Demokratik modernite perspektifine göre yoldaşlık, sadece birlikte olmak değil, birlikte doğru olanı inşa etme, ortak akılla mücadele etme ve yaşamı dönüştürme ilişkisidir. Bu anlayış, insanı özgürleştirmekten çok, sistemin çarklarında kendine yabancılaşmış bir “araç” haline getiren kapitalist moderniteye karşı etik, politik ve toplumsal bir kişilik modeli ve yaşam felsefesi sunar
Günümüz dünyasında, insanlık olarak bir yol ayrımındayız. Bir yanda bizi kuşatan ve hayatın her alanına sızan kapitalist modernite, diğer yanda ise alternatif bir çıkış yolu sunan demokratik modernite duruyor. Bu iki modernite anlayışı, sadece ekonomik ya da siyasi sistemler olmakla kalmıyor, aynı zamanda insan ilişkilerimizi, kişiliğimizi ve hayata bakış açımızı kökten şekillendiriyor.
Kapitalist modernitenin kişiliği, ben merkezli bir dünyayı temsil eder. Bireycilik, bu anlayışın temel taşıdır; kişi kendini toplumdan bağımsız, hatta topluma karşı konumlandırır. Değer üretmek yerine tüketmeye odaklanmış, mutluluğu nesnelerde arayan bu kişilik, başarıyı maddi kazanç ve statü hırsıyla ölçer. Sonuç ise derin bir yabancılaşmadır: Doğaya, topluma ve hatta kendine yabancılaşmış, sürekli bir tatminsizlik içinde, kimlik bunalımlarıyla boğuşan bir insan tipi. Kapitalist sistem, sorgulamayan, eleştirel bilinçten uzak ve sisteme kolayca entegre olan bireyler yaratma eğilimindedir. Birey burada, sistemin çarklarında kendi özünden koparılmış bir “araç” haline gelir.
Peki, bu yabancılaşmanın panzehri nedir? İşte tam da bu noktada demokratik modernite devreye girer. Demokratik modernite, bireyin sistemin dayattığı sahte kimliklerden ve bu derin yabancılaşmadan kurtularak öz benliğiyle yeniden buluşmasını hedefler. Bu dönüşüm süreci üç temel eksende işler:
Birincisi, toplumla yeniden bütünleşmedir. Kapitalist modernite bireyi toplumdan koparırken, demokratik modernite onu ahlaki-politik toplumun aktif bir parçası yapar. Birey burada sadece hak sahibi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk taşıyan bir öznedir. Kendi özünü toplum içinde, başkalarıyla kurduğu ilişkilerde gerçekleştirir.
İkincisi, doğayla barış ve ekolojik yaşamdır. Demokratik modernite, bireyin doğayı tahakküm altına almak yerine, onunla uyum içinde yaşamayı öğrenmesini ve bu bilinçle var olmasını savunur. Bu, hem bireysel hem de kolektif özgürleşmenin temel bir adımıdır.
Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, kadın özgürlüğü ve cinsiyet eşitliğidir. Erkek egemen zihniyet ve kişilik yapısı çözülmeden bireyin özüne dönüşü tamamlanamaz. Demokratik modernite, cinsiyet özgürlüğünü esas alarak bireyin kendisiyle ve diğerleriyle özgür, eşitlikçi ilişkiler kurmasını sağlar. Bu, gerçek bir yoldaşlığın da zeminini oluşturur.
Bu bağlamda yoldaşlık, demokratik modernitenin sunduğu alternatifin kalbinde yer alır. Bu, sadece bireyler arası bir dayanışma değil, aynı zamanda özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesinde ortaklaşmayı ifade eder. Yoldaşlık, hiyerarşik değil, eşitlikçidir; kimse kimsenin üstü ya da astı değildir. Ahlaki-politik bir topluma dayanır ve bireyin kendini değil, toplumu öncelemesini gerektirir. Kolektif bir iradenin ürünüdür ve bireylerin ortak bir yaşam ve mücadele ruhuyla birbirini güçlendirmesi demektir. En önemlisi, çıkar ya da bireysel kazanç için değil, halkların özgürlüğü ve hakikatin ortaya çıkarılması için kurulan bir bağdır. Kadın özgürlüğü bilinci olmadan gerçek yoldaşlıktan söz edilemez.
Sonuç olarak, demokratik modernite perspektifine göre yoldaşlık, sadece birlikte olmak değil, birlikte doğru olanı inşa etme, ortak akılla mücadele etme ve yaşamı dönüştürme ilişkisidir. Bu anlayış, insanı özgürleştirmekten çok, sistemin çarklarında kendine yabancılaşmış bir “araç” haline getiren kapitalist moderniteye karşı etik, politik ve toplumsal bir kişilik modeli ve yaşam felsefesi sunar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.