Latin Amerika üzerine yazılan çizilenleri takip ederken kuşkusuz yabancı büyük medyanın yayınlarına da bakmamız gerekiyor. Bunun temelde iki nedeni var: İlk olarak bu kurumların önemli kaynakları var ve dolayısıyla Latin Amerika’nın hemen her ülkesinde bir sürekli muhabir istihdam edebiliyorlar ve bazı haberleri ajansların kuru ve bilgi yoksunu dilinden almak yerine, muhabirlerin ayrıntılara da yer veren […]
Latin Amerika üzerine yazılan çizilenleri takip ederken kuşkusuz yabancı büyük medyanın yayınlarına da bakmamız gerekiyor. Bunun temelde iki nedeni var: İlk olarak bu kurumların önemli kaynakları var ve dolayısıyla Latin Amerika’nın hemen her ülkesinde bir sürekli muhabir istihdam edebiliyorlar ve bazı haberleri ajansların kuru ve bilgi yoksunu dilinden almak yerine, muhabirlerin ayrıntılara da yer veren değerlendirmelerinden edinmek daha faydalı olabiliyor. İkinci nedenin ise, Tarık Ali ve Noam Chomsky gibi pek çok aydının ABD’nin küresel hegemonyasını tahkim etme görevini yerine getirdiklerini tespit ettiği 24 saat yayın yapan büyük haber kanallarının Latin Amerika’da yaşanan toplumsal/siyasal fenomenlere nasıl yaklaştığını ya da amiyane tabirle “burjuva medyanın bizi niye öptüğünü” anlamak olduğu söylenebilir.
BBC’nin acar muhabirlerinin yazdıkları “izlenim” yazılarından birkaç tanesine daha önce çeşitli vesilelerle değinilmişti.[1] Ancak BBC’nin Kolombiya’nın başkenti Bogota’daki acar mı acar muhabiri Jeremy McDermott’a, yazdığı son izlenim yazısı vesilesiyle ilk kez yer vermenin gururunu paylaşıyorum. McDermott, aslında klasik bir BBC muhabiridir, görevi Kolombiya’daki toplumsal/siyasal gelişmeleri aktarmak ve bu olaylar üzerine yorumlar yapmaktır. Kendisi Kolombiya ve Venezüella arasında yaşanan her gerilimde “Başkan Chavez yine savaş tamtamları çalmaya başladı” veya “Kolombiya hükümeti bölgede barış istediğini bir kez daha gösterdi” yollu ya da Kolombiya ordusuyla Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP) arasında yaşanan her çatışmadan sonra “FARC-EP bitmek üzere” veya “Kolombiya hükümeti ülkedeki iç savaşa son vermeye kararlı” yollu kofti haberler yaparak ekmeğini kazanmaktadır.
Kimsenin ekmeğiyle oynamaya niyetimiz yok ama yalan dolanı da teşhir etmek lazım. Bir fıkrayla başlayalım: Avcı, tanımadığı bir köyün meydan kahvesinde çökmüş sandalyeye. Yıllardır birbirleriyle yaşamış adamların ortak anılarıyla sürüp gidiyormuş kahvede sohbet. Her biri, diğerinin anlattığı şeye göndermeyle, “onu dedin de aklıma geldi” deyip alıyormuş sözü. Avcı sıkılmış. Hiçbir anlatılan, ona fırsat yaratıp, av palavraları sıkmasına izin vermiyormuş. “Dan!” diye bağırmış dayanamayıp. Bütün başlar ona dönmüş. Sessizliği sağlayan avcı, tek ayağını altına almış sandalyede, memnun, sürdürmüş sözü: “Dan dedim de, aklıma geldi…”[2]
Kolombiya ordusu, geçtiğimiz hafta içinde FARC-EP’e yönelik bir hava saldırısı gerçekleştirdi ve bu saldırıda FARC-EP’in en önemli komutanlarından “Mono Jojoy” mahlaslı Jorge Briceno’yu katletti. Jojoy’un öldürülmesi ve Kolombiya’daki savaşın yeni durumu üzerine pek çok yerde pek çok şey yazılıp çizildi. Yüzlerce sayfa değerlendirmelerin arasında sesini istediği gürlükte çıkaramayan acar muhabirimiz Jeremy McDermott ise “Dan!” dedi: “Mono Jojoy’la olan görüşmem!”. “Açılın ben BBC muhabiriyim” diyerek ölünün başındaki kalabalığı yarmayı başaran acar muhabirimiz sonra aldı sazı eline ve Komutan Mono Jojoy’la 2000 yılında yapmış olduğu bir görüşmeyi anlatmaya koyuldu.
Daha önce bahsettiğimiz üzere, BBC muhabirleri sanıldıkları kadar bodoslama haberler yapmıyorlar, özgün bir ideolojik ezop dili kullanıyorlar. Demir yumruğu kadife eldivene sarmak konusunda da hayli yetkinler. Acar muhabirimiz McDermott da böylesi bir giriş yapıyor yazısına: “O FARC’ın en korkulan generali ve gerillanın en güçlü kısmı olan Doğu Bloğu’nun kumandanıydı. Onun ölümüyle, isyancıların onun ülkenin doğusundaki Meta’daki müstahkem mevkiinden başkent Bogota üzerine yürüme hayalleri de öldü.” Ah Kumandan Jojoy, güçlü ve korkulan general, artık ölüsün ve ah gerillalar, hayalleriniz de öyle! Devam edelim.
McDermott, Jojoy’la 2000 yılında FARC-EP’in denetimindeki silahtan arındırılmış bölgede barış müzakereleri sürerken bir araya geldiğini anlatıyor ve Jojoy’a ilişkin izlenimini şöyle aktarıyor: “Bir ortaçağ derebeyi gibi bir orman sarayında oturuyordu, etrafında ona yakın kumandanları ve kadın korumalarıyla birlikte. Kadın savaşçıların daha güvenilir olduğuna ve devrimci mücadele için canlarını vermeye daha hazır durumda olduklarına inanıyordu.” Derebeyi, saray ve kadınlar! Saltanat bundan güzel anlatılamazdı. Ormanda bulunan saray saçmalığını bir kenara bırakalım, hepimiz “kadın korumalarla” ima edilen cinsel vurgunun farkındayızdır umarım.
McDermott Jojoy’un taşkın bir karaktere sahip olduğuna dair bir ara başlık attıktan sonra şu tespiti yapıyor: “FARC müzakerecileri barış görüşmeleri yaparken Mono Jojoy savaşa hazırlanıyordu.” İşte bir pis herifin portresi! Böylece Jojoy’un FARC-EP’in içinde “şahin” kanadın başını çektiği de söylenmiş oluyor tabi. Akla Osman Baydemir’in yanıtı gelse de, biz sakin oluyor ve acar muhabirimizin tarihsel anlatımına geçiyoruz. “Kolombiya’nın bir uyuşturucu-devleti haline gelmesinden ve FARC’ın iktidarı almasından korkan Başkan Bill Clinton, bu sırada Plan Kolombiya’yı henüz hayata geçirmeye başlamış ve askeri teçhizat ağırlıklı olmak üzere 7 milyar $’lık ilk yardımı göndermiş durumdaydı.” Anlaşılan o ki Jojoy gibi psikopat şahin kumandaları düşündüğümüzde, “Kolombiya’nın bir uyuşturucu devleti haline gelmesinden korkan” duyarlı ABD başkanı Bill Clinton’ın haklı sebepleri vardı.
Yeri gelmişken kısa bir vurguda bulunayım. Dikkat edilirse bütün büyük ana akım medya gibi acar muhabirimiz McDermott da FARC-EP yerine “FARC” kısaltmasını kullanmaktadır. Buradaki “-EP”, İspanyolca “Halk Ordusu”nun kısaltılmışıdır ve FARC-EP, 1964 yılında bağımsız köylü cumhuriyetlerinin bir öz-savunma örgütü olarak kurulmuştur, yani daha kuruluşunda bir halk ordusudur. Kısaca “-EP”i yazmamak açıkça ideolojik bir tercihtir. Geçelim.
Bundan sonra McDermott, Jojoy’un sözlerine yer vermektedir: “Bana ‘bizim Amerika halkıyla bir derdimiz yok, bizim kavgamız Kolombiya oligarşisiyle’ dedi. Ben FARC’ın, ABD’nin Kolombiya’nın iç çatışmasına müdahalesine karşılık verip vermeyeceğini sorduğumda ise kahkahayı koyverdi, sırtıma samimi bir şaplak aşketti ve ‘ondan ABD’ye savaş ilan etmesini istiyorsam güzel bir hikâye elde etmiş olacağımı’ söyledi.” McDermott, Jojoy’un oldukça gelişkin bir mizah anlayışına sahip olduğunu tespit ettikten sonra Jojoy’dan aradığı ekmeği çıkaramayacağını anlamış biçimde klasik bir BBC acar muhabiri yöntemini devreye sokar.
“2007 yılında Meta bölgesinde orduya teslim olmadan önce altı yılını FARC’ta geçirmiş, Mono Jojoy’un yanı başındaki iki kişiden biri olan 25 yaşındaki Lorena, ‘Uğruna ölmeye hazır olduğumuz kişiydi o’ diyor.” Acar muhabirimiz yazısının sonuna gelirken yavaş yavaş hak yolunu da işaret etmeye başlıyor tabi: “Lorena şimdi Bogota’da bir sivil olarak sıradan bir insan gibi yaşıyor.”
Acar muhabirimiz bundan sonra Kolombiya’nın yeni devlet başkanı Juan Manuel Santos’un Jojoy’un katledilmesiyle ilgili olarak “Kolombiya’da terörün sembolü yıkıldı” sözleriyle selamını çaktıktan sonra artık yazısını bağlıyor. Son ara başlığı ise “Yenilmezlik Miti”. McDermott’un Jojoy’un gücünü arada teslim etmesinin nedeninin bu gücün bile eninde sonunda yıkıldığını vurgulamak olduğu anlaşılıyor. McDermott, Kolombiya ordusunun son sekiz yıldan bu yana Jojoy’u öldürmek üzere özel bir tim kurduğunu belirtirken, FARC-EP gerillalarının Jojoy’a duydukları saygıyı başkasına duymad
ıklarını ve Jojoy’un ölümüyle gerillaların kafasındaki yenilmezlik mitinin de yerle bir olduğunu söylüyor.
7.000 gerilladan oluşan FARC-EP’in Doğu Bloğu gücünün artık lidersiz kaldığını belirten acar muhabirimiz McDermott, Jojoy’un ölümünden kelli bu gücün de ne yapacağını bilemez hale geleceğini iddia ediyor. McDermott, “FARC zaten 2002 yılından bu yana kademeli olarak sürekli insan, gelir ve güç kaybediyordu. Ama gerillalar her zaman Mono Jojoy gibi liderleriyle birlikte durumun elbet kendi lehlerine döneceğine inanıyorlardı.” Geçmiş olsun şaşkın gerillalar, artık Mono Jojoy yok ve hiçbir şeyin sizin lehinize gelişeceği falan da yok! En iyisi siz acar BBC muhabiri McDermott’ın öğüdüne kulak verin: “Jojoy’un yerini dolduracak kimse yok. Şimdi artık gerillalar barışın gerçekten bir seçenek olduğuna karar verebilirler.” Evet, Jojoy babamızdı ve psikopat şahin bir savaşçıydı. Ve siz gerillalar, artık babanız yok ve artık savaşı bıraksanız iyi edersiniz!
McDermott, Kolombiya’daki iç savaşı Jojoy gibi “şahin” kumandanların ihtiraslarına bağlayarak, FARC-EP’e sadece FARC diyerek, gerillaların ne için savaştığını iyice silikleştirerek, Kolombiya’da barış süreçlerini sürekli biçimde gerillaların talep ettiğini ve hükümetlerin ise bu barış süreçlerini örgütü tamamen imha etmek için kullandıklarını unutturarak ve nihayet ABD ve Kolombiya devletlerinin yalanlarını yeniden üreterek işini yapıyor. Bizim de işimiz bunu elimizden geldiğince teşhir etmek olsun.
Kısaca bitirelim. Klasik bir BBC izlenim yazısı okudunuz. Umarım aklınız hala yerindedir. Yayında ve yapımda emeği geçenlerin hepsinin boynu altında kalsın.
Dipnotlar
[1] Bkz.BBC’nin “tropik sosyalizmi” ya da “biri burjuva medyayı durdursun” (1) ve Tito’nun asma bahçeleri ya da “biri burjuva medyayı durdursun” (2)
[2] Fıkrayı soL’da Asaf Güven Aksel’in kaleme aldığı bir yazıdan aldım.