Amerika, Avrupa, yer yer Doğu ülkelerinde yaşanan küresel krizden herkes nasibini alıyor. Her yerde işsizlik arttı, gelir dağılımında bozulmalar hızlandı. Bütçe açıkları büyüdü ve kamu kaynaklarının önemli bir kısmı şirket ve bankaları kurtarmaya ayrılırken sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma gibi sosyal harcamalarda azalma görülüyor. İş bekleyenlerin umudu bir sonraki bahara kalırken enflasyon bir tehdit olarak, […]
Amerika, Avrupa, yer yer Doğu ülkelerinde yaşanan küresel krizden herkes nasibini alıyor. Her yerde işsizlik arttı, gelir dağılımında bozulmalar hızlandı. Bütçe açıkları büyüdü ve kamu kaynaklarının önemli bir kısmı şirket ve bankaları kurtarmaya ayrılırken sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma gibi sosyal harcamalarda azalma görülüyor. İş bekleyenlerin umudu bir sonraki bahara kalırken enflasyon bir tehdit olarak, bazen gerçeklik olarak yaşanıyor. Ücret ve maaşlar ise enflasyonla baş edecek oranda artırılmıyor. Bu da gelir dağılımının daha da bozulmasına yol açıyor.
Sokağa çıkan kitlelerin sloganlarında somutlaşan tepki ve beklentiler, bir bütünlük arz etmiyor elbette. Örneğin Şili gibi krizin biraz daha çeperinde yer alan bir bölgede öğrencilerin parasız eğitim talebi öne çıkarken ABD’deki kitleler Wall Street’te yüzde 1’in egemenliğine karşı yüzde 99’un tepkisini dile getiriyorlar. Keza, Avrupa’da, özellikle Yunanistan’da, kemen sıkma politikalarının ağır reçetesine itiraz, tepki var. İtalya, İspanya , İngiltere, Fransa…Bütün bu ülkelerdeki sokak tepkilerin hepsi, ortaya çıkan faturayı üstlenmemek üzerine.
Ağırlıkla herkesin öfkesi finans kapitale. Özellikle 1990 sonrası “finansal mühendislik” adı altında türev piyasaları derinleştirip finans balonlar yaratarak büyük paralar kazanan yatırım bankaları, fonlar hedef tahtasında. Sadece kitlelerin değil, kapitalizm içinde sorunlara çıkış yolu arayan birçok devlet adamı, yönetici, akademisyen, bürokrat da kabahati finanstaki balonlaşmaya buluyor ve sanki bu kesim bir şekilde terbiye edilir ve balonlaşmanın önüne geçilirse kapitalizmin arızalarının giderilebileceğine inanıyor. ABD’de Wall Street protestosuna Obama’nın ve Avrupa’daki birçok yöneticinin sempati ile bakması da bundan. Tepkiler, finans baloncularıyla sınırlı kaldığı sürece, onları terbiye etmeyi hedef aldığı sürece sorun yok. Çünkü yaygın anlayışa göre, finans kapitalin balonlaşma ile sistemde arızalar yaratması, bir avuç açgözlünün para hırsından ve kamunun yeterli kontrol mekanizması gerçekleştirmemesinden…Sorun kapitalizmde değil, onun “vicdansız” uygulamasından… Örneğin PepsiCo’nun dünya başkanı Indra Nooyi, 17 Ekim tarihli Milliyet’te şöyle konuşuyordu: “Kapitalizm aslında iyi bir şey. İnsanlardaki yeteneklerin, vasıfların ortaya çıkmasını sağlayan bir araç. Öte yandan kapitalizmin vicdanlı olması lazım. Vicdanını kaybeden kapitalizm beraberinde felaket getirir. Wall Street’de bugün protesto edilen kapitalizm değil. Vicdanını kaybetmiş kapitalizm…”