Öğrenci Kolektifleri “Eğitimde Tasarruf Olmaz, Alacaklıyız, Alacağız!” diyerek bir kampanya süreci başlattı. Üniversiteliler, geçinmekte zorlanırken uygulanan tasarruf tedbirlerinin kendilerini daha da yoksulluğa ittiğini belirtirken, üniversiteleri tasarruf tedbirleri uygulamaya iten Orta Vadeli Program’a karşı tüm üniversitelileri 17 Mart’ta Maliye Bakanlığı önüne çağırıyor
Öğrenci Kolektifleri “Eğitimde Tasarruf Olmaz, Alacaklıyız Alacağız!” diyerek bir kampanya süreci başlattı. Öğrenci Kolektifleri, 17 Mart’ta tüm üniversitelileri “Eğitimde tasarruf olmaz, alacaklıyız, alacağız!” diyerek Hazine ve Maliye Bakanlığı önüne çağırdı.
Geçen sene mayıs ayında kamuda tasarruf paketinin açıklanmasının ardından kampüslerde üniversitelilerin sosyal alanları kapatıldı, medikolardaki ücretsiz smear testleri kaldırıldı, kütüphanelerin çöken tavanları uzun süre onarılmadı. Öğrenci Kolektifleri bu gelişmeler üzerine başlattığı kampanya kapsamında kampüslerde imza topladı. Toplanan imzalar 17 Mart’ta yapılacak eylemle Hazine ve Maliye Bakanlığı’na teslim edilecek.
Marmara Üniversitesi öğrencisi Ece Özbarutçu kampanya sürecine ve öğrencilerin taleplerine dair sorularımızı yanıtladı.
Kampanya süreci nasıl gidiyor, nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Kampanya süreci boyunca Orta Vadeli Program kapsamında uygulanan Kamuda Tasarruf Paketi’nin uyguladığı tasarruf tedbirlerinin birçoğunu üniversitelerimizde yaşadık. Bu tedbirlerin bazı sonuçları ise şunları oldu: Hacettepe Üniversitesi’ndeki Yurdum Kafe 7/24 açıkken kafenin saatlerine kısıtlama getirilmesi, kampüsün içinde yer alan Gün Hastanesi’nin acilinin kapatılması, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kütüphane tavanının beş kez düşmesi ve birçok üniversitenin yemek ücretlerine zam yapılması…
Kampanya sürecinde kampüslerimizde “Eğitimde tasarruf olmaz alacaklıyız, alacağız!” diyerek bir imza kampanyası da başlatmıştık. İmzaları toplarken aldığımız dönüşler sonucu Fen Fakültesi’ndeki kimi üniversiteli laboratuvarındaki eksik araçlar olduğunu, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yer alan atölyelerden birtakımında malzeme eksikliği olduğunu ve öğrencilerin bu durumlardan dolayı şikayetçi olduğunu gördük. Bu süreç boyunca da aslında sorunlarımızın ortak olduğunu ve buna karşı beraber mücadele etmemiz gerektiğini görmüş olduk.
Kampanya sürecinde kampüslerde dikkat çeken ne gibi sorunlarla karşılaştınız, bunlar taleplere nasıl yansıdı?
Kampanya sürecinde gelen en büyük tepkilerden biri özellikle son dönemlerde yapılan yemekhane zamlarına ve özelleştirmelere yönelik oldu. Bu soruna yönelik İstanbul Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi’nde eylemler yapıldı. Dayanışma sofraları kuruldu. Eğitim hakkımızın gaspını konuşurken üzerimize düşen tavanlar, özelleştirilen kafeler, artık tuvaletlerinde sabunluk yerine pet şişeler konan bir üniversite görüyoruz. Bunların yanında 3000 TL olan KYK bursunu ulaşıma, barınmaya ve yemeğe vurduğumuzda üniversiteliler artık kampüs içerisinde yemek yiyemeyecek duruma geldi. Yapılan bu zamların, parasız yemek taleplerini arttırdığını düşünüyorum.
Marmara Üniversitesi Maltepe Kampüsü’nden tuvalet manzaraları
Kampanyaya dair beklenti ve hedefleriniz ne? 17 Mart’tan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
17 Mart’ta Ankara’ya Hazine ve Maliye Bakanlığının önüne gidiyoruz ve üniversitelinin taleplerini, kampanya süreci boyunca topladığımız imzalarımız yoluyla iletmeyi amaçlıyoruz. Bizim üzerimizden yapılan tasarrufu kabul etmediğimizi bizzat yerinde muhataplarına söylüyoruz. 17 Mart sonrasında da yine üniversitelerdeki tasarruf politikalarını görünür kılmaya, bunun teşhirini yapmaya, eğitim hakkımızın yok sayılmasına karşı Orta Vadeli Program’ın rafa kaldırılması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Sendika.Org