İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde araştırma görevlisi olan Sibel Bekiroğlu’nun iş akdi, ‘hizmete ihtiyaç duyulmadığı’ ve ‘görevi talep etmediği’ gerekçesiyle sonlandırıldı. Bekiroğlu, fakülte dekanı hakkında tuttuğu tutanağı fakülteye sunmakta ısrar etmesi üzerine Bekiroğlu’nu kampüs dışına çıkarmak için üniversitenin özel güvenliklerinin yanı sıra “terörle mücadele” polisleri de geldi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Dr. Araştırma Görevlisi olan Sibel Bekiroğlu’nun iş akdi, ‘hizmete ihtiyaç duyulmadığı’ ve ‘görevi talep etmediği’ gerekçesiyle sonlandırıldı. Ancak ne üniversitenin Bekiroğlu’na ihtiyacının olmadığı ne de Bekiroğlu’nun görev talep etmediği doğru.
Bekiroğlu’na yapılan muamelenin absürtlüğü bununla sınırlı değil. Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Şaban Doğan hakkında tuttuğu tutanağı dilekçe olarak fakülteye sunmakta ısrar etmesi üzerine Bekiroğlu’nu kampüs dışına çıkarmak için üniversitenin özel güvenliklerinin yanı sıra “terörle mücadele” polisleri de geldi.
Bunların üzerine Bekiroğlu’ndan “mecburi hizmet yükümlülüğü”nü yerine getirmediği gerekçesiyle tazminat da istediler.
Bekiroğlu yaşadıklarını Sendika.Org’a şöyle anlattı:
“Benim görev talep etmeme gibi bir durumum zaten yok. Ama üniversitenin ihtiyacının olmadığı da doğru değil. Bizim bölümümüzde 7 öğretim görevlisi ve 4 araştırma görevlisi vardı. Bir araştırma görevlisi mobbingden dolayı istifa etti. Benim de ilişiğimin kesilmesiyle birlikte sadece bir araştırma görevlisi kalmış oldu. Üstelik sınav ve planlama koordinatörlüğü gibi idari görevleri de üstleniyordum. Ayrıca ders vermek istediğime ilişkin taleplerim de oldu. Maalesef muhatap dahi alınmadım. Dolayısıyla sunulan gerekçe tamamen gerçek dışı.
Ben karar tebliğini iki gün geç almıştım. Fakülte dekanı Şaban Doğan’a bu kararın neden geç tebliğ edildiğini sorduğumda bana ulaşamadıklarını ifade etti. Bu da doğru değil. Çünkü üniversitede mesai dayatması var. Ben mesai saati dolana kadar bir görev ve sorumluluğum olmasa dahi ofiste oluyorum. Dekan gönderdikleri belgeye cevap vermeyen bir personelin hizmetine ihtiyaç duymadıklarını ifade etti. Ben de bu sözlerini tutanak altına almak istedim. Yanımda şahidim de vardı. Tuttuğum tutanağı dilekçe eki olarak sundum. Evrak arşiv biriminin olmadığı ve bu sebeple tutanağının alınamayacağı cevabını aldım. Ben de dilekçe almamanın bir suç olduğunu, almak zorunda olduklarını hatırlattım.
Bunun üzerine üniversitenin özel güvenliklerini çağırdılar. Bölümden çıktığımda özel güvenliklerin yanındaki sivil giyimli kişilerin TEM polisleri olduğunu öğrendim. Bana da kampüse çağrıldıkları için geldiklerini söylediler.
Bunların üzerine bir de bir yazı göndermişler. ÖYP kapsamındaki mecburi hizmet ve senet yükümlülüklerimi yerine getirmediğim gerekçesiyle tazminat isteniyor. Kadromdaki değişiklik nedeniyle aslında benim böyle bir yükümlülüğüm yok. Zaten herhangi bir beyanım olmadan işten çıkarılmışım, bir de üstüne tazminat istiyorlar. Baştan aşağı hukuksuzluk.
Bekiroğlu’na bundan sonra ne yapacağını da sorduk. Üniversitenin bir ay içinde bu hatadan dönme şansının olduğunu hatırlatan Bekiroğlu, daha önce de hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldığını ancak bundan yılmadığını söyledi. Rektörlüğü bu hukuksuz karardan dönmeye çağıran Bekiroğlu, hakkını sonuna kadar arayacağını, mücadelesinden vazgeçmeyeceğini ekledi.
Sendika.Org