007 dönemi Ekvador’da siyasi kriz dönemi.
Yönetenlerin yönetemediği yönetilenlerin de yönetimden hoşnut olmadıkları bir dönem.
Bu on yıl içinde 8 cumhurbaşkanı değişmiş ancak bu değişimlerden üçü neoliberal politikalara karşı ayaklanan halkın cumhurbaşkanını devirmesiyle gerçekleşiyor ve bu kitle 2007 başında Correa’yı ‘yurttaş devrimi’ projesi ile iktidara taşıyordu. Yurttaş devrimi projesi; Venezüella ve Bolivya’da olana benzer bir biçimde, devletin toplumsal gelirin paylaşımı sürecine müdahale ederek ulusal zenginliğin yoksullardan yana yeniden ve daha adil paylaştırıldığı bir ülke inşa etmeye dayanıyor ve bunu da kıtasal birlik ve 21. yüzyıl sosyalizmi konseptleriyle pekiştiriyor.
2008 Eylül ayında yine militan sokak hareketinden aldığı destekle kurucu meclis kurarak halka sağlık, eğitim, enerji, su gibi temel gereksinimleri ücretsiz ve eşit bir biçimde sunan yeni bir anayasayı hayata geçirmeyi başaran Correa ve ekibi, doğal kaynakların denetiminin devletleştirilmesi, kamulaştırmalar ve çokuluslu şirketlere getirilen yeni vergilerden elde edilen gelirleri sosyal projelerin finansmanı için kullanıyor.
Başkanlık dönemi içerisinde Correa, Ekvador’daki Dünya Bankası temsilcisini ülkesinden kovmuş, gayrımeşru olarak nitelendirdiği 10 milyar dolarlık dış borcu ödemeyeceğini açıklamış, ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması’nı (ALCA) sonlandırmış ve ülkesindeki ABD üssünü de sınır dışı etmişti.
Bugün Ekvador başını Küba ve Venezüella’nın çektiği ve ABD’nin kıtadaki ekonomik ve politik nüfuzunu gittikçe daraltan ALBA sürecinin de etkin bir üyesi.
Tüm bu yaptıklarıyla Washington’daki dosyasını oldukça kabartan ve işbirlikçi oligarşinin hedef tahtasına oturan Correa, ABD destekli Honduras askeri darbesinden sonra, Ekvador’da da bir darbe girişiminde bulunacağını önceden deklare etmişti.
Ekvador’da 30 Eylül sabahı gerçekleşen darbe girişiminin duyulmasıyla birlikte, sürece destek veren sosyal hareketlerin, politik örgütlerin, sendikaların vs. darbeyi boşa çıkarma çağrısı üzerine başkentte toplanan halk, sonrasında Correa’yı rehin tutulduğu hastaneden almak için harekete geçiyor ve diğer şehirlere ‘meydanları ve ana caddeleri ele geçirme’ çağrısı direnişi başkent dışındaki şehirlere de yayıyordu.
Polis Hastanesine doğru harekete geçen ve polisin gerçek mermiler de kullanmasına rağmen militan bir duruş sergileyerek geri çekilmeyen ve hastaneyi çevrelemeyi başaran halk, hastane çevresinde çatışmaya devam ediyordu. Katılımcı sayısının arttığı ve diğer şehirlerden de kitlesel katılımların beklendiği akşam saatlerinde çatışmaların şiddeti artmış ve toplamda 2 ölü 88 yaralıya ulaşılmıştı. İşte bu atmosferde Ekvador ordusu devreye giriyor ve darbeci polislerle silahlı çatışmaya girerek Correa’yı almayı başarıyordu.
Ekvador solu 3 kez sokak hareketi ile başkan değiştirmeyi başarmış, canlı ve militan bir karaktere sahip ve Correa’yı dün cumhurbaşkanı yapan, bugün de görevine devam etmesini sağlayan asli unsursa (13 milyonluk ülkedeki yaklaşık 7 milyonluk) yoksul halk..
Neoliberalizmin mezar kazıcıları, daha adil ve eşit bir model (ülke) inşa etmeye devam ediyorlar kıtada.
Küba’da, Bolivya’da, Venezüella’da ve bugün yeniden Ekvador’da…
Caracas, 4 Ekim 2010