SEKA’nın ÖZELLEŞTİRME KARARI GERİ ALINMALIDIR ! YARGI KARARLARINA UYULMALIDIR ! SEKA İZMİT İŞLETMESİ KAPATILMAMALIDIR ! Dünyada en çok tüketilen maddelerden biri olan ve önemli bir pazar payı bulunan kağıt, bir ülkedeki üretim ile tüketim değişiminin anında diğer ülkeleri etkilemesi nedeniyle, sektör olarak stratejik öneme sahiptir. Ülkemizde kağıt sektörü, ulusal kalkınma tercihi doğrultusunda 1980’li yıllara değin […]
SEKA’nın ÖZELLEŞTİRME KARARI GERİ ALINMALIDIR !
YARGI KARARLARINA UYULMALIDIR !
SEKA İZMİT İŞLETMESİ KAPATILMAMALIDIR !
Dünyada en çok tüketilen maddelerden biri olan ve önemli bir pazar payı bulunan kağıt, bir ülkedeki üretim ile tüketim değişiminin anında diğer ülkeleri etkilemesi nedeniyle, sektör olarak stratejik öneme sahiptir.
Ülkemizde kağıt sektörü, ulusal kalkınma tercihi doğrultusunda 1980’li yıllara değin SEKA (Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğü) ile özdeşleşmiştir. 1980’li yılların başından bu yana uygulanan küresel ekonomi politikalarının önemli bir aracı olan özelleştirme uygulamaları, SEKA’da da (Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları A.Ş.) gündeme gelmiştir.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 06.12.1997 tarih ve 1997/54 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınan SEKA; 15.07.1998 tarih ve 1998/51 sayılı Karar ile Özelleştirme Programı’na alınmıştır. Yöntem olarak “varlık satışı”nın benimsenmesi nedeniyle, 24.11.1998 tarihinde Ana Sözleşme’de değişiklik yapılmış; Müesseseler, İşletmeye; KİT statüsü, Anonim Şirket statüsüne dönüştürülmüştür. 21.12.1998 tarihinde yapılan sözleşme gereği Jaakko Pöyry ve Ata Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. Konsorsiyumu’ndan danışmanlık hizmetleri satın alınmış, ilanın çıkmasından önce SEKA arsaları ve arazileri üzerinde gayrimenkul değerlendirilmesi yapılarak, taşınmazlar satışa hazır hale getirilmiştir. Böylece; Kamu Hukuku alanından çıkarılarak, Özel Hukuk kurallarına bağlanan SEKA; kamu kuruluşu niteliği ortadan kaldırılarak, şirketleştirilmiş, özelleştirilmesinin yolu açılmıştır.
Bu süreçte; SEKA Bolu İşletmesi, Bolu İşletmesi Sosyal Tesis ve Lojmanları, Yibitaş Kraft Torba San. A.Ş. ‘deki %10 hissesi ile bazı gayri menkuller, Dalaman İşletmesi, DOSTEL Alüminyum Sülfat Sanayi A.Ş.’deki iştirak hisseleri, Afyon, Balıkesir, Çaycuma, Aksu ve Kastamonu İşletmeleri, Taşucu Tersane Alanı, Karacasu İşletmesi, Ankara Alım Satım Müdürlüğü Binası ile Akkuş İşletmesi varlık satışları gerçekleştirilmiş ve devir işlemleri tamamlanmıştır.
SEKA’ya bağlı Dalaman İşletmesi 2002 yılında 40 milyon dolara özelleştirilmiştir. 2003 yılında, Balıkesir İşletmesi 1.1, Afyon İşletmesi 3.1, Çaycuma İşletmesi 15.1, Akdeniz İşletmesi 109.9 milyon dolara özelleştirilmiştir. 2004 yılında da Kastamonu İşletmesi 9, Giresun İşletmesi 3,4 milyon dolara özelleştirilmişlerdir. Tüm özelleştirmelerde varlık satışı yöntemi tercih edilmiştir. Bu işletmeler gerçek değerinin çok altında, tüm varlıkları ile birlikte elden çıkarılmışlar, kamu yararı ölçütü, diğer özelleştirme örneklerinde de olduğu gibi bir kez daha göz ardı edilmiştir. SEKA Balıkesir İşletmesi’nin satışı konusundaki kamuoyuna mal olmuş bilgi ve belgeler, pek çok ülkede yolsuzlukla birlikte anılan özelleştirme girişimlerinin açık bir örneğini oluşturmuştur.
SEKA’nın elinde halen, İzmit İşletmesi ve Akdeniz İşlemesi (Seka-Taşucu Limanını da işletmektedir) ile çeşitli iştiraklerdeki düşük paylar ile bazı gayri menkuller bulunmaktadır.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun aldığı ve Resmi Gazete’de yayımlamadığı 8 Kasım 2004 tarih ve 2004/110 kararıyla, 1934 yılında temeli atılan ve 1936 yılında üretime geçen Türkiye’nin ilk kağıt fabrikası olan SEKA İzmit İşletmesi’nin, 27 Ocak 2005 tarihi itibarıyla kapatılması kararı alınmıştır.
Aslında SEKA İzmit İşletmesi’nin kapatılması yeni bir girişim değildir. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 14.09.1998 tarih ve 1998/71 sayılı kararı ile SEKA İzmit İşletmesi’nin kapatılması ve arsalarının yeşil alan, spor alanı, otel alanı, kongre merkezi alanı ve lüks konut alanı olarak İzmit Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan İmar Planı doğrultusunda düzenlenmesi; bu düzenleme içersinde yer alan yeşil ve spor alanlarının İzmit Büyükşehir Belediyesi’ne devri kaydı ile uygun görülmüştür. Bu karar ile birlikte; SEKA’da çalışmakta olan işçilerin bir kısmının, SEKA Fidanlık arazisi gibi bir kamu malı üzerinde kamu yararına ve kamu hukukuna aykırı olarak bedelsiz devir yolu ile kurulan FORD İzmit Fabrikasına, bir kısmının ise Büyükşehir Belediyesi’ne kaydırılması planlanmıştır. Ancak bu karar, Kocaeli halkının ve SEKA çalışanlarının yoğun tepkisi ile karşılanmış, özelleştirme işlemi 28.10.1998 tarih ve 1998/ 84 sayılı kararı ile 1 ay sonra iptal edilmiştir. Bu kararın ardından SEKA İzmit İşletmesi’nin işletme zararı büyük oranda artmıştır.
1998 yılında yapılamayan 2005 yılında bir kez daha yapılmaya çalışılmaktadır. Siyasi iktidarların değişmesi ise, IMF ve Dünya Bankası politikalarının değişmediğini, her gelen siyasi iktidarca uygulanmaya devam edilmesini göstermesi açısından anlamlıdır.
Özelleştirmeyi savunanlara göre; “SEKA’nın kapasitesinin verimli olarak kullanılmamasından dolayı zaman içinde kağıt üretiminde bir açık oluşmuş ve bu açık özel sektör tarafından yeni kapasiteler yaratılarak veya dışalım yoluyla doldurulmuştur. Bu nedenle SEKA İşletmeleri kamuya daha fazla yük olmamak amacıyla özelleştirilmelidir.”
Oysa, rakamsal değerlendirmeler bu savların geçersizliğini gözler önüne sermektedir. Örneğin, 2001 yılı verilerine göre; özel sektörde kişi başına üretim 28.4 ton iken, SEKA’da 63.7 tondur. Özel sektör hammadde gereksiniminin % 75.8’ini atık kağıtlardan karşılarken, SEKA % 6.4’ünü atık kağıtlardan karşılayabilmektedir. SEKA’da 20 yıllık bir işçinin kuruluşa maliyeti 1.966.000 TL iken, özel sektörde ortalama işçi maliyetleri bu miktarın yarısı kadardır.
Kısacası, özelleştirme gerekçeleri, özelleştirilen diğer KİT’lerde olduğu gibi SEKA için de 1980’li yılların başından günümüze değin planlı şekilde oluşturulmuş, gerekçelere haklılık kazandırmak için her yol denenmiş, SEKA kamuoyu önünde bilinçli olarak yıpratılmıştır.
Özelleştirme ile yaratılan yıkımı gizlemek ve toplumsal muhalefeti parçalayarak engellemek amacıyla ise, Ocak 2000 tarihinden itibaren, Dünya Bankası destekli “İşçilerin Desteğinin Satın Alınması Programı” yürürlüğe sokulmuştur. Bu program doğrultusunda, uygulama süresi 4 yıl olan ve % 70 ‘i Dünya Bankası, % 30’u Türk Hükümeti kaynaklı olmak üzere, toplam 355 milyon ABD Doları tutarındaki “Özelleştirme Sosyal Destek Projesi”, Aralık 2000’de yürürlüğe girmiştir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre proje yeterince başarılı olamamıştır.
IMF kötü kardeşi, Dünya Bankası iyi kardeşi oynarken; SEKA İzmit İşletme Müdürlüğü’nce; “.. işletmemizin kapatılmasına karar verilmesi nedeniyle, işletmemizde çalışan işçilerin (Akdeniz işletmesi’ne nakledileceklerle, işletmemiz makina ve fabrika binaların satışı aşamasında bir süre daha çalışmasına ihtiyaç duyulanlar hariç) her türlü yasal hakları ödenerek 27 Ocak 2005 tarihi itibariyle iş akitleri feshedilecektir.” içerikli bir yazının Selüloz-İş Sendikası’na tebliğ edilmesi üzerine, Selülöz-İş Sendikası ve fabrikada çalışan 734 işçi, 19 Ocak 2005 Çarşamba günü saat 13.00’den itibaren aileleriyle birlikte işyerlerine kapanma kararı almışlardır.
Bu onurlu insanlar, kendilerinin ve ailelerinin geleceğini korumanın yanında Türkiye’nin geleceğini de korumaktadırlar.
Çünkü; Ülkemizde Kağıt sektöründe yaşanan tarihsel süreç incelendiğinde, yaşanan özelleştirmenin amacı
nın, sosyal devletin yok edilmesi, diğer sektörlerde olduğu gibi, kamu adına fiyatları dengeleme işlevinin engellenmesi ve sektörde yerli/yabancı özel sektör tekelleşmesinin önünün açılması olduğu görülecektir.
Osmanlı döneminde kağıt sektörü, ithal edilen kağıtları işleyen, üretim boyutu eksik, güçsüz bir sektördü. Kurtuluş mücadelesi sırasında, özellikle gazete kağıdının yokluğu hissedilmiş, Cumhuriyet kurulduktan sonra 1930’a değin dışalım yapılan en kritik 20 kalem malzemenin içerisinde kağıt önemli bir yer tutmuştur. 1921 ve 1922 yılları arasında yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile dışardan alınan gazete kağıtları gümrük vergisinden muaf tutulmuş, köklü çözüm Ulusal Selüloz ve Kağıt Sanayiinin kurulma kararı ile yaşama geçirilmiştir.
Bağımsızlığın korunması ve ulusal savunma açısından taşıdığı önem, ülkenin doğal kaynaklarına dayanarak kurulabilme olanağı ve bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin tarım atıklarının da sektörde kullanılabilmesi, suni ipek, dumansız barut, patlayıcı maddeler, selüloit gibi sanayi kollarının gelişmesini de sağlayacak olması, kağıt dışalımının ülke bütçesine getirdiği yüksek maliyetin ortadan kaldırılması ve ekonominin güçlendirilmesi gerekçelerine dayanılarak; 10.07.1934 tarihinde İzmit’te, Sümerbank’a bağlı Selüloz Sanayi Müessesesi kurulmuş, 10.000 ton/yıl kapasiteli İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası, 6 Kasım 1936 tarihinde işletmeye açılmıştır.
Müessese; 1938 yılında 3460 sayılı Yasa ve ilgili Tüzük gereği, örgütsel ve yönetsel yapısını değiştirmiş; 1955 yılında 6560 sayılı Yasa gereği Sümerbank’tan ayrılmış ve “Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğü (SEKA)” adı altında bir Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) haline getirilmiştir.
Uygulanan kapsamlı yenileştirme ve iyileştirme programı doğrultusunda; 1960 yılında dördüncü, 1961 yılında beşinci kağıt fabrikası işletmeye açılmıştır. 1970’li yılların sonuna kadar yeni yatırımlarla hızlı bir büyüme ve gelişme süreci yaşanmış, SEKA’nın 1936 yılında 10.000 ton/yıl olan kağıt-karton üretim kapasitesi, 150.000 ton/yıl’a yükselmiştir.
Kalkınma planlarına uyumlu yatırımlar sonucunda, Dalaman, Aksu ve Çaycuma Tesislerinin işletmeye alınması ile 1980 yılında 382.500 ton/yıl’a çıkan üretim kapasitesi, 1981 yılında Balıkesir, 1984 yılında da Akdeniz ve Kastamonu Tesislerinin işletmeye alınmaları ile 577.500 ton/yıl’a ulaşmıştır. 1984 yılında yapılan üretim ise 488.324 ton, 1998 yılında Akdeniz ve Kastamonu İşletmelerinde yürütülen projelerin sonuçlanması ile üretim kapasitesi 617.700 ton/yıl’a yükselmiştir.
Yaşanan özelleştirme sürecinin etkileri 1998 sonrası açıkça ortaya çıkmış; 617.700 ton/yıl olan üretim kapasitesi, 2001 yılında Dalaman İşletmesi’nin özelleştirilmesi sonucu 545.000 ton/yıl, 2003 yılında Balıkesir, Çaycuma, Akdeniz ve Afyon İşletmeleri’nin özelleştirilmesi sonucunda ise 215. 000 ton/yıl düzeyine düşmüştür.
SEKA’ya yönelik olarak 1980 öncesinden kararı alınan ve 80’li yılların başında yatırımları tamamlanıp işletmeye alınan müesseseler dışında, 80’li yıllardan bu yana hiçbir yatırım yapılmamış, modernizasyon projeleri uygulanmamıştır. SEKA’nın 1936 yılında ülke kağıt-karton üretimindeki payı % 100 iken, bu pay 1960 yılında % 87,5’e, 1980 yılında % 66’ya, 2001 yılında ise % 22’ye doğru gerilemiştir.
SEKA’nın Özelleştirme Programı’na alınış nedenleri; “özel sektörün kağıt sektöründe yaptığı yatırımlar nedeni ile SEKA’nın pazar payının düşmesi, SEKA’nın modernizasyona yönelik yatırımları gerçekleştirememesi, hammadde olarak kullanılan odunun kalitesizliği, üretilen ürünlerdeki kalite sorunları, maliyetlerin yüksek olması, rekabet güçlüğü ve satış darboğazı, aşırı ve yüksek maliyetli istihdam, finansman sıkıntısı, işletmelerin hareket kabiliyetlerinin kısıtlı olması” şeklinde sıralanmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin özelleştirmeye ilişkin pek çok iptal kararında; “özelleştirmenin Yasaya dayanması, kamu yararı açısından bir zorunluluk olması, işletmelerin gerçek değeri üzerinden satılması, işletmeyi alacak firmanın tekel oluşturmaması, özelleştirme nedeniyle ülkenin bağımsızlığı tehlikeye düşmemesi” ilkelerinin anımsatılmasına karşın, bu ilkeler görmezden gelinmiştir.
SEKA’nın kurulma gerekçelerinden başta geleni ulusal bağımsızlıkla ilgilidir. Kriz ortamlarında üretim ve tüketim dengesini sağlamak kapasiteyi yüksek tutmakla olanaklı iken, kriz yaşanmayan dönemlerde dahi kağıt tüketiminin çok düşük olduğu ülkemizde, kağıt sektöründe Kamu Girişimciliğine son vermek ülkenin bağımsızlık ilkesinden vazgeçilmesi demektir.
Özelleştirmeyi savunan çevreleri temsil eden siyasi iradenin yanı sıra, tekelleşmeyi önleme amacıyla kurulan Rekabet Kurulu da, ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine kağıt dışalımı yaparak ulaşacağını düşünmektedir.
SEKA, kâğıdın hammaddesi olan selüloz ve odun hamurunu kendi üreten tek kuruluştur. Ormanlarımızdan her yıl kesilen 18 milyon metreküp ağacın 1 milyon metreküpünü işleyerek 250.000 ton odun hamuru ve selüloz üretiyor ve kâğıt sektörünün gereksinimini karşılamak için 300.000 ton da selüloz dışalımı yapılıyordu. Dünya’da viskoz selülozu üreten 10 firma mevcut olup, Türkiye’de viskoz selülozunu üreten tek tesis olan SEKA Dalaman Müessesesi büyüklük açısından 4 üncü sırada yer almaktadır. SEKA Dalaman Müessesesi’nin özelleştirilmesi üzerine, Rekabet Kurulu’nun konu ile ilgili başvuru üzerine verdiği kararında; Rekabet Yasası’nda dışalımla ilgili bir hüküm olmamasına karşın, viskoz selülozunun dışalımla karşılanabileceği, böylece dışalım olanağı bulunan bir ürünün ülke içerisinde Tekel oluşturamayacağı bildirilmiştir. Özelleştirme sonrası “MOPAK Dalaman Selüloz-Kağıt-Karton Entegre Tesisleri” unvanıyla faaliyete geçen tesis, şu an Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan biridir.
Türkiye, hızla küreselleşen sermayenin denetimine terk edilmektedir. Kâğıt sektörü özelinde de üretim sürecinin dalgalı ve dengesiz bir yapıya bürünmesi ve sabit sermaye yatırımlarının gerilemesi olgularıyla kendini göstermektedir. Uygulanan IMF ve Dünya Bankası kökenli ekonomik politikalar sonucu, sık sık krizlere giren, borç ödemesindeki istikrar üzerine kurulu ve kırılgan bir ekonomik yapıya sahip ülkemizde, sabit sermaye yatırımlarının imalat sektörlerinden caydırılması olgusu karşısında SEKA’da işgücü istihdamı sürekli gerilemiştir.
SEKA işletmelerinde Ocak 2001’de 5.200 olan işçi sayısı, Ağustos 2002 itibarıyla 4.050’ye gerilemiştir. Personel sayısı 2004 yılında olarak 1.436 kişiye düşmüştür. Gentaş Şirketler Grubuna katılan Bolu İşletmesi’nde çalışan sayısı 247’den 71’e düşmüştür. İstihdamdaki gerilemeye paralel olarak SEKA işçi ücretlerinde de 2001 sonrası dönem kayıplarla geçmiştir. Ocak 2000’de 1.100 dolar düzeyinde olan aylık işçi ücretleri, Şubat 2001 krizi sonrasındaki dönemde hızla gerilemiş ve 700 dolar seviyelerine kadar düşmüştür. Ocak 2001 dönemi ücretleri ve işçi üretkenliği değerleri 100 olarak kabul edildiğinde Temmuz 2002’de işçi üretkenliğinin 148 puana çıktığını, ücret endeksinin ise 62 puana gerilediğini göstermektedir.
Modern kağıt üretiminin ilk tesisi ve 1980’li yıllara kadar Türkiye’nin en büyük kağıt tesisi olan SEKA İzmit İşletmesi; yıllardır yarattığı ist
ihdam, katma değer ve atıl kaynakların değerlendirilmesi nedenleriyle ekonomiye, sosyal ve kültürel yaşama büyük katkı sağlamış, İzmit ve bölge ile özdeşleşerek tarihsel bir kimlik ve önem kazanmıştır.
SEKA İzmit İşletmesi, 1980 yılında yapılan son modernizasyon ile yıllık kapasite 150.000 ton/yıl’a ulaşmış iken, başlayan özelleştirme çalışmaları nedeniyle yeni yatırımlar yapılmadığı için gerek kapasite, gerek kalite olarak iç piyasada ve 1994 yılından itibaren de Gümrük Birliği Antlaşması’nın etkisiyle dış piyasalarda rekabet açısından zorlanmaya başlamıştır.
Bu süreçte, işletmede verimsiz olan üniteler kapatılarak küçültme çalışmaları başlatılmış, mevcut kalan 10 adet kağıt-karton makinasından 1995 yılında 4 ve 7 no’lu kağıt-karton makinaları, 2002 yılında 9 no’lu kağıt makinası, 2004 yılında 1 ve 5 no’lu kağıt makinaları satılmış olup, 8 no’lu makinanın ihalesi yapılmıştır. İşletmede kalan 4 adet makine ile şu andaki toplam kurulu kapasite 73.100 ton/yıl’dır. Makinaların çoğunun ihale yöntemiyle satılması ve geri kalanlara yatırım yapılmaması ve selüloz getirilmemesi nedeniyle fabrika bilinçli olarak çalışamaz duruma getirilmiştir.
Kişi başı kâğıt tüketiminde dünya ortalaması 53 kg, AB ortalaması 210 kg,, ülkemizde ise 35 kg’dir. Ülkemizde kamuya ve özel sektöre ait fabrikalarda toplam kurulu kapasite yıllık 1.822.000 ton olup, 2003 yılı verilerine göre kağıt-karton tüketimi 2.500.000 ton/yıl’dır. Tükettiğimiz 2.5 milyon ton/yıl kâğıdın 1.5 milyon tonunu, ithal selüloz, hurda kâğıt, saman ve göl kamışından kendimiz üretirken, tüketim açığı olan 1 milyon tonu ve de ürettiğimiz kâğıdın hammaddesi selüloz ithal edilmektedir.Üretimin tüketimi karşılama oranının % 73 düzeyinde kalması, Türkiye’nin kağıt sektöründe dışalımcı bir ülke konumuna düştüğünü açıkça göstermektedir.
Bu süreçte, SEKA İzmit İşletmesi, ileri sürülen yanlış bilgilerin aksine, misyonunu tamamlamamıştır.
Bugün itibarıyla işletmede bulunan 4 adet kağıt-karton makinasının modernizasyonu ve enerji maliyetinin azaltılması için yapılacak yaklaşık 6 milyon dolarlık bir yatırımla 90,000 ton/yıl bir kapasiteye ulaşılabilir. Tüm kağıt-karton türlerinde, gerekli kalite ve piyasa koşullarına uygun fiyat yönünden rekabet edebilir bir üretim gerçekleştirilebilir. Böylece, geçmişte olduğu gibi gelecekte de Kocaeli ve ülke ekonomisine istihdam ve katma değer yaratma görevini yerine getirebilir.
Ayrıca, SEKA İzmit İşletmesi; kağıt üretiminin yanında, yıllardır sektöre bilgi birikimini aktarmış, bünyesindeki Ar-Ge laboratuarı, kütüphane ve işletmelerle Kocaeli Üniversitesi Kağıtçılık Bölümü’ne bilimsel çalışma ortamı yaratmış, yetiştirdiği kalifiye insan gücü özel sektör fabrikalarınca aranan personel olmuştur. Dolayısıyla, SEKA bu alanda da önemli bir misyonu yürütmek durumundadır.
SEKA’nın kapatılarak kağıt sektörünün yerli ve yabancı özel tekellere bırakılması siyasi bir tercihtir.
TMMOB, ülke kaynaklarının yağma ve talan edilmesi anlamına gelen özelleştirme politikalarından vazgeçilmesini istemektedir.
TMMOB, üretimden ve kalkınmadan yana olan tüm yurttaşlarımızı, SEKA İzmit İşletmesi’ni ve çalışanlarını desteklemeye çağırmaktadır.
Çünkü; üretime dayalı ekonominin çökertilmesinin yanında, önce sosyal devletin piyasaları düzenleme işlevini, daha sonra da sosyal devleti ortadan kaldırmaya yönelik uygulamaların bir parçası olan bu karara tüm emekten yana güçlerin karşı çıkması tarihsel sorumluluktur.
Çünkü; Türkiye’nin yıllarca kâğıt gereksinimini karşılayan, kâğıdın hammaddesi selülozu üreten İzmit Fabrikası’nın kapısına kilit vurulunca bu fabrika özelleştirilmiş olmayacak, kent merkezindeki yaklaşık 600 dekar arsaya el koymak isteyenlerin isteği gerçekleşecektir.
Çünkü; SEKA aynı zamanda, ülke tarihine tanıklık eden önemli değerlerimizden biridir. Önemli tarihsel bir dönemece tanıklık eden bir varlığın sona erdirilmesi kabul edilemez.
Çünkü; özelleştirmelerin işsizliği, işsizliğin yoksulluğu, yoksulluğun da sağlıksızlığı getirdiği süreçte, özelleştirme politikaları halkın sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun SEKA İzmit Fabrikası’nın kapatılmasına ilişkin kararının yürütmesini, davalı idareden savunma alınıp yeniden bir karar verinceye kadar durdurması, bu anlamda önemli bir şanstır.
Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN’ın 01 Şubat 2005 günü yaptığı, SEKA hakkındaki basın toplantısı, gerçek olmayan bilgilerle doludur ve mahkemeleri etkilemeye yönelik olarak yapılmıştır. SEKA çalışanlarının bu basın toplantına yanıtı durumu net olarak ortaya koymaktadır.
SEKA somutunda sorun, kamunun üretim sürecinde yer alıp almayacağıdır. Özelleştirmeler konusunda dile getirilmeye çalışılan tüm gerekçeler bu anlamda bir ayrıntıdan öteye geçemez.
Siyasal iktidar bu karar doğrultusunda yanlışta ısrar etmemeli, kapatmak veya satmak dışında yapabileceği işler olduğunu görmeli ve halkın değerlerini elden çıkartmak yerine, onları işler halde tutmanın, geliştirmenin yolunu aramalıdır.
* SEKA YAŞAMALIDIR !
* TMMOB, TÜM ÖZELLEŞTİRME MAĞDURLARININ ve ÖZELDE SEKA ÇALIŞANLARININ YANINDADIR !
* TMMOB, YAĞMA ve TALAN POLİTİKALARINA KARŞI MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEKTİR !
MEHMET SOĞANCI
TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI