Kadınlar Ankara, Mersin ve Adana’da Mahsa Amini için eylemdeydi
2022 yılında İran’da “ahlak” polisi olarak da bilinen İrşad devriyeleri tarafından darp edildikten sonra hayatını kaybeden Mahsa Amini’nin ardından İran’da kadınların öncülüğünde başlayan ve toplumsallaşan direnişe Türkiye’den de destek eylemleri dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi yapılmıştı.
Mahsa Amini’nin katledilmesinin ikinci yıldönümü dolayısıyla Ankara, Mersin ve Adana’da kadınlar eylemlerde bir araya geldi.
Ankara’da kadınlar Konur Sokak’ta basın açıklaması yaptı.
Ankara’da kadınlar iki yıl önce bugün katledilen Mahsa Amini için eylemdeydi:
“Kadınların iradelerini yok sayan dinci faşist İran rejimine karşı boyun eğmeyen kadınlar daima var olmuştur, olmaya da devam edecek”
📢: “Katledilen kadınlar isyanımızdır!”https://t.co/TUiCHoB5Jw pic.twitter.com/Pq5MNzLYXj
— sendika.org (@sendika_org) September 16, 2024
Kadınların açıklaması şu şekilde:
16 Eylül 2022 tarihinde İran’da başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle faşist molla rejimine bağlı “Ahlak Polisleri” tarafından katledilen Jîna Emînî’nin katliamının üzerinden iki yıl geçti.
Jîna’yı katleden faşist rejim bugün İran’da kadın gazetecileri, insan hakları savunucularını idamla yargılayarak kadınlara saldırmaya devam ediyor. Kürt gazeteci Pêxşan Ezîzî ve birçok kadın bu saldırıların hedefi olmuştur.
Şeriata göre dizayn edilen hükümlerle kadınların hayatlarını, haklarını ve iradelerini yok sayarak onları belli kalıplara sığdırmaya çalışan dinci faşist İran rejimine karşı boyun eğmeyen, biat etmeyen kadınlar daima var olmuştur, olmaya da devam edecektir. İranlı kadınların ve İran halkının molla rejimine karşı verdiği mücadelenin yanındayız.
Jîna’nın katledildiği gün İran başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından yükselen kadın isyanı “Jin Jiyan Azadî” sloganının etrafında birleşerek, erkek egemenliğine karşı direnişi örgütlemiştir
Jina’nın katledilmesi tüm dünyada erkek devlet şiddetine karşı mücadele eden biz kadınların öfkesi oldu. Çünkü aynı erkek egemenliğini, aynı erkek şiddetini yaşadığımızı biliyoruz! İran rejiminin dayatmalarına benzer ahlak dayatmalarına maruz kalıyoruz, hayatlarımız giderek kısıtlanıyor. Hayatlarımızdaki şiddet sarmalı İran’da da Türkiye’de de bizzat erkek devlet tarafından örgütleniyor.
Siyasal islamın yaşamımız, haklarımız, bedenlerimiz üzerindeki kadın düşmanı politikalarını İran dinci faşist molla rejiminin kadın düşmanı politikalarından tanıyoruz.
Tek adamlar ve tek adamların rejimleri dünyanın her yerinde kadın , lgbti düşmanlığıyla iktidarlarını kuruyorlar. Şunu bilmeliler karşılarında susmayan, itaat etmeyen kadınlar var. Biz kadınların bize dayatılan ahlakı, bizi hapsetmeye çalıştıkları aileleri, bizi mecbur etmeye çalıştıkları güvencesizliği, bizi maruz bıraktıkları erkek şiddetine karşı mücadele edecek gücü var
Hep birlikte sesleniyoruz: İran’da, Türkiye’de, her yerde özgürlük istiyoruz!
Çünkü biliyoruz, İran çok uzağımızda değil. Türkiye’de de bir gecede İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, kayyum eliyle kadın kurumları işlevsizleştiriliyor, LGBTİ+’lar dini propagandalar ile hedef gösterilerek halk içerisinde nefret söylemi yayılmaya çalışılıyor. Bir grup erkeğin kendini mağdur baba ilan etmesiyle nafaka hakkının gaspı gündeme geliyor. “Toplum ve aile düzeni” kisvesiyle farklılıklar reddediliyor , iktidar devlet eliyle farklılıklara karşı şiddeti tırmandırıyor , erkeklerin kadına karşı işlediği suçlarda olduğu gibi, çocuğa karşı işlenen suçlarda da hayvanlara karşı işlenen suçlarda da cezasızlık politikası failleri güçlendirmeye devam ediyor.
Her gün bu ülkede kadınların ve çocukların katledilmesi, şiddetin günlük yaşamın bir parçası olması 8 yaşındaki Narin’in katledilmesiyle , bu şiddet ve katliam ortamını yaratanlar ,besleyenler ve bu zihniyeti taşıyanlar biliyoruz ki erk devlet aklıdır
Günlerdir “çok kapsamlı araştırma yapıyoruz” diye açıklama yapanlar, ne hikmetse köyünden yalnızca 3 kilometre uzaklıkta olan bir çocuğu 19 gün boyunca bir türlü bulamadılar. Ama dün bugün Narin için adalet isteyenleri darp etmekten, yürüyenlerin elindeki Narin fotoğrafını yırtmaktan da geri durmadılar.
Bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu ölümleri hiç kimse sıradanlaştıramaz, hiç kimse bizi bu ölümlere ve katliamlara alıştıramaz.
Kutsal aile” dedikçe kadınlar ölüyor, devlet “aileyi” korudukça çocuklar ölüyor.
Biz kadınlar Narin ve katlettiğiniz tüm çocukların, hesabını soracağız
Erkek şiddetine, çocuk istismarına dönük cezasızlık politikası sürdüğü sürece, kadın ve çocuklar için önleyici-koruyucu tedbirler alınmadığı sürece hiçbirimiz güvende değiliz. Şiddet ve istismar dolu ailelere sıkışmayı değil, eşit-özgür yaşamlarımızı kurabilmeyi; çocukların kaybolmadığı-kaybedilmediği, kadınların öldürülmediği-şiddet görmediği bir toplumda yaşamak istiyoruz. Mücadelemiz bunun içindir.
Mücadele ederek kazandığımız İSTANBUL Sözleşmesi’nden aileler dağılıyor bahanesiyle çıkarak, kadınları şiddet dolu ilişkilere mahkum ederek boşanmaları engelleyerek nafaka hakkını gasp etmeye çalışan devlet alenen nefret suçu işliyor.
Devlet İstismarcılara af çıkararak çocuk istismarının yaşandığı aileler birer suç şebekesi haline gelmiş durumda.
Bir daha Jîna Emînî’lerin, Narin’lerin, Gülistan Doku’ların ölmemesi için yüksek sesle Jin Jiyan Azadî diye haykırmaya devam edeceğiz. Bu ülkede aç bırakılan, zulme uğrayan, istismar edilen, yaşamına kast edilen her bir çocuğun, kadının ve ezilenin katledilenin hakkını savunmak için sokaklarda olmaya devam edeceğiz…
Ve biliyoruz, hiçbir gerici güç, faşist saldırı, dinci politika biz kadınların özgürleşmesine engel olamayacak. Bugüne kadar kazandığımız hiçbir şey, bizlere iktidarlar tarafından verilmedi. Hepsini yaşamlarımız pahasına mücadele ederek ellerimizle kazandık. Şimdi bizleri tahakküm altına almaya çalışan erkek egemenliğine karşı tüm dünyada birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bir kez daha İran rejimi başta olmak üzere tüm diktatörlüklere karşı: Mahsa Amini için her yerde “Jin, Jiyan, Azadi”, Taliban’a karşı “Nan, Kar, Azadi”, İran’da molla rejimine karşı “Zen, Zedengi, Azadi” seslerini beraber yükseltiyoruz.
Dünyanın her yerinde özgürlük mücadelemize devam edeceğiz.
Adana’da kadınlar İnönü Parkı’nda basın açıklaması yaptı.
Kadınların açıklaması şu şekilde:
16 Eylül 2022 tarihinde İran’da başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle faşist molla rejimine bağlı “Ahlak Polisleri” tarafından katledilen Jîna Mahsa Emînî’nin katliamının üzerinden iki yıl geçti. Jîna’yı katleden faşist rejim bugün İran’da kadın gazetecileri, insan hakları savunucularını idamla yargılayarak kadınlara saldırmaya devam ediyor. Kürt gazetecei Pêxşan Ezîzî ve Şerife Muhammedi gibi birçok kadın bu saldırıların hedefi olmuştur. Jîna’nın katledildiği gün İran başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından yükselen kadın isyanı “Jin Jiyan Azadî” felsefesinin etrafında birleşerek, erkek egemenliğine karşı direnişi örgütlemiştir.
Dünyanın dört bir yanında gerici kadın düşmanı rejimlere karşı kadınlar bugün Mahsa Amini için sokaklarda ! Buradan molla rejiminin tüm engellemelerine ve baskılarına rağmen sokaklardan vazgeçmeyen İranlı kız kardeşlerimizi selamlıyoruz.
Ülkeler, iktidar yetkilileri, katiller değişse de gerici erkek devlet şiddetinin kurduğu bu kadın düşmanı düzen, her an kadınlara fiziksel,cinsel,ekonomik,psikolojik şiddet uyguluyor öldürüyor! Bugün sadece İran’da değil, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında kadınlar, aynı baskıcı kadın düşmanı rejimlerin hedefi haline gelmiştir. Yükselen sağcı-muhafazakar rejimler her gün kadınların yaşamlarına ve haklarına göz dikerek erkek devlet şiddetini yükseltiyor. İran’da Molla Rejimi olarak karşımıza çıkıyor, Türkiye’de Kayyım Rejimi olarak kadınların iradesini yok sayıyor! .Polonya da kürtaj yasakları ile Ortadoğu’da IŞID barbarlığı olarak karşımıza dikiliveriyor.
Biliyoruz ki kadınların bedenlerini yaşamlarını emeklerini tahakküm altına almaya çalışarak bu gericiliğe mahkum etmek istiyorsunuz! Ama nafile! Kadınlar bu kadın düşmanı karanlık zihniyetinize geçit vermeyecek.
İranda olduğu gibi Türkiye’de de derinleşen muhafazakar gerici erkek devleti bugün biz kadınları ailenin içerisine hapsetmek istiyor. Dün yapmış oldukları Büyük Aile Mitinginden de gördüğümüz gibi onların dertleri kadınların çocukların hakları değil. Bu ülkede nefreti yaymak, LGBT+ları hedef göstermek ve o çok kutsadıkları ailelerin içerisindeki erkek şiddetini meşrulaştırmak. Çünkü biliyoruz inşa etmek istediğiniz muhafazakar aileleriniz içerisinde kendi kadın düşmanı faşist rejiminizi kurumsallaştırmak istiyorsunuz. Cezasızlık politikalarının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini körükleyen yasaların ve kadını ikinci plana iten aile politikalarının karşısında olduğumuzu bir kez daha buradan yineliyoruz.
İranlı kadınlarla kurduğumuz kız kardeşlik köprüsü, erkek-devlet şiddetine karşı büyümeye devam edecek!.
Kadınların ve çocukların yaşam haklarını savunmak, adalet için, özgürlük için enternasyonal kadın mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Biz kadınlar, sınırları aşan bir dayanışma ile erkek-devlet şiddetine karşı durmaya ve birbirimiz için sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Mahsa Amini ve yaşam hakları ellerinden alınan tüm kadınların anısını yaşatacak, unutturmayacağız! Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Jin Jiyan Azadi.
Mersin Kadın Platformu’nun çağrısıyla bugün (16 Eylül) saat 18.00’de Kushimoto Sokağı’nda bir araya gelenler yürüyüşe geçti. Polisin engelleme girişimlerine rağmen kadınlar yürüdü. Eylemin sonunda bir basın açıklaması okundu.
Açıklamada şunlar söylendi:
Mahsa Amini’nin Ölüm Yıldönümünde İran’dan Türkiye’ye Erkek ve Devlet Şiddetine Karşı sokaklardayız!
Mahsa Amini’nin İran’daki Molla rejimi tarafından hayatını kaybedişinin ikinci yıldönümünde, bizler hem İran’da hem Türkiye ‘de hayatlarımızı kuşatan dinci gericiliğe erkek şiddetine, devlet şiddetine, kadın cinayetlerine ve çocuk istismarına karşı sokaklardayız.
Bugün sadece İran’da değil, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında kadınlar, aynı baskıcı İktidarlara karşı direnişin simgesi haline geliyor.
İranlı kadınların özgürlük mücadelesine omuz verirken, ülkemizde de kadın cinayetlerine, aile politikalarına, çocuk istismarına ve çocukların kaybedilmesine karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Bizler, her türlü baskı ve zulme karşı kadın dayanışmasının gücüne inanıyor, kendi ülkemizde de erkek şiddetine, kadın düşmanı politikalara, dinci gericiliğe karşı mücadele ediyoruz. Sokaklar, haklarımızı savunmak ve yaşamlarımızı korumak için var olduğumuz yerlerdir.
Türkiye’de giderek derinleşen erkek-devlet şiddeti, kadınların yaşam hakkını gasp ederken, devletin izlediği aile politikaları da kadınların, LGBTİ+’ların özgürlüğünü sınırlıyor.
Kadın cinayetleri her geçen gün artarken, çocuk istismarı ve kayıp çocuk vakaları ile bu ülke çocuklar ve kadınlar için git gide daha güvensiz hale geliyor. Bu karanlığa karşı çıkıyor, adalet ve eşitlik için mücadelemizi sürdürüyoruz.
Mahsa Amini’nin anısını yaşatırken, kadınların yaşam mücadelesini her alanda savunacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bizler; özgür, eşit ve adil bir dünya için sokaktayız ve bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.
Sokaklar, özgürlük isteyenlerin; eşitlik ve adalet talep eden kadınların ve tüm ezilenlerin sesi olacaktır.
Adalet, eşitlik ve özgürlük için kadınlar bir arada!
Her gün bir başka kadın cinayetinin yaşandığı Türkiye’de, erkek egemen sistemin beslediği bu şiddet döngüsü, iktidarın aile politikaları ve cezasızlık politikaları sonucu her geçen gün daha da derinleşiyor. 2024’ün Ocak ayından Ağustos ayına kadar en az 261 kadın erkek şiddeti ile öldürüldü, en az 160 kadının ölümü ise şüpheli. Erkek şiddetinin en yüksek olduğu yerlerden biri olan Mersin’de ise Ocak ayından bugüne en az 12 kadın erkek şiddeti ile öldürüldü.
Mahsa Amini’nin İran’da hayatını kaybetmesi nasıl ki zorunlu başörtüsü dayatması ve baskıcı rejimin bir sonucuysa, Türkiye’de de kadınlar, aileyi kutsayan ve kadını yok sayan politikalar sonucu katledilmekte. Biz kadınlar, yaşama hakkımızı savunmak, şiddete ve baskıya dur demek için sesimizi yükseltiyoruz.
Çocuk İstismarına Karşı Topyekün Mücadele için sokaktayız!
Kadınları katleden bu düzen çocukları da istismara, şiddete açık hale getiriyor.Cinsel istismar vakalarının çoğu kez örtbas edilmesi, kaybolan çocukların bulunamaması ve çocuk işçiliğinin Artması, devletin çocuk haklarına dair duyarsızlığını ve sorumluluktan kaçışını gözler Önüne seriyor. Çocukların güvenli bir ortamda büyüme ve eğitim hakkı, erkek-devlet Politikaları altında ihmal edilmektedir.
Cezasızlıktan güç alan erkekler çocukları katlediyor, kaybediyor. Çocuklar tarikat cemaat yurtlarında istismara uğruyor, ölüme sürükleniyor. Bu ülke çocuklar için güvenli değil. Müslime, leyla ,ceylan önkol ,Cevdet efe , Sıla bebek ve Narin gibi niceleri bir kereden bisey olmaz diyen iktidar anlayışı yüzünden katledildiler. Narin’in 21 Ağustos’ta kaybolmasının ardından haftalar sonra ölü bedeninin bulunması bu çürümüş düzeni en çıplak haliyle gözler önüne seriyor. Narin kutsal aile, tarikat, devlet ilişkisinde kaybedilen, katledilen çocuklardan sadece biri. Bu ülke adeta kayıp çocuklar ülkesi olmuş durumda. TÜİK’in en son açıkladığı 2016 yılı verilerine göre Türkiye’de kayıp çocuk sayısı 104 bin 531. Zaten 2016’dan bu yana da veriler açıklanmıyor. Bizler Narin için adalet talebinin bu ülkedeki tüm çocuklar için adalet talebi olduğu bilinciyle Narin için adalet talebimizi sürdürecek ve Narin’e ne oldu demeye devam edeceğiz. Çocuk istismarına, çocuk cinayetlerine karşı sokaktayız ve çocukların güvenli bir ortamda, istismardan uzak büyüme haklarını savunuyoruz.
Kadınların ve çocukların yaşam haklarını korumakla sorumlu olan devlet, cezasızlık politikalarıyla bu suçların artmasına göz yummaktadır. Faillerin çoğu kez gereken cezaları almamaları, adaletin sağlanmaması ve şiddeti teşvik eden söylemler, bu kısır döngüyü beslemektedir.
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!
Kadınların ve çocukların yaşam hakkını tehdit eden bu erkek-devlet düzenine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Cezasızlık politikalarının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini körükleyen yasaların ve kadını ikinci plana iten aile politikalarının karşısındayız. Şiddet gören, öldürülen her kadının ve istismara uğrayan her çocuğun hesabını sormaya, adalet talep etmeye devam edeceğiz.
Yaşamlarımızı savunuyoruz!
Kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve kaybolan çocuklar gibi insanlık suçlarının önlenmesi, devletin sorumluluğundadır. Bizler, erkek-devlet düzenine karşı sesimizi yükseltiyor ve adaletin sağlanması için mücadelemizi sürdürüyoruz. Kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakkı için buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz.
Erkek Devlet Şiddetine Karşı Direnişteyiz
Biz kadınlar, Mahsa Amini’nin anısında olduğu gibi, hayatlarımızı çalan bu erkek-devlet şiddetine karşı direnişimizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Mahsa Amini’nin İran’da başlattığı özgürlük mücadelesi, sınırları aşarak bugün Türkiye sokaklarında yankılanıyor. İranlı kadınlarla kurduğumuz kız kardeşlik köprüsü, erkek- devlet şiddetine karşı direnişin evrenselliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bugün burada, kadın cinayetlerine, çocuk istismarına, kadınların ve çocukların yaşam haklarını tehdit eden her türlü şiddete karşı mücadelemizi yükseltmek için bir aradayız.
Adalet İçin Buradayız, Susmayacağız!
Biz kadınlar, sınırları aşan bir dayanışma ile erkek-devlet şiddetine karşı duruyoruz ve haklarımızı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Mahsa Amini’nin ve yaşam hakları ellerinden alınan tüm kadınların anısını yaşatacak, çocuklar için daha güvenli ve eşit bir dünya kurana dek mücadeleye devam edeceğiz.
Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Jin Jiyan Azadi
Sendika.Org