Reşit Kibar’ın katledilmesinden sonra tutuklanan Dursun Ali Koyuncu keyfi şekilde devam eden ve adım atılmayan hukuksal sürece karşı 3 Kasımdan itibaren açlık grevine başladığını avukatları aracılığıyla iletti. Dursun Ali Koyuncu’nun tutukluluğuna karşı bir araya gelenler Hopa Meydanı’nda eylem yaptı
3 Eylülde Reşit Kibar’ın katledilmesinden sonra tutuklanan Dursun Ali Koyuncu keyfi şekilde devam eden ve adım atılmayan hukuksal sürece karşı 3 Kasımdan itibaren açlık grevine başladığını avukatları aracılığıyla iletti.
Dursun Ali Koyuncunun tutukluluğuna karşı bugün saat 15.00’da bir araya gelen Hopalılar basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirdi.
Yaşamlarımızı çalanlar dışarıda doğasını ve ormanlarını savunanlar tutsak pankartı açan Hopalılar yaptıkları basın açıklamasında hukuksal sürecin keyfi şekilde uzatılmasına tepki gösterdi. Hopa parkından başlayan yürüyüşü polis engellemek isteyerek halkın önüne barikata kuruldu ancak halkın tepkisi ile barikat açılarak Hopa meydanında yürüyüş yapıldı.
Basın açıklamasını okuyan Halkevleri Üyesi Volkan Altunkaya;
Dursun Ali Koyuncu, yaşanan hukuksuzluğa tepki gösteren Mutlu Akyüz ve Yıllar Kibar arkadaşlarımız tutuklandı.
Bu tutuklamalarla, baskılarla yaşam mücadelesi verenleri sindirmeyi amaçlıyorlardı ama Cankurtaran yaşam mücadelesini yine de bastıramadılar.
Bu sefer kirli yöntemlere başvurdular. Mücadelenin önündeki arkadaşlarımızı çeşitli yöntemlerle yıldırmaya çalıştılar. Önce Dursun Ali’yi peşine bir ordu takarak Kars’a sürgün ettiler.
Ardından dışarıda kalan mücadele arkadaşlarını tetikçi medyayı kullanarak yalan yanlış haberlerle karalamaya çalıştılar. Köylülere yönelik gece yarısı baskınlarıyla sistematik gözaltılar yapıldı. Bu süreçte yani yaklaşık iki aydır iddianame hazırlanmayarak, tutuklu yargılama süresi bilinçli olarak uzatıldı. Yani Dursun Ali iki aydır Kars’ta rehin tutuluyor.
Dursun Ali’yi rehin tutarak yıldırabileceğinizi mi sanıyorsunuz diyen Volkan Altunkaya ; Dursun Ali, 3 Kasım’da yaşanan bu hukuksuzluklara, yargının adaleti sağlama değil cezalandırma aracı olarak kullanılmasına karşı iddianame hazırlanana kadar açlık grevine başladı. Kendisinin talebi çok net:
Adalet! Bu hukuksuzluğa son verilsin, hakkındaki iddianame bir an önce hazırlansın! Kendisinin tüm sevenlerine, mücadele arkadaşlarına tüm Hopalılara selamları var.
Bizlere düşen onun taleplerini buradan güçlendirmektir.
O yüzden buradan tekrar soruyoruz: Yargı adaleti sağlamak için mi var yoksa halkın sırtında sopa olarak mı kullanılıyor? Bizler bunun cevabını biliyoruz ama hukuksuzluğa karşı çıkmaktan, adalet talep etmekten, hakkımız olanı istemekten geri durmuyoruz.
İki ay geçmesine rağmen iddianame neden hazırlanmadı? Arkadaşlarımız neden rehin tutuluyor?
Sadece tetikçi tutuklandı ama azmettiriciler serbest. Reşit Kibar’ın ölümünden sorumlu olanlar neden yargılanmıyor? Silahın sahibi Fikret Merttürk nasıl sokakta rahat rahat gezebiliyor?
Dursun Ali Koyuncu’nun Kars Cezaevinden gönderdiği notu paylaşan Volkan Altunkaya;
“Adalet ve özgürlük için
Reşit’in yanıbaşımda katledilmesinin ardından iki ayı aşkın zaman geçti. Tutsaklığım da ikinci ayını doldurdu.Mücadelemizden korktular. Ağaç katliamına karşı mücadelemizi, yaşamı savunma mücadelemizi bastırmak, cezalandırmak istediler. Gece vakti kaldığım ev basıldı. Hopa’da gözaltına alınıp Artvin’e kaçırıldım. İfademi ise Hopa savcısı sistem üzerinden bağlanarak aldı.
Tutuklanmam için talimat verenler tutsaklığımın da tecrit altında sürdürülmesini istiyorlar. Artvin Cezaevi’nden Kars’a sürüldüm. Ailemden, arkadaşlarımdan, Artvin’den uzaklaştırıldım, tecrit edildim. Ziyaretime gelebilenler de kilometrelerce yol gelmek zorunda bırakıldı.
3 Eylül’de Cankurtaran’da tetikçinin yarım bıraktığı işi beni, Mutlu’yu, Yıllar’ı tutuklayarak tamamlamak istiyorlar. Reşit Kibar’ın katilleri dışarıda gezerken acısını ve öfkesini dile getiren bizler tutukluyuz. Cankurtaran sussun, orman savunması bitsin istiyorlar.
Yargıyı hak arayan kadınlar, kent doğa savunucuları, işçiler, öğrenciler, aydınlar üzerinde bir sopa olarak kullanan AKP-MHP iktidarının yarattığı çürümüş adalet düzeninin sonucudur içinde bulunduğumuz durum. Yargı sopası ile özgürlüklerimizi kısıtlayarak sessiz kalmamızı isteyenler karşısında sessiz kalamazdım.
Yaşadığım hukuksuzlukları, savcılığın keyfi ve ideolojik tutumunu teşhir etmek için Reşit’in katlinin ikinci ayında açlık grevine başladım. Dosyamın savcısı hâlâ hakkımda iddianame hazırlamış değil. Bunun tutsaklık sürecimi uzatmak adına kasten yapıldığını biliyorum. Bu yüzden eylemimi hakkımdaki iddianame hazırlanana kadar sürdüreceğim.
Tutsaklığım süresince izlediğim tüm hukuksuzluklara karşı da bir çığlıktır bu eylemim. Cerattepe’de yağmanın sürdürülmek istenmesine, Arhavi, Perşembe yaylası ve Karadeniz genelinde devam eden maden projelerine, Kaz Dağlarındaki orman katliamına, kadınlar ve çocuklar için, halkın en temel hakları için devrede olmayan yargının halkın üstünde bir sopa olarak durmasına karşı bir çığlık. Tüm bu yaşananların normalleştirilmek istenmesine ve tutsaklığımın normalleştirilmesine bir çığlık. Kabul etmiyorum.
Bu eylemi Cankurtaran direnişinin de bir parçası olduğu, Türkiye’nin dört yanında süren özgürlük, adalet ve hak mücadelelerine bir güç verebilmek adına yapıyor, bu ülke ve bu halk için, doğa ve yaşam için, eşitlik ve demokrasi için, ekmek ve barış için mücadele eden tüm dostlarımızı selamlıyor, yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum”
Dursun Ali’nin mesajı çok net, bu hukuksuzluğa son verin. Hakkındaki iddianameyi hazırlayın. Bir maden şirketinin kâr hırsının insan ölümüyle sonuçlandığı, esas sorumlular ve azmettiricilerin serbest bırakıldığı, arkadaşlarımızın tutuklandığı ve bölge halkının gözaltı işlemleriyle sistematik bir biçimde baskı altında tutulmasıyla suç organizasyonun üzerinin örtülmeye çalışıldığı bir sürece tüm Hopa halkı olarak tanıklık ediyoruz. Buradan tekrar sesleniyoruz. Doğamıza yönelik saldırılara izin vermeyeceğiz. Maden şirketleri bir ağaç kesmek isterken iki kere düşünsün çünkü binlerce Reşit Kibar karşınıza dikilecektir. Ormanlarımızı, derelerimizi koruyacağız. Bu memleketin hiçbir yerinde eksilmeyecek, dünden daha güçlü ve daha kararlı bir şekilde doğamızı, yaşamlarımızı, emeğimizi yağmalayanların karşında duracağız. Memleketimiz ve halkımız için, doğamız ve yaşamımız için, eşitlik ve demokrasi için, ekmek ve barış için mücadeleyi büyüteceğiz.
Reşit’in hesabını soracağız. Dursun Ali’yi, Mutlu’yu, Yıllar’ı alacağız.
İlgili haber:
Sendika.Org