Adalet Komisyonu’nda “etki ajanlığı”nın da yer aldığı kanun teklifinin 13 maddesi kabul edildi. Düzenlemenin meclise gelmesine tepki gösteren basın örgütleri dün (22 Ekim) yaptıkları açıklamada “Etki ajanlığı düzenlemesi basın ve ifade özgürlüğüne açık bir saldırıdır” demişti
TBMM Adalet Komisyonu’nda, AKP’nin “etki ajanlığı” düzenlemesinin de yer aldığı torba kanun teklifinin görüşmelerine başlandı.
23 maddeden oluşan torba kanun teklifinin 13 maddesi kabul edildi. Komisyon, görüşmelere 11.30’da devam etmek üzere ara verdi.
Kabul edilen maddelere göre, avukatlık stajları, noterlerin çalışma düzenine ilişkin değişiklikler, haklı sebeplere dayanarak isim değişikliği yapılması gibi değişiklikler öngörülüyor.
Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, kanun teklifinin anayasaya aykırılığına yönelik verilen önergeleri okuttu. Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun teklifin torba yasa usulüyle getirildiğini belirterek metni incelediğinde teklifin belirlilik ilkesinin ihlal edildiğinin görüldüğünü belirtti.
CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez ise Meclis’ten artık Anayasa’ya aykırı olmayan bir kanun yapma isteğinin hayal olduğunu belirtirken “Can Atalay’ın milletvekilliği yeminini etmesi için Adalet Komisyonu da öncülük etmelidir. Bu teklifte en az anayasanın on maddesine getirilen maddeler aykırı. Biz nitelikli kanun yapmak zorundayız. Siyasete biat etmiş anlayıştan vazgeçmemiz lazım. Bu yasa halkın gündeminde değil, halkın ihtiyacından ve gündeminden kopuk” dedi. Türkiye’de problemin cezaların azlığı değil, verilen cezaların uygulanmaması olduğunu belirten Suiçmez, güzellemeler yapmaktan vazgeçerek sağlık ve adalet sistemini düzeltme çağrısında bulundu.
Anayasaya aykırılık önergeleri, yapılan oylama sonucunda reddedildi.
CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, Türkiye’yi otokratik bir yönetime götürecek anlayışla karşı karşıya olduklarını söylerken teklifin bu şekilde yasalaşması halinde bu suç tipinin tüm muhalifleri cezalandırmak için iktidarın ellerinin altında tutulan bir otoriterleşme kanunu olarak işlev göreceğini belirtti.
Osman Kavala’ya veremediğiniz casusluk suçunu bu madde yürürlüğe girdikten sonra Gezi Parkı türü bir toplumsal olaya katılmış herkese bu cezayı uygulayabileceksiniz. Bu düzenleme casusluk değil bal gibi de etki ajanlığı düzenlemesidir.
İkinci önerge sahibi olan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ise şunları söyledi ”
İşte burada, Adalet Bakanlığı’nın bütün verileri burada, yetmedi, şimdi Türkiye’nin gündemi buyken etki ajanı yasal düzenlemesini getiriyorsunuz ve diyorsunuz ki yine sansürcü, kime yönelik? Muğlak ifadeler. ‘Geçen taslaktaki 2’nci maddeyi çıkardık biz.’ Neyi çıkardınız? Araştırma yapan, Türkler hakkında çalışma yapanları çıkardık. Neyi getirdiniz? Açık ve net fiili belli olmayan, muğlak ifadelerle, ‘Casusluk yasası’ diyorsunuz; casus olan kişi vatan hainidir, vatan haini olan kişiye 3 yıl ceza veremezsiniz arkadaşlar ya, veremezsiniz. Casusluk yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına siz bu maddeden dolayı, etki ajanlığı maddesinden dolayı 3 yıl ile 7 yıl arasında ceza veriyorsanız sizin amacınız farklıdır. Siz aynı Dezenformasyon yasası gibi, korku ikliminde güvenlikçi bir yasa çıkardınız, aba altından sopa gösteriyorsunuz, diyorsunuz ki: ‘Casusluk ile ilgili yedinci kısım suçları dışında başka bir suç işlendiği takdirde onun cezasını alacak, bunun da cezasını alacak.’ Ne olacak? Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediğini zaman hem onu alacak hem bunu alacak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefette bulunduğu zaman hem onu alacak hem bunu alacak. Böyle bir şey olabilir mi?.
Teklifin tümü üzerinde söz talep eden CHP milletvekili Turan Taşkın Özer de teklifin anayasaya aykırı olduğunu, belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:
“9. yargı paketinde getirmeyi planladığınız ancak kamuoyunda ve özellikle basında çok büyük eleştirilere neden olan “etki ajanlığı” maddesini bu düzenlemeyle yeniden komisyona sundunuz. Kamuoyunun başka bir gündemi var ama maddeyi apar topar geçirme niyeti var. Her ne kadar, yasa maddesinden etki ajanlığı ifadesi yer almasa da açıkça bir etki ajanlığı düzenlemesidir. Siyasi bir bakışla, bazı tutuklamaları yapamadığınız daha uygun ifade ile bir kılıfa uydurulamadığı için, bazı hükümleri bir kılıfa uydurup veremediğiniz için böyle bir yasal düzenleme istediğinizin de farkındayız. Öncelikle, teklif edilen madde kanun yapma tekniği ve Anayasa’ya uygunluk açısından da son derece sorunlu bir maddedir. Hukuki güvenlik ilkesi ile belirlilik ilkesi, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Önümüzdeki kanun teklifinin bu koşullarının hiçbirisini taşımadığı açıkça görülmektedir.
Biz siz bu maddeyi geçirdiğiniz taktirde, AYM’ye taşınacak. Daha ileri gitmesi gerekirse AİHM’e gidilecek bu da yeni sorunların ortasına çıkmasına sebebiyet verecek. AİHM bizi bu anlamda mahkum edecek. Burada emsalini görüyoruz. Dolayısıyla teklif edilen bu madde sınırları belli olmayan, soyut kavramlar üzerine inşa edilmiştir. Biz hukukçular olarak anlayamadık. Burada suç tanımı nedir; bilmiyoruz. Örneğin Dışişleri Bakanlığı’nın dış politikasını eleştirmek, gündeme getirmek, haber yapmak suç teşkil edecek midir? Ben açıkçası bu maddeye baktığımda bunun cevabını veremiyorum. Burada cevap verebilecek olan kimse de yok. Maddenin özellikle muhalif kesimler açısından yeni bir baskı ve tehdit aracı olacağına, basının özgürlüğüne, özellikle yabancı basın kuruluşlarına ciddi sınırlamalar ve kısıtlamalar getireceğine, halkın haber alması adına çalışan gazetecilerin “ajanlıkla” suçlanacağına kuşku yoktur. Mevcut düzenlemeler ile AKP gibi düşünmeyenlerin büyük çoğunluğu terörist ilan ediyordunuz, yeni düzenleme ile de terörist diyemediklerinize ajan diyeceksiniz. Dün Esad’a Esed diyordunuz. Bugün Esed dediğiniz kişiye Esad diyorsunuz. Dün darbeci dediğiniz Sisi’yi bugün turkuaz halılarda Saray’da karşılıyorsunuz. Yani iktidarın siyasal yararları günlük olarak değişiyor. Pragmatist dış politika anlayışınız, bugün düşman dediğinizi yarın dost görebiliyor. O zaman kimi, hangi siyasal yararlar aleyhine davranmakla suçlayacaklar? Bu maddenin Türkiye’deki muhalifler, gazeteciler, aktivistler için hazırlanmış bir madde olduğu o kadar açık ki”
Basın örgütlerin dün (22 Ekim) yaptıkları açıklamada “etki ajanlığı” düzenlemesinin basın ve ifade özgürlüğüne açık bir saldırı olduğunu belirtmiş ve yasanın, iktidar eleştirisini bastırmak ve gazetecilik faaliyetlerini hukuki belirsizliklerle dolu bir alan içine itmek amacıyla oluşturulduğunu vurgulamıştı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın Konseyi, DİSK/Basın-İş, Diploması Muhabirleri Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin yaptığı açıklamada şu ifadeler yer almıştı:
Bu düzenleme, gazetecilerin mesleklerini icra ederken her an ‘etki ajanı’ olarak damgalanma riski ile karşı karşıya kalacakları bir ortam yaratacaktır. Ciddi bir şekilde belirsizlik içeren bu düzenleme Türkiye’de ifade özgürlüğünün daha da kısıtlanmasına yol açacak ve halkın doğru bilgiye ulaşma hakkını ciddi şekilde ihlal edecektir. Basın ve ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Ancak yapılması planlanan düzenleme, bu temeli sarsmayı ve toplumu baskı altına almayı hedeflemektedir.
Teklifin tümü üzerine yapılan görüşmelerin ardından madde görüşmelerine geçildi. Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören 1. madde kabul edilirken maddeye göre avukatlık stajına fiilen engel olmamak şartıyla herhangi bir sigortalı işte çalışması, avukatlık stajının yapılmasına engel olmayacağı belirtildi.
Muhalefet partileri, 1. maddenin kanun teklifinden çekilmesini ve çekilerek barındırdığı eksikliklerin giderilmesini talep etti. CHP Aydın Milletvekili Süleyman Girgin maddeye dair şunları söyledi:
Avukatın genci işsiz, emeklisi açlık sınırının altında maaş alıyor. Avukatların iş alanlarını genişletelim. Avukatlık mesleği halkın noteri. Noterleri de avukatlar haline getirirsiniz on sene sonra. Halkı savunanlara ‘ekonomik zorluklarla uğraş’ diyorsunuz. Bir de toplumsal davalardaki siyasi boyutu var Can Atalay gibi. Her yıl mesleğini yaptığı için 60 avukat şiddete uğruyor. TBMM’nin bazı konularda hassasiyetini koyması lazım.
Teklife göre, adın değiştirilmesi haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilecek. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve Basın İlan Kurumu’nun ilan portalında ilan olunacak.
Teklifte yer alan diğer bir maddeye göre ise, boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra ortak hayat sürdürmeleri temelinden sarsılmış çiftlerin yeniden dava açabilmesi için 3 yıl olan süre 1 yıla indirilecek.
Sendika.Org