Hakkımı Ver diyenler İstanbul Tophane’de bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü önünde 15 Aralık’ta Ankara’da düzenleyecekleri eyleme çağrı yaptı
Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerine karşı Hakkımı Ver kampanyasının çağrısıyla İstanbul’da Tophane’de bir araya gelenler Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü önüne yürüdü.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü önünde polis barikatıyla karşılaşanlar sloganlarla barikatın kurulmasına tepki gösterdi.
Daha sonra basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada şunlar söylendi:
2025 yılı asgari ücretinin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmeleri bugün başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde gerçekleşen ilk toplantıda patronları temsil eden TİSK ve işçileri temsil ettiği iddia edilen Türk-İş konfederasyonu da masada. Her kesimin temsil edildiği iddia edilen bir görüntü ortaya çıkarılsa da aslında olan biten bir orta oyunundan ibarettir.
Hükümeti temsilen masada olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iddia edildiği gibi taraflara eşit mesafede değildir. Hükümet bütün güçleriyle bugün patronların yanındadır. Sendikal hakları için Ankara’ya yürümek isteyen Polonez işçilerinin yolunun polisler tarafından kesilmesi, şiddete maruz kalmaları bile bu gerçeği göstermektedir. Ancak daha trajik olan mesele, işçileri temsil iddiasıyla masada olan Türk-İş konfederasyonu da bu nitelikten uzaktır. Bir yandan ülkede en çok üyeye sahip konfederasyon olmasına rağmen Türk-İş işçilerin yaşadığı yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı harekete geçmemekte ve etkili bir mücadele örgütlememektedir.
Etkili mücadeleler örgütlenmediği sürece masada oturmanın anlamı da yoktur, etki gücü de. Tam da bu yüzden diyoruz ki, asgari ücret belirlenirken muhatap alınacak yer tespit komisyonu değil ülkenin dört bir yanında direnen işçilerdir. Bu memlekette işçilerin insanca yaşamasını sağlamak istiyorsanız, gidin direnen işçilerle konuşun, onların görüşlerini alın.
Ancak iktidar bu yaklaşımdan uzaktır. Çünkü iktidar bu ülkenin halkını uluslararası şirketlere ucuz ve güvencesiz emek gücü olarak pazarlamak, ülkemizi uluslararası tekellerin üretim üssü, maden sahası haline getirmek için çalışmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde işçiler sadece bir maliyet kalemi olarak görülmektedir. Ücretler ne kadar aşağıya çekilirse, patronlar için kâr oranları o kadar artacaktır.
Tam da bu yüzden Merkez Bankası Başkanı’ndan, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan patron örgütleri olan TÜSİAD’a, MÜSİAD’a, İhracatçılar Meclisi’ne kadar herkes asgari ücretlerin düşük tutulması için açıklamalarda bulunmaktadır. Ve ortada dolaşan rakam, Orta Vadeli Program’da bahsedildiği üzere hedef enflasyon oranındadır. Yani %25’tir. Üstelik hedef enflasyon gerçek enflasyonun altındadır ve hedef enflasyon oranında yapılacak zam işçilerin ücretlerini enflasyon karşısında ezdirecektir.
Daha da trajik olanı bu akıl bizzat uluslararası sermayenin merkezi örgütleri tarafından belirlenmektedir. Tayyip Erdoğan IMF’ye laf etse de bugün ülkemizde uygulanan ekonomi programı bir IMF’siz IMF programıdır. Ve asgari ücretin hedef enflasyona göre belirlenmesi fikrini bizzat IMF dile getirmiştir.
IMF’nin Türkiye Masası Başkanı Jim Walsh, asgari ücretin geçen seneki gibi yükseltilmemesi gerektiğini, bu durumun enflasyon için risk oluşturduğunu söylemiştir. Yani bildiğimiz bir yalan tekrarlanmış, ücretler artarsa enflasyon artar denmiştir. Halbuki bu memlekette enflasyona sebep olan işçilerin ücretleri değil patronların kârıdır. Bir yıldan uzun bir süredir kemer sıkma politikaları uygulanmasına rağmen yoksulun evindeki enflasyonun düşmemesi bunun en büyük kanıtıdır.
IMF aynı zamanda, hükümete yüksek asgari ücret artışı yerine düşük gelirliler için sosyal programlarının geliştirilmesi önerisinde bulunmuştur. Yani yoksulluğun yok edilmesi değil yoksulların yardıma muhtaç hale getirilmesi önerilmektedir.
Biz bu memlekette emeğiyle geçinen, bu memleketin bütün güzelliklerini üreten milyonlarca işçi ve emekçinin itirazını dile getiriyoruz. Artık yeter! Asgari ücret tespit komisyonu toplantılarını bir orta oyunu olmaktan çıkartın. Asgari ücreti temel ücret haline getiren politikalardan vazgeçin. Asgari ücreti belirlerken tek kişilik değil bir hane halkının geçim koşullarını göz önünde bulundurun. İşçileri asgari ücrete mahkûm eden sendikasız, kuralsız ve güvencesiz çalışma koşullarını ortadan kaldırın. Sendikalaşma hakkının önündeki tüm engelleri kaldırın.
Ancak o zaman bu memlekette asgari ücret görüşmelerinin demokratik, hakkaniyetli bir duruma gelmesini sağlayabilirsiniz. Bu koşullar sağlanmadan yapılan görüşmelerin işçilerin koşullarını düzelteceğine inanmıyoruz. Tam da bu yüzden tüm işçileri, insanca yaşamak için mücadeleye çağırıyor, 15 Aralık’ta Ankara’da talepleriyle “Hakkımı ver” diyerek meclise yürümeye davet ediyoruz.
Açıklamadan sonra “15 Aralık’ta Ankara’dayız” sloganlarıyla eylem sona erdi.
Sendika.Org