DİSK Basın-İş’in çağrısıyla gazeteciler İstanbul ve Ankara’da meslektaşlarının ev baskınlarıyla gözaltına alınmasına ve Belçika’da Sterk TV ve Medya Haber’in stüdyolarına yapılan baskınlara karşı açıklama yaptı
DİSK Basın-İş’in çağrısıyla gazeteciler İstanbul ve Ankara’da meslektaşlarının ev baskınlarıyla gözaltına alınmasına ve Belçika’da Sterk TV ve Medya Haber’in stüdyolarına yapılan baskınlara karşı açıklama yaptı. DİSK Basın-İş Genel Merkezi’nde yapılan açıklamaya çok sayıda gazetecinin yanı sıra DİSK’e bağlı sendikalar Dev Yapı -İş ve Sosyal-İş temsilcileri ve DEM Parti İstanbul milletvekili Özgül Saki katıldı.
Açıklamada ilk sözü Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği adına Nezahat Doğan aldı. Doğan, baskınların savaş politikasından bağımsız olmadığını, ne zaman gazetecilere yönelik böylesi bir operasyon olsa, bunun savaş politikalarında bir eşik atlamanın habercisi olduğunu ifade etti. Doğan’ın ardından söz alan Saki ve Dev Yapı-İş Genel Sekreteri Nihat Demir gözaltına alınan gazetecilerin gerçekleri görünür kıldıkları için hedef olduklarını, her zaman gerçekleri gösteren gazetecilerin yanında olduklarını ifade etti.
DİSK Basın-İş adına açıklamayı ise YK üyesi İzel Sezer okudu. Açıklamada baskınların Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye yönelik olası askeri operasyonlarına ilişkin diplomatik temasların yoğunlaştığı bir dönemde yapılmasına dikkat çekilirken gazetecilerin derhal serbest bırakılması istendi. “Gazetecilik değil, gazeteciliği engellemek suçtur!” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:
Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da basın kurumları ve gazetecilere yönelik baskınların Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye yönelik olası askeri operasyonlarına ilişkin diplomatik temasların yoğunlaştığı bir dönemde yaşanması dikkat çekici. Bu da “Savaşta önce gerçekler öldürülür” politikasına işaret etmektedir.
Avrupa’da da Kürt basın kurumlarını hedef alan baskınlar yeni bir tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Şimdiye kadar Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalar karşısında basın özgürlüğüne ilişkin endişelerini belirtmekle yetinen Avrupa Birliği ülkeleri tıpkı Türkiye’de olduğu gibi “terör” bahanesiyle medya kurumlarına yönelik baskınları, baskıları artıran bir rol oynamaktadır. Bu, basın ve gazetecilik faaliyetlerine yönelik kısıtlamaların devletler arası pazarlık konusu yapıldığının da bariz bir işaretidir. Dolayısıyla Kürt basın kurumlarını hedef alan bu baskın, Avrupa’nın ifade ve basın özgürlüğü normlarının bizzat Avrupa ülkeleri tarafından ihlal edildiğini göstermektedir. Bu, Türkiye’de halihazırda zor koşullarda yürütülen gazetecilik faaliyetine yeni bir darbedir.
Bir kez daha ifade etmek isteriz ki gazetecilik değil, gazeteciliğin engellenmesi suçtur. Halkın haber alma hakkı, haber üretim süreci suç konusu yapılamaz. Anayasa, yasa ve Avrupa normları, gazetecilik faaliyetlerini değil, engellenmesini suç saymaktadır. Yine ifade etmek isteriz ki hiçbir güç halkın haber alma hakkını engelleyemez, Özgür Basın’ı zapturapt altına alamaz.
Gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.
İstanbul ve Ankara’da evlere yapılan baskınlarla Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal ile Mehmet Aslan, MA eski muhabiri Doğan Kaynak, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Enes Sezgin ile gazeteciler Saliha Aras, Yeşim Alıcı, Beste Argat Balcı, Şirin Ermiş ve Erdoğan Alayumat gözaltına alındı. Avrupa’nın başkenti sayılan Belçika’nın Brüksel kentinde Stêrk TV ve Medya Haber TV stüdyolarına da polis gece yarısı baskın yaptı. Teknik ekipmanlara el konulan operasyonda yayın kabloları da kesildi.
Sendika.Org