Meclis’te savaş karşıtı seslerin çok olduğu biliniyor, ama gizli bir oturumda bu seslerin kesilmesi de ihtimal dışı değil. Bu arada toplumun değişik kesimlerinde savaş karşıtı eğilimler artıyor. Kitlesel bir biçimde kendini ifade etmese de savaş karşıtlığının % 80’leri aştığı biliniyor. Görünen o ki savaş meselesi gündemin birinci sırasında yer almaya devam edecek. TAYYİP ERDOĞAN’A BAŞBAKANLIK […]
Meclis’te savaş karşıtı seslerin çok olduğu biliniyor, ama gizli bir oturumda bu seslerin kesilmesi de ihtimal dışı değil. Bu arada toplumun değişik kesimlerinde savaş karşıtı eğilimler artıyor. Kitlesel bir biçimde kendini ifade etmese de savaş karşıtlığının % 80’leri aştığı biliniyor. Görünen o ki savaş meselesi gündemin birinci sırasında yer almaya devam edecek.
TAYYİP ERDOĞAN’A BAŞBAKANLIK YOLU AÇILDI
Meclis Tayyip Erdoğan’a başbakanlık yolunu açan Anayasa değişikliğini ikinci kez aynı şekilde kabul etti ve bu kez Cumhurbaşkanı değişikliği onayladı. Böylece Şubat ayında Siirt’te yapılacak seçime Tayyip Erdoğan’ın aday olarak girmesine, bu yolla Meclis’e gelerek başbakanlığı devralmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı’nın bu kez mali milatı kaldıran yasayı veto etmesi, hükümet ile Cumhurbaşkanı arasındaki düellonun yeni dönemde de devam edeceğini gösteriyor.
HÜKÜMET EKONOMİK UYGULAMADA ZİK ZAK ÇİZİYOR
AKP Hükümeti ekonomik konularda zik zak çizmeye devam ediyor. Bir yanda IMF ile görüşmeler sürdürülerek programa sahip çıkıldığı izlenimi veriliyor, öte yandan vergi konusunda olduğu gibi ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranılabilecek adımlar atılıyor. Mali miladı kaldıran, böylece kayıt dışı Anadolu sermayesine selam gönderen Hükümet, olabilecek vergi kayıplarını ortadan kaldırmak için hayat standardı esası getirmeye çalıştı, ama tepkiler üzerine yan çizdi. Bu nedenle yükü yine çalışanların üzerine yıkarak deprem döneminde çıkarılan olağanüstü vergileri olağan hale getirdi. Bu da Cumhurbaşkanı’ndan döndü.
AKP’nin bu yalpalayan tavrı sürecek gibi görünüyor, çünkü hiçbir toplumsal kesimle şimdiden çatışmak istemiyor. Ama programının ve uygulamalarının çalışanlara hiçbir şey getirmeyeceği görülüyor. Nitekim milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücret, kamu çalışanların ücretleri ve zorunlu tasarruflar konusunda yaptıkları emekçilerin öfkesini arttırmaktan başka bir işe yaramadı.
Önümüzdeki dönem özellikle ekonomik-sosyal konularda emekçilerle hükümetin daha sık karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz görünüyor.