İSİG Meclisi, çocuk işçi cinayetlerine dikkat çektiği raporda sendikalara, meslek örgütlerine, eğitim emekçilerine, demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere ve tüm işçi sınıfına bir çağrıda bulunarak 2025 yılını çocuk işçiliği ile mücadele yılı haline getirmeye davet etti
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, çalışmak zorunda kaldıkları işyerlerinde yaşamını yitiren çocuk işçilere dair bir rapor yayımladı. İSİG Meclisi’nin raporuna göre AKP’li yıllarda en az 978 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. Çocuk işçi cinayetlerindeki artışa dikkat çeken İSİG Meclisi, çocuk işçi cinayetlerinin 742’sinin son 12 yılda yaşandığını ifade etti.
Raporda çocuk işçiliğin yaygınlaşmasında MESEM’lerin etkisine ayrıca dikkat çekildi. Daha önceleri kırsal bölgelerde, tarım işlerinde yaygın olarak görülen çocuk işçiliğinin MESEM’ler eliyle OSB’lere ve kent merkezine de taşındığı ve yaygınlaştığı ifade edildi. MESEM kapsamında 1,5 milyon öğrencinin olduğu ifade edilirken şu ifadelere yer verildi:
Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından “görünmez” kılınıyordu. Oysa çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM’lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB’lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Üretimden gelen bu gerçeklik çocuk işçiliği “görünür” kılıyor ancak çocuk işçilik; eğitim, öğrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla “meşrulaştırılmaya çalışılıyor” ve ölümler maskeleniyor.
İSİG Meclisi, çocuk işçi cinayetlerine dikkat çektiği raporda sendikalara, meslek örgütlerine, eğitim emekçilerine, demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere ve tüm işçi sınıfına bir çağrıda bulunarak 2025 yılını çocuk işçiliği ile mücadele yılı haline getirmeye davet etti. Kendi üzerine düşeni yapmaya hazır olduklarını ifade eden İSİG Meclisi’nin çağrısı şöyle:
2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesinin önemli bir yönünü de bu politika oluşturmaktadır ve sermayenin uluslararası politikasıyla paralel bir eğilimin ifadesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse, bu durum alarm vericidir. Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız en az 3 çocuk çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz” çağrısı da güvencesiz emek havuzunun en önemli bileşeni olan çocuk işçiliğinin önemine vurgu yapmaktadır. Sermaye için ucuz (MESEM ile bedava) ve örgütsüz bir işçi kitlesi vazgeçilmezdir.
Bu noktada İSİG Meclisi olarak “çocuklarımız geleceğimizdir, ölmelerine, sakat kalmalarına, yaralanmalarına izin vermeyeceğiz, çocuklarımıza yaşanılacak bir ülke bırakmak istiyoruz” diyen sendikalara, meslek örgütlerine, eğitim emekçilerine, demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere ve tüm işçi sınıfına, halkımıza bir çağrımız var:
Çocuk işçiliğine karşı her şehirde birlikte mücadele edelim. Bu noktada panel, çalıştay düzenlemekten basın açıklaması, miting yapmaya, ortak platformlar oluşturmaya vb. olan ihtiyaç hiç olmadığı kadar acil bir durumda. Hepimiz bu sorumluluğu almalı ve 2025 yılını gerçek anlamda Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı haline getirmeliyiz. Biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız…
Sendika.Org