Cumartesi Anneleri 1022. hafta buluşmasında 29 Ekim 1993’te Diyarbakır merkeze bağlı Baroğlu Köyü’nde kaçırılan ve bir daha haber alınamayan Bahri Kağanaslan’ın akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri 1022. hafta buluşmasında Galatasaray Meydanı’nda Bahri Kağanaslan’ın akıbetini sordu. 29 Ekim 1993’te Diyarbakır merkeze bağlı Baroğlu Köyü’nde kaçırılan ve bir daha haber alınamayan Kağanaslan’ın akıbeti hakkında etkin bir soruşturma talep eden Cumartesi Anneleri şunları söyledi:
Artık yeter 30 yıldır süren cezasızlık son bulsun: Baki Kağanaslan’ın akıbeti etkin bir biçimde soruşturulsun, failleri yargılanarak cezalandırılsın.
Kaç yıl geçerse geçsin; Baki Kağanaslan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri son dönemde yaşanan gelişmelere dair ise şunları söyledi:
Kayıp yakınlarının meşru taleplerinin karşılanmasının Türkiye’nin demokratikleşmesi, ihlalci rejimin yerini hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayanan bir rejime bırakması ile mümkün olacağının altını çiziyoruz.
Bu güne kadar uygulanan sorunları şiddet yoluyla bastırarak yok etme yöntemi sonuç vermediği gibi ülkeyi demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, huzur ve refahtan da uzaklaştırdı.
Bu yüzden toplumun bütün kesimlerinin huzuru ve refahı için çatışmacı ortamın kalıcı bir barış ortamına dönüşmesine ihtiyacımız var.
Barış için bir fırsat olasılığından söz edildiği bugünlerde geçmişin hatalarından ders alarak bu fırsatı değerlendirmek, çoğulcu, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anlayışla barış sürecini ilerletmek hepimizin sorumluluğudur.
Kürt meselesinin bir insan hakları meselesi, demokrasi meselesi olduğunu, onu yok sayarak demokratikleşmenin mümkün olmayacağını şimdi her zamankinden daha yüksek sesle dillendirmeliyiz.
Bahri Kağanaslan Diyarbakır merkeze bağlı Baroğlu Köyü’nde yaşıyordu. Kağanaslan Ailesi ve köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı vardı.
29 Ekim 1993 tarihinde gece saat 01.30-02.00 civarında Kağanaslan Ailesi’nin kapısı çalındı. Kapıyı açtıklarında iki kadın ve bir erkekle karşılaştılar. Kendilerini örgüt militanı olarak tanıtan bu kişiler yiyecek istiyordu. Üzerlerinde kot pantolon ve deri ceket, ellerinde de uzun namlulu silahlar vardı. Köye iki otomobille gelmişlerdi.
Araçlarına giderken kendilerini köyün köpeklerinden koruması için Bahri’nin de kendilerine eşlik etmesini istediler. Aracın yanına geldiklerinde Bahri’yi araca bindirip götürdüler. Bahri’den haber alamayan ailesi OHAL Valiliğine, DGM savcılığına, Merkez Komutanlığına, Alay Komutanlığına ve Cumhuriyet Savcılığına başvuruda bulundu ancak sonuç alamadı.
Olaydan 20 gün sonra Kuşlukbağı köyü korucularından Nafiz Çelik, aileye Bahri’yi jandarmada gördüğünü, para karşılığında yardımcı olabileceğini, Yüzbaşı Mithat Gül’ün de dahil olduğu 4 kişilik bir ekip olduklarını söyledi.
Kardeşini arayan Naif Kağanaslan Diyarbakır Merkez Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Mithat Gül ile görüştü. Mithat Gül ona “sen korucu olmadıkça ve köyü koruculaştırmadıkça Bahri’yi göremeyeceksin” dedi. Ailesinin tüm girişimlerine rağmen Bahri Kağanaslan’dan bir daha haber alınamadı.
Sendika.Org