CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında TSK’dan ihraç edilen teğmenlerin durumuna dair konuştu. Özel, Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili devam eden tartışmalarla ilgili “Erken seçimin adayı erken belirlenir. Adayı geç belirlemenin bedelini ağır ödedik” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Özel, Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili devam eden tartışmalarla ilgili “Erken seçimin adayı erken belirlenir. Adayı geç belirlemenin bedelini ağır ödedik” dedi.
Erken seçim tartışmalarına dair konuşan Özgür Özel, “Bunun için yine geçmişte adayı tek bir kişinin ya da dar bir heyetin, ekibin belirlemesinin sancılarını da çektik” dedi. Özel, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine dair yürütülen sürece dair ise şunları söyledi:
Tek başıma bir aday ilân etmek ya da dar bir kadroyla adaya karar vermek yerine Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayının 1 milyon 600 bine yaklaşan kayıtlı üyemizle ve hâlihazırda partiye davet ettiğimiz demokratların katılımıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sonraki cumhurbaşkanını belirleme heyecanı tüm toplumda yaşanmaktadır.
Özel, erken seçim hakkındaki sözlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın fotoğraflarının yer aldığı bir tablo göstererek “Ya hep beraber ya hiçbirimiz. Kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden. Cumhuriyeti ve demokrasiyi bir daha kuracağız. Size güveniyorum” dedi.
Özel’in konuşmasına öne çıkan başlıklar ise şu şekilde:
Bolu’da Grand Kartal Otel’de yaşanan yangın faciasına değinen Özel, yangına dair hazırlanan ve tartışmalara sebep olan raporu anımsatarak, “Adalet Bakanı’nın önce resmi yazı ile görevlendirdiği, sonra kabul etmeyip, “Bu rapora Bolu Belediyesi’ni ilave etmezseniz almayız” dedikleri, “Bu rapordan Turizm Bakanlığı’nı çıkarmazsanız almayız” dedikleri rapora “korsan” dediler” dedi.
İçişleri Bakanı olay günü tüm sorumluların 10 gün içinde belirleneceğini taahhüt etmişti. Bugün o sözün üzerinden tam 14 gün geçti. Sorumlular ortada yok. Sorumluluklar ortada yok.
Resmi görevlendirme yazısını açıkladık. O günkü 7 kişilik bilirkişi heyeti, mesleki namuslarına da kişisel onurlarına da sahip çıktılar ve suçlu görmediklerini o rapora ilave etmediler.
O günden bugüne yeni bilirkişiler geldiler, birkaç gün çalıştılar ama ne eski rapor ne ayrı bir rapor ortada hiçbir rapor yok.
Oysa gözaltındakiler hâkim karşısına çıkarken o rapora göre sorumlulukları belirlenecek, gözaltından tutukluğa sevki talep edilecek ya da edilmeyecek. Hâkim tarafından karar bilirkişinin bulduklarına göre verilecekti.
Raporun iki parçası birbirini suçlayan AKP’lilerden ve onların atadıklarından oluşuyor. Ne raporda ne bir başka yerde olmayan sorumluluğu sosyal medya faaliyetiyle CHP’ye yüklemeye çalışanların milletin gönlünde yeri olmadığı, herkesin bu meseleyi doğru yerden okuduğunu gördüler.
14 gündür kıpırdayamıyorlar. 14 gündür bilirkişi raporu olmaksızın tutuklamalar yapıldı ve 14 gündür hâlen daha Bolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın Ankara’dan yediği tazyik üzerine hakikatten “AK Parti’yi nasıl sıyırırım, buraya Cumhuriyet Halk Partisi’ni nasıl bulaştırırım?” bunun çabası var.
İçişleri Bakanı hâlen daha verdiği söze rağmen sessiz bir şekilde duruyor. Bu utanç, maalesef. Bu mızrak daha fazla bu çuvala sığmaz. Bu utanç daha fazla gizlenemez ama bekleyecekler, bekliyorlar.
Erdoğan’a sesleniyorum. Ankara İl Kongresi ayıplı bir işti. Yanlış yaptınız. Şimdi büyük kongreyi beklemek daha büyük bir yanlıştır. Bu bakanı derhâl görevden alınız.
Onu ne gün görevden alırsanız alın şu gerçeği değiştiremezsiniz: Bu bakanı da iktidarınız boyunca bu ülkeye felâketler yaşatan bütün bakanları da atayan kalem sizsiniz. Kalem sizin, mürekkep sizin, sorumlu sizsiniz. Bunu değiştiremezsiniz.
Yangın faciasıyla ilgili TBMM’de kurulan Araştırma Komisyonu hakkında konuşan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
Meclis, facianın araştırılmasıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurdu. Elbette oy da verdik, üye de veriyoruz, çalışmalarını da bekliyoruz. Ancak bu komisyonun otele gidip “Yangın nasıl çıkmış? Sorumlu kimmiş? Neymiş?” diyerek bir süreç içinde yer alması yerine bu komisyonun Kartalkaya yangınından hareketle Türkiye’de bir daha benzer facialar yaşanmasın diye, bir anneanne 6 torununu birden kaybetmesin diye, bir baba iki oğlunu, onun iki oğlunu elleriyle toprağa görmesin diye, okullar kapanıp da karne sevinciyle eve koşan 36 bebek, evlat dün okul başı yapamayıp sıralarında karanfiller olmasın diye bu Meclis’in oturup bütün kanunları, bütün mevzuatları, sorumluluk alanlarını, yetkileri, eksik yetkilendirmeleri mutlaka doğru tarif etmesi ve Türkiye’yi bir daha bu meclis üyelerinin yaşanmayacağı şekilde gerekli yasal düzenlemeleri yapması bu Meclis’in önemli görevidir.
Yangından sorumlu olanların Ankara’da olduğunu vurgulayan Özel, “Bunları bir savcı tutup da sorgulayamıyor. Örneğin Turizm ve Kültür Bakanı’na sorulacak çok sorunun, arılanacak çok cevabın ve gerçekten sorulacak bir hesabın olduğuna bu milletin yüzde 99,9’u ikna olmuş durumda” diye konuştu.
Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ama bunu yapmak için bir soruşturma komisyonu kurmak gerekiyor Meclis’te. Bakanlar, Meclis’te kurulacak bir soruşturma komisyonu, bunun kurulma talebi suç duyurusudur. O dilekçenin Meclis’e gelmesi savcılık aşamasıdır. Meclis’teki komisyonun oluşturduğu raporun oylanması mahkemeye sevktir. Kabulü Yüksek Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nin yargılamayı yapmasıdır.
İşte bunun için bu Meclis’e görev düşüyor ama maalesef 16 Nisan 2017 referandumu bir tek adam rejimi yaratırken sahada işlenen suçların Ankara’da, tepedeki sorumlularını, bazen ve veya iş birlikçilerini sorgulayamama konusunda da kendisine önemli güvenceler aldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yargılanmasıyla dikkat çeken bir çıkış yapan Özel, “Bütün muhalefet partilerinin grup yönetimlerine ziyaretlerde bulunacağız. “Bu bakan yargılansın” önerisinde ortaklaşmak için çaba sarf edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin 2. yıldönümü olduğunu anımsatan Özel, iktidarın 21 yıldır 8 kez imar affı çıkardığını belirtti.
Özel, şunları söyledi:
11 kentimizi yıkan 53.000’in üzerinde vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebebiyet veren ve ülkeyi o güne kadar 21 yıldır toplayan 3 trilyon dolardan fazla parayı 8 kez çıkardığı imar aflarıyla toplayıp dirençli kentler için bir kuruş harcamayan, o depremin olmaması için bir kuruş harcamayan, yalnızca imar affından 26 milyar lira toplayan, 21 yılda 3 trilyon dolar vergi toplayan ve bu faciaya engel olamayanların bu millete hem öncesindeki sorumlulukları hem deprem olduğu andan itibaren ki beceriksizlikleri, 3 gün boyunca harekete hazır Türk ordusunu korkuyla kışlada tutmaları, millet sefalet içinde, ayakları bileklerine kadar suda dururken, ilk önce hiç olmazsa bir çadır beklerken, kar altında, yağmur altında, çamur içinde duruyorken çadır sattıranları ve daha depremin 3. gününde seçim odaklı konuşmalara başlayanları, “1 yıl içinde herkes evine girecek.” diyenleri unutmadık.
Depremin ardından yapılan yargılamalar tam bir fiyaskodur. 2.031 soruşturma var, 1.397’si hakkında iddianame düzenlenmiş. Yani her 3 sorumludan biri şu ana kadar savcı karşısına bile çıkmamıştır. Ayrıca 2.031 dosyadan karara bağlananlar 75’tir. Oran yüzde 2,7’dir. Yani her 100 sorumludan 97’si henüz haklarında bir karar verilmemiştir.
Yani her 100 aileden 97’sinin adalet beklentisi devam etmektedir. Biliyorsunuz, apartman isimleriyle, site isimleriyle bu salonda her hafta birkaç ailenin sorununu dile getirdik. Kiminin kısmi iyileşmeler oldu ama kimi hâlâ daha bu sorunla karşı karşıya ve sorumluların yurt dışına kaçmasından, izini kaybettirmesinden ya da bir şekilde işini halletmesinden acı çeken insanlar vardır.
Erdoğan’a sokağa çıkma çağrısında bulunan Özel, “Buradan salon adamı Erdoğan’a, sıcak salon seven Erdoğan’a, atadıklarının alkışını milletin teveccühü sayan Erdoğan’a diyorum ki: Sokağa çık, oraya git, isyanı gör. Millet açtır, açıktadır, perişandır” diye konuştu.
Özel, konuşmasında Türkiye genelinde yaşanan konut krizine de değindi. Özel, OECD’nin yayımladığı raporu hatırlatarak “Kiralar geçen seneden bu seneye kişi başına milli gelirle Türkiye’de 2 kat daha pahalandı ve bu oranla dünyada geçen sene biz en pahalı kirayken hemen arkamızdaki Litvanya ile aramızdaki fark 2,3’tü” ifadelerini kullandı.
Özel, konuşmasına şöyle devam etti:
Türkiye enflasyonda dünyanın en kötü 6. ülkesi. Bizden iyi 5 ülke Zimbabve, Sudan, Güney Sudan, Arjantin ve Venezuela. Daha önce en kötü 5. ülkeydik. Bir ülkeyi geride bıraktık diye düşünürken öğrendik ki Sudan ve Güney Sudan ayrı ayrı enflasyonları olan iki ülke olarak ikisi de bizden kötüymüş.
O yüzden Türkiye en kötü 6. ülke. Dünyanın geri kalan bütün ülkelerinin enflasyonları bizden daha düşük ve şu saptamaya dikkat edin: Türkiye’de aylık enflasyon dünyadaki 140 ülkenin yıllık enflasyonundan yüksek. Türkiye’nin 1 aylık yüzde 5’lik enflasyonu dünyadaki 140 ülkenin 1 yıllık enflasyonundan fazla. Bir de çıkmışlar, bu rakamlara “başarı” diyorlar. 2024 yılı bitmeden uyarmıştık, bu kürsüden uyardık. “Asgari ücreti 30.000 lira yapın.
Yoksa asgari ücret çalışanın cebine girmeden açlık sınırının altında kalacak.” dedik. Erdoğan’ın “İçimize sindi.” diye makul gördüğü, hatta “Çatlasalar da patlasalar da asgari ücret 22.000 TL’dir, kabul edecekler.” dediği bu ücret daha ilk aydan, yani emekçinin cebine girmeden tam da dediğimiz gibi açlık sınırının altında kalmıştır.
Açlık sınırı 22.131 lira olarak açıklanmıştır ve 22.104 lira olan asgari ücret cebe girmeden altında kalmıştır. Ocak enflasyonuna göre asgari ücretten 1.100 lira uçtu.
Asgari ücretin bugünkü alım gücü ilan edildiği güne göre 20.992 liraya eridi. 1.100 lira kaybetti. “Bu asgari ücretle geçim olmaz, sefalet bitmez.” demeye, işçinin hakkını savunmaya çalışırken biz, bizi duymayanlar, “30.000 lira asgari ücret, Hedef 30. Altında yokuz.” derken bunu dinlemeyenler emekçilerimizi 1 yıl sefalete mahkûm etmişlerdir.
Şimdi enflasyon hedeflerinin tutturulması için, enflasyona güya yük olduğu için ki olmadığını hepimiz biliyoruz, asgari ücreti 1 yıl boyunca arttırmamaya niyetleniyorlar. Ayda 1.000 lira kaybediyor asgari ücret şimdilik. Yani 4 ay sonra verildiği günün gerisine,17.000 TL’nin altına düşecek alım gücü. 7 ay boyunca geçen senenin de altında azalan bir asgari ücretle sefalete zorlamaya çalışıyorlar.
Bugüne kadar sürdürülen tartışmaların maksatlı olarak yoğunlaştırılması maalesef gündeme sis etkisi yapmaktadır. 2014, 2018 ve 2023 yıllarında yapılan seçimlerde adayı geç belirlemenin, yılları aday tartışmasıyla geçirmenin ya da seçime sayılı günler kala krizler yaşamanın bedelini çok ağır ödedik. İşte, bedeli, daha önce gösterdiğim gibi emekliye bedeli, emekçiye bedeli ortadadır.
Bunun için yine geçmişte adayı tek bir kişinin ya da dar bir heyetin, ekibin belirlemesinin sancılarını da çektik, bunlardan da ders aldık. Bu yüzden Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak, bir partinin genel başkanı doğal olarak, talebi hâlinde adaydır kabulüne rağmen ben partiyi yerel seçimlerde olduğu gibi genel seçimlerde de, cumhuriyetin 2. yüzyılının ilk genel seçimlerinde iktidar partisi yapmak istemek dışında bu kadar büyük ama kendi açımdan da hiçbir başka siyasi hedefimin olmadığını bir kez daha huzurlarınızda tekrar ediyorum.
Tek başıma bir aday ilân etmek ya da dar bir kadroyla adaya karar vermek yerine Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayının 1 milyon 600 bine yaklaşan kayıtlı üyemizle ve hâlihazırda partiye davet ettiğimiz demokratların katılımıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sonraki cumhurbaşkanını belirleme heyecanı tüm toplumda yaşanmaktadır.
Haftalık ulaştırılan ankette, bu hafta sorulan soruda toplumun yüzde 70’i, Cumhuriyet Halk Partililerin yüzde 90’ından üstü, ayrıca tüm muhalif partilerin seçmenleri yüzde 90’a yakın rakamlarla bu yöntemi olumlu, heyecan verici ve sonuç alıcı olarak görmektedir.
CHP iktidarında yapılacak adil birer seçime örnek olarak, örgüt denetiminde ön seçimimizin tüm detaylarını konuşmak üzere 10 Şubat Pazartesi günü Parti Meclisi’mizi toplantıya çağırmış bulunuyoruz.
Son olarak şunu ifade etmek isteriz ki Cumhuriyet Halk Partisi kendi içindeki demokrasiyi Türkiye’ye örnek gösteren, vaat eden bir partidir.
Özel, erken seçim hakkındaki sözlerinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın fotoğraflarının yer aldığı bir tablo göstererek “Ya hep beraber ya hiçbirimiz. Kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden. Cumhuriyeti ve demokrasiyi bir daha kuracağız. Size güveniyorum. Bu güzel ülkeye güveniyorum” ifadelerini kullandı.
Özel, TSK’dan ihraç edilen teğmenlerin durumunu ele aldı. Özel şunları söyledi:
Türk Silahlı Kuvvetleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu güzel milleti ve güzel devleti bu toprakları emanet ettiği, bu toprakların bir karışı için canını vermeye hazır her birimizin huzuru için ay yıldızlı şanlı bayrağın dalgalanması için gözünü kırpmadan canını vermeye hazır askerlerle, astsubaylarla, uzman çavuşlarla, subaylarla görev yapmaktadır. Bu ordunun şerefli subayları orduya katıldıkları ilk günden iki şeyin hayalini görürler. Bir, rütbe takacakları günün bir de meslek hayatlarında ulaşacakları en üst rütbeden sonra şanla şerefle bu ordudan görevini yapmış olarak uğurlanacakları günün. Bu bazen albaylıktan emekli olur bazen yüzbaşılıktan, bazen amiral, general bazen çok erken bir şekilde ay yıldızlı al bayrağa sarılı bir tabutla. İkisini de birbirinden farklı görmezler. Bu teğmenler o hayalini gördükleri gün çok sevdikleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, orduya bayrağa bağlılıklarını dile getirmek için kılıçlarını çekip Ata’ya, bayrağa ve millete devlete sadakat yemini etmek istediler. Yıllardır olan bu gelenek belki de Harp Okulu’na girerken onları oraya çeken o kılıç çatma törenine izin istediler, ‘olmaz’ dediler, ‘törende olmaz’. Onlar da dedi ki ‘tören bitince Sayın Cumhurbaşkanı gidince, protokol gidince biz bu töreni birlikte yaparız.’ Gittiler, yeminlerini yaptılar ve ardından ‘emre itaatsizlik ettiniz’ diye Disiplin Kurulu’na sevk edildiler. Aslında ordunun şeref yılıydı bu yıl, kurulduğu günden beri ilk kez Kara, Hava, Deniz Harp Okulları’nın üçünün de birincisi bir kadın teğmendi. Bu hem Türk kadınının başarısıydı, bu bir Cumhuriyet hikayesiydi. Bunu hazmedemeyen bazı şeriatçı odaklar, bunu hazmedemeyen birtakım tarikatlar, cemaatler sekiz gün boyunca sosyal medyadan başta Ebru teğmen olmak üzere teğmenlere saldırdılar.
Selamını gülerek aldığı, hatrını sorduğu, ödülünü verdiği elini sıktığı Ebru teğmene sekiz gün susup ‘Sen kime kılıç çekiyosun’ diye çıkışta bulundu Erdoğan. O günden sonra itiraz ettik, millet sahip çıktı, Erdoğan suçladı. Maalesef o günden sonra teğmenlere soruşturmalar açıldı ve teğmenlerimizden beşi ve üç komutanları ordudan ihraç edildi. Birincisi teğmenlere aylardır sosyal medyadan hakaret edenler, cinsiyetçi küfür edenler, tehdit edenler, açık açık hedef gösterenlere soruşturma açılmamışken teğmenler ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedikleri için cezalandırılıp atıldılar. Ben şunu söylemeye devam edeceğim, teğmenlerimizle ilgili bir yanda bir cübbeli amirale soruşturmayı aylarca bekletip emekli hakkını verenler onların gençlik hayallerini mahvettiler. Yetmedi komutanlarının emekliliklerini de vermeden, emekli çağındaki komutanlarını yaktılar. Teğmenlerin de hayatlarını kararttılar. Beş teğmen ve üç komutanı hepimizin onurudur, gururudur. Onlar kendilerini hangi mevkide, makamda görmek istiyorlarsa bunu sağlamak boynumuzun borcudur. İktidar değişene kadar onları misafir edeceğiz, iktidar değişiminden sonra mümkün olan en kısa süre neyse birkaç hafta birkaç ay içinde teğmenlerimizi hiçbir kayıpları olmadan, maddi ve manevi dönem arkadaşlarından asla geri bırakmadan teğmenlerimizi bu kayıplarını telafi edeceğiz. Onları o şanlı üniformalarına mutlaka kavuşturacağız.
Meclis tarihinde yapılmamış bir şey yapacağız. Biraz önce Grup Başkanvekilim CHP grubunun oturum sayısını vererek resmi oturumu açtı, birazdan da kapatacak. Biz kapalı oturumlarda bazı kararlar alıyoruz. Siyasi kararlar ya da maddi konularla ilgili kararlar. Şimdi hem bu teğmenlerimizle hem de Tuzla Piyade Okulu’ndan uzaklaştırılan 7 teğmen vardı hatırlarsanız. Atatürk’ün resmini yakasına takmayanlara had bildirdikleri, görev yaptıkları için ordudan atılmışlardı. 2’si yürütmeyi durdurma ile döndü, biri dönmem dedi yargılandı diğer dördü de 5 teğmenimize orduya girdikleri ilk gün yedikleri ilk lokma ekmekten attıkları kurşuna, giydikleri kıyafetten terliğe kadar bütün yapılan masrafı faizi ile çıkarıp tazminat belirlemişler. Bu 5 teğmen için bizim bugünkü 5 teğmenimizi de yargılıyorlar, attılar. Onlara da tazminat çıkabilir ya da çıkmaz CHP grubu kapalı oturumlarında yaptığı oylamayı hiç kimseden gizlemeden saklamadan burada huzurunuzda yapıyoruz. CHP grubu milletvekillerinin Tuzla Piyade Okulu’ndan atılan 5 teğmenin ve burada okuldan atılan 5 teğmenin diğer 5 teğmenin çıkmış tazminatlarını bu teğmenlerimizin de çıkacak olası tazminatlarını maaşlarından yapacağımız kesintilerle ödemelerini oylarınıza sunuyorum. Oy birliği ile kabul edilmiştir. Teğmenimin yediği ekmek de, yaktığı kurşun da… Borç bizim bizim borcumuzdur.