Depremin travmasından hala kurtulamamışlarla oyun oynar gibi iletişim kuranların ülkesinde, Hatay’da, artçılar hiç bitmemiş, en çok da bunu paylaştım! Yok, beklemiyorum! Cevap beklemiyorum! Cevapsız kalacağımı biliyorum!
O kadar çok soru sordum ki Hatay Valiliği’ne, Hatay’ın Valisi’ne, ama bir o kadar da cevapsız kaldım! Garip hissettiriyor, seni kale bile almayan bu işleyiş, seni okuyup da cevap verme gereği bile duymayan devlet adamlığı, sorunlarına çözüm getirme ihtiyacı bile duymayan o kamusal iktidar gücü!
Haklısınız, bu, bir çeşit yalnızlık aslında!
Isaiah Berlin’in dediği gibi;
“Yalnızlık, başkalarından uzak yaşamak değil, ama söylediğin şeylerin, başkalarına uzak, anlamsız ve anlaşılmaz gelmesi…”
O kadar çok şey söylemek, hatta haykırmak istiyorum ki… Geride bırakmak zorunda kaldığım kadim toprakların Antakya’sı adına en çok da! Hep demişimdir, bu kentin dili olsa da içindekileri dökebilse…
Ne derdi biliyor musunuz?
“Ne günün aydınlığı kaldı ne gecenin iyiliği! Bir yangın sıcağında üşüttünüz içimizi! Kaldıysa bir tutam vicdanınız eğer, elinizi tam üstüne koyup söyler misiniz? Sahi, siz bu ülkeye ne yaptığınızın farkında mısınız…?”
Deprem kenti Hatay’ı bile isteye terk eden ve bunun için çıkıp da bir kere bile özür dilemeyen eski Vali Rahmi Doğan’a şu sormak isterdim; rahat mısınız? Sahi, hiç mi utanmadınız? Vicdanınız hiç mi sızlamadı? Geriye dönüp de baktınız mı bir kez bile? Hayat, sizin için öyle kolayca aktı mı kaldığı yerden? Buradaki hayat hiç öyle kolayca akmadı, akmıyor, hiç sorup soruşturdunuz mu? Enkazların altında yakınlarını bulamayan, onlar için bir mezar yeri bile açamayanlar var aramızda, bundan haberiniz oldu mu? Ankara’da, başka bir yaşamın içindeyken, bugün Hatay’da on binlerce aile, konteyner kentlerin kutu gibi yaşamları içinde nefes almaya çalışıyor, dinleyip, kulak kabarttınız mı?
Bu kenti terk eden ve hakkında, yönetimindeki hastanelerin depreme dayanıksızlığı ve birçok ölüme sebebiyet vermesi sebebiyle soruşturma açılması istenen, ama bugünün Valisi Mustafa Masatlı tarafından o soruşturma çemberi içinden alınan ve AKlanan Mustafa Masatlı’ya da aynı soruları sormak isterdim! Onca sağlık çalışanı öldü, yıkılan hastanelerde, onca hasta öldü, aynı hastanelerde, ama siz de bu kenti aynı Rahmi Doğan gibi terk edip gittiniz!
Merak ediyorum;
Geceleri rahat uyuyabiliyor musunuz?
6 Şubat’ın çığlıklarından kaçabiliyor musunuz?
“Sesimi duyan var mı?” diyenlere ne diyorsunuz?
Peki, bugün?
Daha geçen gün, depremden bu yana kaldıkları konteyner kentten zorla çıkartılmak istenen yüzlerce aileye dair bir video paylaştım, Antakya’dan! Onlara gösterilen, şehrin bir diğer ucundaki konteyner kente gitmeleri istenen, ama hayatı oldukları yerde normalleştirmek için çok yorulan, çok harcayan, çok emek veren aileleri paylaştım! Çocuklarını o konteyner kente yakın okullara veren, işlerine gidip gelebilen, ama bu yeni durumda ne yapacaklarını bilemeyenleri paylaştım!
Depremin travmasından hala kurtulamamışlarla oyun oynar gibi iletişim kuranların ülkesinde, Hatay’da, artçılar hiç bitmemiş, en çok da bunu paylaştım!
#Hatay / #Antakya EXPO noktasında 100’ü aşkın konteynerden oluşan bir yerleşimi pazartesine kadar boşaltma emri verenler, onlara tepki gösteren ailelerin mağduriyetinde NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR, merak ediyorum! Bu talimatı depremzede ailelere anlatan kişi, @HatayBSB Destek Hizmetleri… pic.twitter.com/53CIhf76b8
— Tamer Yazar (@tameryazar) September 4, 2024
Hatay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, “depremde sorumluluğu olan kamu görevlilerinin soruşturulması” talebini aylarca beklettikten sonra reddeden ve adalet açlığındakileri de hayal kırıklığına uğratan bugünün Valisi Mustafa Masatlı ile de paylaştım aynı videoyu ama…
Yok,
…beklemiyorum!
Cevap beklemiyorum!
Cevapsız kalacağımı biliyorum!
Düzen, bu mu sahi?
Yukarıda oturanlara seslerini duyurmak için bağıran aşağıdakiler mi? Peki, nasıl duyuracağız sesimizi? Adaletin bu kadar pahalı olduğu bir ülkede, hakkımızı nasıl arayacağız? Bizi gören, ama görmemezlikten gelen, duyan, ama duymamazlıktan gelen, bilen, ama kendini bilmezliğe vuran yöneticilerle bu hayatı nasıl sürdüreceğiz? Açık açık suç işleyen, görev yerini terk eden, savcılık taleplerini bile “gerek yok” diyerek işleme koymayanlarla ne yapacağız?
Bilmiyorum!
Siz biliyor musunuz, Sayın Hatay Valisi?
Bir çözümünüz var mı, Sayın Hatay Valiliği?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.