İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi LGBTİ+ Komisyonu, devletin nefret söylemiyle sistematik ayrımcılığa maruz bıraktığı tüm yaşamlar için 3. Onur Nöbeti’nde buluştu. İHD’nin Onur Nöbeti’ne birçok aktivistle birlikte Greta Thunberg ve Dylan Hamilton da katıldı
İnsan Hakları Derneği (İHD) 3. Onu Nöbeti için İHD Ankara Şube’de buluştu. İHD Ankara Şube LGBTİ+ Komisyonu’nun “Devletin nefret söylemiyle sistematik ayrımcılığa maruz bıraktığı tüm yaşamlar için nöbetteyiz!” çağrısı ile toplananlar basın toplantısı yaptı.
Nöbete birçok aktivistle birlikte Greta Thunberg ve Dylan Hamilton da katıldı.
Türkiye genelinde LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleri ve fiziksel saldırıların arttığını belirten İHD, bu suçların cezasız kaldığını vurguladı. Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrımcılığı engellemek yerine İtalya Başbakanına (Giorgia Meloni) LGBTİ+ karşıtı tutumlarından ötürü teşekkür ettiğini hatırlatan komisyon bunu kabul etmediklerini belirtti.
İstanbul’da LGBTİ+’ların sıklıkla gittiği bir mekanda 20 Ekim’de düzenlenmek istenen partiye polisin müdahalesi LGBTİ+’ların toplanma ve ifade özgürlüğüne karşı ciddi bir ihlal yapıldığını belirten komisyon, partide gözaltına alınanlardan 8 kişinin “hayasızca hareket” ve “müstehcenlik” iddialarıyla tutuklanmasının, LGBTİ+’ların kriminalize edilmesi ve temel insan haklarının yok sayılması anlamına geldiğini belirtti.
LGBTİ+’ların maruz kaldığı her türlü şiddetin sona ermesi için mücadeleyi sürdüreceğini belirten komisyonun açıklamasının tamamı ise şu şekilde:
Bugün, üçüncüsünü düzenlediğimiz Onur Nöbeti’mize Türkiye genelinde LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleri ve fiziksel saldırıların arttığını ve bu suçların cezasız kaldığını söyleyerek başlamak istiyoruz
Nefretin ve şiddetin yükseldiği bu süreçte, görevini tarafsızlıkla yerine getireceğine ant içen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrımcılığı engellemek yerine İtalya Başbakanına (Giorgia Meloni) LGBTİ+ karşıtı tutumlarından ötürü teşekkür etmesini kabul etmiyoruz.Bu ve benzeri açıklamalar ayrımcılığı ve nefret söylemlerini meşrulaştırıyor ve LGBTİ+’ların temel insan haklarına erişimini zorlaştırıyor.
Türkiye’de LGBTİ+’ların hakları, sadece insan haklarını korumakla yükümlü olan kamu yetkililerinin ayrımcı açıklama ve uygulamalarıyla zarar görmüyor, kendi aileleri tarafından da sistematik şiddet ve baskılarla karşı karşıya kalıyor. Birçok LGBTİ+, cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelimini ailesiyle paylaştığında fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor.
Devletin koruyucu mekanizmalarının yetersizliği ve keyfiliği hem emniyet ve yargı süreçlerinde hem de aile içi şiddet karşısında LGBTİ+’ları savunmasız bırakıyor. Devlet, uluslararası yükümlülüklerine aykırı tutumundan vazgeçmeli ve LGBTİ+’lara yönelik şiddete karşı harekete geçmelidir.
İstanbul’da LGBTİ+’ların sıklıkla gittiği bir mekanda 20 Ekim’de düzenlenmek istenen partiye polisin müdahalesi LGBTİ+’ların toplanma ve ifade özgürlüğüne karşı ciddi bir ihlaldir.
Partiye katılan 30 kişinin gözaltına alınması ve bunlardan 8’inin “hayasızca hareket” ve “müstehcenlik” iddialarıyla tutuklanması, LGBTİ+’ların kriminalize edilmesi ve temel insan haklarının yok sayılmasıdır. Bu durum, LGBTİ+ ları daha da marjinalize ediyor ve insanların güvenli bir şekilde bir araya gelme haklarını ihlal ediyor. Tekrar hatırlatıyoruz, devletin görevi tüm bireylerin barışçıl toplanma hakkını güvence altına almak ve ayrımcılıkla mücadele etmektir.
İnsan hakları ve eşitlik ilkelerine aykırı bir diğer durum 23 Ekim’de TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nda AKP Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu’nun açıklamaları oldu. Katırcıoğlu dijital mecralardaki riskler üzerine konuşurken nefretini LGBTİ+’lara çevirdi ve LGBTİ+’ların “sapkın” ve “tehdit” olduğunu ileri sürdü.
25 Ekim’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nde Türkiye heyeti’nin “LGBTİ+’lar aile yapısı için bir tehdit” sözleri LGBTİ+’ların hak ve özgürlüklerini yok sayan yeni bir ihlaldir.
Heyetin bu açıklaması aile yapısının dar bir tanımı üzerinden hareket ediyor, çeşitli aile biçimlerini ve cinsel yönelimleri dışlayan bir politikadaki ısrarı ortaya koyuyor. Bu ısrar aynı zamanda Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin ile Anayasanın 10. maddesinin öngördüğü eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına aykırıdır.
26 Ekim, İnterseks Görünürlük Günü’ydü. Bu özel gün, intersekslerin yaşadıkları hak ihlallerine ve insanlık dışı uygulamalara dikkat çekmek amacıyla her yıl düzenleniyor. İnterseksler, doğuştan sahip oldukları biyolojik özellikler nedeniyle tıbbi zorunluluk olmaksızın gerçekleştirilen cinsiyet belirleyici ameliyatlar ve hormonal müdahaleler gibi hak ihlalleriyle karşı karşıya kalıyor. Bu müdahaleler, rıza olmaksızın yapıldığı için fiziksel ve psikolojik yaralanmalara sebep oluyor.
İnterseksler aynı zamanda toplumsal baskı ve ayrımcılıkla karşılaşıyor, eğitim, sağlık ve istihdam alanlarında eşit fırsatlara erişmekte zorlanıyor. Temel insan haklarının bir parçası olarak intersekslerin de kimlikleriyle onurlu bir yaşam sürme hakları vardır. İnterseks Görünürlük Günü vesilesiyle, devlet otoritelerini ve toplumu, intersekslerin maruz kaldığı hak ihlallerini durduracak önlemleri almaya ve insan onuruna yakışır bir yaşam sağlamaya çağırıyoruz.
Bitirirken, son günlerde yaşanan bebek cinayetlerinin, sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkını yok sayan Katliam Yasası uygulamalarının, Rojava’ da sivil halk ve çocukların katledilmesinin LGBTİ+ hak ihlallerinden bağımsız olmadığını da biliyoruz.
Bizler, İnsan Hakları Derneği LGBTİ+ komisyonu olarak, LGBTİ+’ların maruz kaldığı her türlü şiddetin sona ermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.Devlet yetkililerini, LGBTİ+’ların adalete erişimini sağlayacak ve kapsayıcı bir toplum oluşturacak önlemler almaya davet ediyoruz. Her insanın, ayrım gözetmeksizin, onurlu bir yaşam sürme hakkına sahip olduğunu hatırlatıyor ve bu hakların korunması için dayanışmamızı sürdürüyoruz. Haklarımızı savunmak ve dayanışmamızı güçlendirmek için buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz!
Sendika.Org