10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın ardından 2016’da yapılan anmaya çeşitli noktalarda polis saldırmış, birçok kişi gözaltına alınmıştı. Anmanın ardından açılan dava sonuçlandı, tüm sanıklara ceza verildi. Dava avukatlarından Tonguç Cankurt, yaptığı değerlendirmede “Bu karar ve yargısal taciz münferit değildir. Katliamın üzerinden geçen on yıla yakın sürenin ardından katliamın asıl sorumluları yargılanmazken Türkiye genelinde katliama tepki gösterenler yargılanmış ve cezalandırılmıştır. Katliamın sorumlularından hesap soranların, yitirdiğimiz canları ananların yargısal müdahalelere maruz kalmasına karşı mücadelemizi de sürdüreceğiz” dedi
10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın ardından 2016’da yapılan anmaya çeşitli noktalarda polis saldırmış, birçok kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan ve polis tarafından toplanan görüntüler sonucu ulaşılan kişilere “Toplantı ve Yürüyüşlere Silâh ve Benzeri Aletler Taşıyarak veya Kendilerini Tanınmayacak Hâle Getirerek Katılma, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme, Hakaret, Kamu Malına Zarar Verme, Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama” iddialarıyla dava açıldı.
Anma günü sendika başkanları ve partilerin üst yöneticilerinin eyleme katılmasına izin verilirken geri kalan katılımcıların alana girmesi engellenmeye çalışıldı. Anmaya katılmak isteyen kişiler polis şiddeti ile gözaltına alındı. Ankara Emniyeti mensubu polisler, birçok kişi hakkında şikayette bulundu.
Hakkında dava açan tüm sanıklara çeşitli suçlamalarla ceza verildi.
Dava avukatlarından Tonguç Cankurt, dava sonucunu Sendika.Org’a değerlendirdi.
2016 tarihindeki anma etkinliğinin polis ve valilik tarafından keyfi bir şekilde yasaklama getirildiğini ifade eden Cankurt, polisin valilik tarafından alınan keyfi yasaklama kararı ile anma etkinliğine saldırdığını hatırlattı.
Cankurt, 2016 senesindeki anma etkinliğine yasak gelmesinin gerekçesi olarak OHAL’in gösterildiğini, ancak devam eden yıllarda iddia edilen sebepler değişse de anma etkinliklerine çeşitli saldırıların olduğunu hatırlattı.
Sanıklar hakkında, ortada bir suç olmadığı sabit olmasına rağmen ceza verildiğini belirten Cankurt, mahkemenin kararında herhangi bir gerekçeye yer vermediğini vurguladı.
Cankurt, şunları söyledi:
Elbette bu kararda tüm sanıklar yönünden cezalandırma isteyen savcının veya gerekçesiz bir karara imza atan mahkeme hakiminin kişisel sorumluluğu bulunmaktadır. 7 yıllık bir yargılama sonunda her bir yargılanan yönünden kişiselleştirilmiş bir değerlendirme yapamayacakları bir kararın sorumluluğu üzerlerindedir. Ancak bu karar ve yargısal taciz münferit değildir. Katliamın üzerinden geçen on yıla yakın sürenin ardından katliamın asıl sorumluları yargılanmazken Türkiye genelinde katliama tepki gösteren, yitirdiğimiz canları anmak isteyen pek çok kişi polis müdahalesine maruz kalmış, yargılanmış ve cezalandırılmıştır. Karara karşı istinaf başvurumuzu yaptık. 10 Ekim Katliamında yitirdiğimiz canlara adalet sözümüz var. Bu nedenle katliamın tüm sorumlularının hesap vermesi için yürüttüğümüz mücadeleyi sürdürdüğümüz gibi Katliamın sorumlularından hesap soranların, yitirdiğimiz canları ananların yargısal müdahalelere maruz kalmasına karşı mücadelemizi de sürdüreceğiz.
Sendika.Org