Cumartesi Anneleri 1040. hafta eylemlerinde 31 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan ve failleri cezasızlıkla korunan Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri 1040. hafta eylemlerinde Galatasaray Meydanı’ndaydı. Cumartesi Anneleri bu hafta Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu.
Demokratik hukuk yollarının kapalı olmasının yol açtığı zorla kaybetmeler başta olmak üzere tüm sorunların, ancak hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılmasıyla çözüme kavuşabileceğini söyleyen Cumartesi Anneleri, önceki gün İmralı Heyeti tarafından kamuoyuyla paylaşılan “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının, barışa giden yolun başlangıcı olmasını dilediklerini ifade etti.
Cumartesi Anneleri, 31 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan ve failleri cezasızlıkla korunan Cüneyt Aydınlar için adalet istedi.
Basın açıklamasının tamamı ise şu şekilde:
Demokratik hukuk yollarının kapalı olmasının yol açtığı başta zorla kaybetmeler olmak üzere tüm sorunlar, ancak hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırıldığı, demokratik siyaset alanının da genişlediği barış koşullarında çözüme kavuşabilir.
1040.haftamıza başlarken, önceki gün İmralı Heyeti tarafından kamuoyuyla paylaşılan “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının, barışa giden meşakkatli yolun başlangıcı olmasını diliyoruz.
1040 haftadır kendisi gibi olmayanı düşmanlaştıran ve hukukun koruması dışına çıkaran siyasetin sonucunda gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin bulunması ve işlenen suçun cezalandırılması için devlete sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunuyoruz.
Bugün de 31 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan, bilinen failleri cezasızlıkla korunan Cüneyt Aydınlar’ı unutmadık diyerek buluştuk.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi olan Cüneyt Aydınlar, 20 Şubat 1994 tarihinde saat 13:00 sularında Bakırköy’deki Ömür durağında polisler tarafından gözaltına alınarak Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü. Burada yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra, 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. Ancak aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 14 kişi mahkemeye sevk edildiklerinde, aralarında Cüneyt yoktu.
İstanbul Emniyeti, Cüneyt’i soran ailesine ve İnsan Hakları Derneği avukatlarına, “28 Şubat 1994 tarihinde yer göstermeye götürdük, elimizden kaçıp kayıplara karıştı” cevabını verdi. Cüneyt’ten bir daha haber alınamadı.
Ancak 17 Mart 1994 tarihinde, Cüneyt ile aynı operasyonda gözaltına alınan kişiler, avukatları aracılığıyla kamuoyuna bir açıklama yaparak, 2 Mart 1994 tarihine kadar Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulduklarını söylediler. Tanıklar ayrıca, yoğun işkence gören Cüneyt’in; ağır yaralı, bir ayağı kırık, yürüyemez haldeyken ‘ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun’ diyen polisler tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden götürüldüğünü açıkladılar.
Ailenin ve İHD’nin başvurduğu yetkili merciler, Cüneyt Aydınlar’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili hemen, etkin ve tarafsız bir soruşturma süreci başlatmadı. Cüneyt’in kaybedilmesini önlemek ve sonrasında onu kaybedenleri cezalandırılmak için, kendi yetkileri dahilindeki gerekli önlemleri almadı. Elleri kelepçeli,
ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakta duramayan birinin, 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadı. Tanıkların
beyanlarını değil, polisin dayanaktan yoksun firar senaryosunu esas aldı. 31 yıldır Aydınlar Ailesi’nin evlatlarının gözatında kaybedilmesi ile ilgili gerçekleri bilme ve onun akıbetini öğrenme hakları ihlal edildi.
1040.haftamızda bir kez daha yargı makamlarına sesleniyoruz: Cüneyt Aydınlar’ın akıbetinin araştırılması, yerinin belirlenmesi ve ondan kalanların ailesine teslimini sağlama görevinizi yerine getirin.
Kaç yıl geçerse geçsin; Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Sendika.Org