Türkiye’nin siyasi geçmişinde önemli bir yeri olan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) kuruluş ve gelişme yıllarına göz atmanın sosyalist mücadelenin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin donanım sağlamak için büyük katkılar yaratacağını düşünüyorum. Nihat Sargın’ın “TİP’li Yıllar (1961-1971)” adlı kitabı bu yöndeki çabalar için önemli bir katkı niteliğinde
“Şimdi duvarları daha büyük özenle örüyorum, daha çok uğraşıyorum tuğla üstüne tuğla koyarken düzgün olmaları için, çünkü bundan sonra o duvarlara bakanlar yalnızca duvarcı Mehmet’in değil, Türkiye İşçi Partili duvarcı Mehmet’in duvarını görecekler orada.”
İzmir Gültepe 1965 seçim kampanyası
Tarih bir zamanlar olup bitmiş olaylar ve bilgiler yığını değildir. Tarihin işlevi, geçmişi anlayarak bugünün ve yarının bilgi ve praksisini oluşturmaktır. Tarih, günümüzle ve yarınla ilintili olduğu anlamda geçmiş diye de nitelendirilemez. Çünkü etkisini, gücünü ve yönlendirmesini yaşadığımız anda da sürdürmekte ve geleceğe ışık tutmaktadır. Türkiye’nin siyasi geçmişinde önemli bir yeri olan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) kuruluş ve gelişme yıllarına göz atmanın sosyalist mücadelenin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin donanım sağlamak için büyük katkılar yaratacağını düşünüyorum. Tarihte karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerinin bilinmesi sağlıklı bir gelecek tahayyülü ve stratejisinin ipuçlarını verebilir bizlere. Şüphesiz ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel durumunda o yıllara göre büyük farklılıklar yaşanmıştır. Ama değişen koşulları dikkate alarak yeni duruma özgü analiz yapmak suretiyle mevcut sosyalist parti ve oluşumların örgütsel, politik ve stratejik hat belirlemeleri sosyalist harekete önemli bir kılavuz kazandıracaktır. Ayrıca 2017 yılında kurulan yeni TİP’in gerek alınan ismi, gerekse tarihsel misyonunu hakkıyla yerine getirebilmesi için başta mevcut parti üyeleri olmak üzere, sempatizan, seçmenler ve ilgi duyanların da TİP tarihi hakkında bilgilenmelerinin yararlı olacağını düşünüyorum. Nihat Sargın’ın “TİP’li Yıllar (1961-1971)” adlı kitabı bu yöndeki çabalar için önemli bir katkı niteliğinde.
Sargın, 1945’lerden başlayarak Türkiye’nin sosyal ve ekonomik tarihinin ışığında TİP’in 1961-1971 dönemine odaklanıyor. Sargın, Behice Boran’a atfen 27 Mayıs 1960 sonrası 10 yılın Türkiye’nin görece en demokrat dönemi olduğunu öne sürüyor ve ekliyor: “TİP bu dönemde kurulmuş, serpilmiş ve bir süre, üye sayısı, aldığı oy sayısı, çıkardığı milletvekilliği sayısının çok ötesinde Türkiye politikasına ağırlığını koymuş, politik gündemi adeta TİP belirlemiştir.”
TİP 13 Şubat 1961 yılında tamamı işçi olan 12 kurucu üye tarafından kurulur ve başkanlığa Avni Erakalın getirilir. İkinci Başkan Kemal Türkler, Genel Sekreter ise Şaban Yıldız olur. Kuruluş günü yapılan ilk basın toplantısında; TİP’in Türkiye’de ezilen işçi sınıfının haklarını korumak için kurulduğu ve TİP mensuplarının aydınlarla birlikte sosyal güvenliğin tesisi için çalışacakları ifade edilir.
1962’de partinin başına geçen Mehmet Ali Aybar, bir genelgede; partinin en önemli işinin üye sayısını çoğaltmak ve teşkilatı yaymak olduğunu ifade eder. Aybar, ilk hedefi aidatını düzenli ödeyen 50 bin üyeye sahip olmak olarak belirliyor ve şöyle devam ediyordu: “50 bin üyeye sahip olduğumuz gün partimiz sözü geçmeye başlayan bir kuvvet olacaktır. 100 bin üyemiz olduğu gün ise, yasama meclislerinde tek bir temsilcimiz olmasa bile yurt işleri emekçi halk yığınlarının menfaatlerine daha uygun bir şekilde yürümeye başlayacaktır. Çünkü aidat ödeyen 100 bin üyeli bir doktrin partisinin görüşleri halkoyunca benimsenmiş olacağından bunlar ihmal edilemeyecektir.” Partinin en çok üyeye sahip olduğu zaman 12-13 bin idi, fakat yasama meclisinde temsilcileri ve Aybar’ın 50 bin üye için öngördüğünden çok daha fazlasıyla Türkiye’nin politik yaşamında etkisi ve ağırlığı vardı.
TİP 1965 seçimlerinde yüzde 2,83 oy alarak 15 milletvekili ile Meclis’te grup kurar ve çok etkili bir muhalefet yapar. Sargın, dönemin Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faruk Sükan’ın TİP için “İki kişi bile gelseler Meclis çalışamaz “ sözünü aktararak şu saptamayı yapar: “ Bazen kuşkuya düşüp kendi kendime sorduğumu ve arkadaşlarla da görüştüğümü anımsıyorum: Acaba bu adamlar gerçekten bizlerden bu kadar korkuyorlar mı? Doğrusu kimi söylediklerinin ve yaptıklarının en kolay izahı buydu, onların karabasanıydık biz.” Sargın, iktidar partisinin atacağı her adımda TİP’in mevcudiyetini, bu adımın TİP vasıtasıyla kamuoyuna nasıl yansıyacağını düşünüp hesap etme durumunda olduğunu söylüyor. TİP’e karşı ilgi arttıkça gerek Meclis içinde gerek Meclis dışında TİP’liler yoğun saldırılara maruz kalmıştır. Sargın, yaşadığı deneyimlerden de örnekler vererek bu saldırıları ve tertipleri ayrıntılı olarak aktarıyor kitabında.
Sargın, ayrıca partinin iç işleyişi, örgütlenmede ortaya çıkan aksaklıklar, parti içi gruplaşmalar vb. hakkındaki görüşlerini gerek parti kaynaklarından gerekse kişisel tanıklık ve deneyimleri çerçevesinde anlatıyor. TİP’te emeği geçen, dönemin sessiz kahramanlarının özveri ve aidiyet öykülerine ilişkin de bolca anekdot aktarıyor. Parti kongreleri ve toplantılar, parti merkezi ile yereller ilişkisi, örgütsel sorunlar konularındaki sıkıntılar ile parti içi demokrasi, gruplaşmalar, demokratik merkeziyetçilik ve iletişim sorunlarına bakıldığında o günden bu yana pek fazla değişiklik görülememektedir. Ancak o dönemdeki parti aidiyeti ve aidat, bağış gibi konulara bakıldığında günümüze göre pek çok olumlu örnek sunulmakta.
Gökhan Atılgan, Antonio Gramsci’ye atıfla parti tarihi ve tarih yazımına ilişkin aktarımında “bir partinin tarihinin ancak sosyal tarih olabileceğini” söylüyor. Fakat bu yalıtılmış bir sosyal grup değildir. Dostları, hısımları, düşmanları ve rakipleri vardır. Bir partinin tarihini yazmak ülkenin tarihini yazmakla aynı anlama gelir. Ayrıca bir sekter ile bir tarihçinin parti tarihine ve tarih yazımına yaklaşımlarındaki farka da dikkat çekiyor Atılgan. Sargın’ın kitabının bir “Sargın Savunması” niteliğini taşıdığını belirtiyor. Fakat bunların, eleştirel bakmak kaydıyla TİP’in ve dönemin ruhunu yansıttığını ve önemsenmesi gereken konular olduğunu belirtir. (Gökhan Atılgan, Praksis, Bahar 2002, sayı.6, s.175-176). Kanımca, Sargın sadece kişisel savunma yapmıyor, bütün içtenliğiyle parti ile ilişkisini, kişisel zaaflarını da aktarmak suretiyle ortaya koyuyor. Eleştiri ve özeleştiriyi de ihmal etmiyor. Bunun yanı sıra kişisel tanıklık kadar olmasa da dönemin sosyoekonomik ve politik ruhunu yansıtıyor.
Sargın, “TİP’li Yıllar 1961-1971” adlı kitabında anılar, belgeler ve kişisel tanıklıklar aracılığıyla, 1961’de kurulan ve 12 Mart 1971’de askeri muhtıra sonrası 21 Temmuz 1971’de kapatılan TİP’in tarihini, ülkenin o anda içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasal ortamı da dikkate alarak ayrıntılı olarak anlatıyor. Kitabın sonunda yer alan kronolojide ise gerek dönemin önemli toplumsal olaylar gerekse de TİP’in faaliyetlerine ilişkin bilgiler detaylı bir şekilde aktarılıyor.
Kitap, siyasi mücadele ile özellikle de sosyalist hareket ile ilişkilenme içinde olan, Türkiye’nin ve dünyanın geleceği üzerinde düşünen ve aksiyon içinde olan okuyucuların tarihsel bilinç geliştirme ve geleceği şekillendirme çabalarında son derece önemli katkılar ve deneyimler sunuyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.