Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencileri son günlerde yaşanan kadın cinayetlerine karşı yürüdü. Rektörlük önünde açıklama yapan öğrenciler, kadın cinayetlerinde fail erkekler kadar, kadınların şikayetlerine kulak asmayan kolluğun, failleri cezasız bırakan yargının, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın da sorumlu olduğunun altını çizdi
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencileri son günlerde yaşanan kadın cinayetlerine karşı yürüdü. A ve B Blok önünde buluşup rektörlük binasına yürüdü.
Açıklamada kadın cinayetlerinde fail erkekler kadar, kadınların şikayetlerine kulak asmayan kolluğun, failleri cezasız bırakan yargının, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın da sorumlu olduğu ifade edildi. Tüm kadınlara seslenen AYBÜ öğrencileri, “Asla yalnız değiliz. Bu düzenin bizleri mahkum ettiği korku atmosferinde sıkışıp kalmayacağız. Öfkemiz bu düzeni değiştirecek!” dedi.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencileri katledilen kadınlar için eylemde
📢 “Buradan tüm kadınlara sesleniyoruz. Asla yalnız değiliz. Bu düzenin bizleri mahkum ettiği korku atmosferinde sıkışıp kalmayacağız. Öfkemiz bu düzeni değiştirecek!”https://t.co/HxjSP5m3qe pic.twitter.com/xfc82to1v5
— sendika.org (@sendika_org) October 10, 2024
Yapılan açıklamada şunlar söylendi:
Yıllardır kadınlar boşanmak istedikleri erkekler tarafından öldürülürken her kadının başına bir polis mi dikelim diyenler bugün yaşadığımız şiddetin sorumlusudur.
Bizler yıllardır bu ülkede bir savaş varmışçasına katledilirken 3-5 tarikatın desteğini almak uğruna İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler, bu düzenin failleridir.
Kadınların katili 6284 sayılı kanunu uygulamayanlardır. Kadınların katili cezasızlık politikaları ile suç makinesi erkekleri toplum içine bırakanlardır.
Bu ülkede defalarca şikayetçi olmasına ve devletten koruma talep etmesine rağmen öldürülen kadınlar varken ‘kadın beyanı esastır’ ilkesi erkekleri mağdur ediyor saçmalığını yayanlar, yaşadığımız şiddeti besleyenlerdir.
Ağustos ayında bir köyde kaybedilen ve katledilen Narin’i koskoca devlet haftalarca bulamazken iktidarın bir vekili çıkıp fail olan aileyi dost ilan etti.
Bu ülkede Narin’in, Leyla’nın, Rabia Naz’ın ve nice çocuğun hayatlarını çalanlar, Ensar Vakfı’nda 45 çocuğa cinsel istismarda bulunulduğunda ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerdir.
Bugün yaşadığımız her ayrımcılıktan ve şiddetten, defalarca yapılan şikayetleri kale almayan ve uzlaştırmaya çalışan kolluk da sorumludur
Katil ve tecavüzcü erkeklere her türlü sebepten haksız tahrik indirimi uygulayıp da özsavunma yapan kadınları hapseden erkek yargı sorumludur.
Bu erkek yargı yılladır cezasızlık politikaları ile iktidar tarafından ilmek ilmek örülmüştür. Erkek şiddetini her fırsatta meşrulaştırmanın yollarını üreten AKP iktidarı, biz kadınlardan isyan etmeyip yas tutmamızı bekleyerek her 8 Mart’ta, her 25 Kasım’da yolları kapatmış ve tecavüzcülere kurmadığı barikatları bizlere kurmuştur. Bizleri; sömürüldüğümüz, şiddet gördüğümüz, hatta öldürüldüğümüz, o kutsal saydıkları aileye, evlere hapsetmek üzerine politika üretmişlerdir.
Maruz bırakıldığımız ayrımcılık ve şiddet karşısında yasta değil, isyandayız. Yıllardır kadınlara, LGBTİ+’lara ve çocuklara şiddeti ve ölümü reva gören erkek şiddet düzenini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Anneden kızına geçer dedikleri kaderi biz kadınlar baştan yazacağız. Öfkemizi örgütleyip bizlere dar edilen sokakları aydınlığa çıkaracağız. Hayatları çalınan tüm kadınların hesabını soracağız.
Buradan tüm kadınlara sesleniyoruz. Asla yalnız değiliz. Bu düzenin bizleri mahkum ettiği korku atmosferinde sıkışıp kalmayacağız. Öfkemiz bu düzeni değiştirecek!
Yaşasın feminist mücadelemiz
Sendika.Org