MYB Madencilik AŞ tarafından Ankara İli, Beypazarı İlçesi, Uruş mahallesi sınırları içerisinde yapılmak istenen maden ocağı çevredeki birçok mahalleyi olumsuz etkiliyor. 2022 yılında projeyi yaptırtmayan halk yeniden ÇED başvurusu yapılması ile birlikte projeye karşı mücadele ediyor
MYB Madencilik AŞ 2022 yılında Ankara Güdül ilçesinde maden ocağı açma girişiminde bulunmuş; bölge halkının itirazları, yürüttüğü mücadele ve hukuki süreç sonucunda proje engellenmişti.
2022 yılında projeye verilen “ÇED gerekli değildir” raporuna itiraz eden ve halkın katılım toplantısında projeye karşı olduklarını belirten halk, projenin hayata geçmesi durumunda havalarının kirleneceğini ve geçim kaynakları olan tarım arazilerinin yok olacağını söyledi.
Yürütülen hukuki süreçte mahkeme; üniversitelerden bilirkişilerin projeyi değerlendirmesi talebinde bulundu. Dokuz öğretim üyesinden yedisi projenin yapılmaması yönünde görüş verdi.
2022 yılında projesi reddedilen şirket MYB Madencilik yeniden başvuru yaptı. 10 köyün sınırında, Beypazarı ve Güdül’ün ortasında yapılması planlanan maden ocağının çıkaracağı toz havayı ciddi oranda kirletecekken köylülerin ana geçim kaynağı olan tarım arazilerini de yok olma tehdidi altında bırakıyor.
Yeniden ÇED başvurusunda bulunan şirket bakanlık aracılığı ilgili kurumlardan görüş toplamaya başladı.
Maden ocağına karşı etkilenen mahallelerin muhtarlıklarının, derneklerin imzacısı olduğu bir basın açıklaması yapılmıştı.
MYB Madencilik AŞ tarafından Ankara ili, Beypazarı ilçesi, Uruş Mahallesi sınırları içerisinde 18.620,09 dekar alandan oluşan ruhsat alanı nedeniyle projeden etkilenecek olan Uruş Mahallesi, Tahtacıörencik, Kavaközü, Taşören, Özköy, Karacaören ve diğer mahallelerimiz ile birlikte bu projeye karşı çıkmaktayız. Zira pandemi dönemi ile beraber tarımın ve hayvancılığın kıymeti anlaşılmış, küresel çapta kuraklık uyarıları ile beraber dünya çapında tohum depolama alanları kurulmuş kentlerden kırsala tersine göç dalgaları başlamıştır.
Bölgemizde tarım alanları toplulaştırma projesi hayata geçirilmiş, iki adet baraj sulama göletinden birisi aktif olarak çalışmakta diğeri ise yatırım planına alınmıştır. Devlet eliyle hayata geçirilen, yatırım yapılan projeler ile hedeflenen tarımda verimliliği artırmak ve atıl tarım alanlarını yeniden üretime dahil etmektir. Ancak bölgemizde planlanan ve sepiyolit madeni çıkarılacağı gerekçesi ile projelendirilen maden ocağı bölge halkının tarım, hayvancılık gibi geçim kaynaklarını temel alan iktisadi hayatını, sosyal hayatını, temiz havasını ve suyunu hedef almaktadır.
Süreci tüm bölge halkları, muhtarlıklar, sivil toplum kuruluşları ve derneklerimizle beraber en başından itibaren titizlikle takip ediyoruz. Sürecin fitili bir oldu bitti ile “ÇED gerekli değildir” kararına istinaden ateşlendi. Tarafımızca “ÇED gerekli değildir” kararı yargıya taşındı ve bu kararın iptalini sağladık. Mücadelemizi hukuken “ÇED gerekli değildir” kararının iptali ile taçlandırmış olsak da mücadelemiz henüz bitmedi. “ÇED gerekli değildir” kararı 18 hektarlık bir alan iken Maden şirketi bu kez de ÇED başvuru dosyası hazırlayarak 87 hektarlık bir alan için ÇED sürecini başlattı. Bu şunu açıkça gösteriyor ki ilerleyen süreçte 1862 hektarlık alan tamamen kullanılacaktır.
17.05.2024 tarihinde Uruş mahallemizde düzenlenen halkın katılımı toplantısına tüm civar mahallelerimizden katılım olmuş, bölge halkı birlik ve beraberlik içerisinde tek ve yüksek bir sesle maden projesine hayır demiştir. Zira halkın katılımı toplantısında bir kez daha anlaşılmıştır ki hazırlanan projede bölge halkına dokunan; mahallelerimizin, toprağımızın, insanımızın menfaatine hiçbir planlama yoktur. Proje sonrası toprağın nasıl ıslah edileceği, bölgedeki tarımın ve hayvancılığın nasıl etkileneceği, proje sahasında yer alan sit alanlarındaki kalıntıların nasıl korunacağı, bölgedeki yaban hayatının, endemik bitki türleri ile ormanlık alanların nasıl korunacağı, alternatif teknolojilerin ne olduğu, hava ve su kirliliğinin nasıl önleneceği, projede çalışacağı söylenen personelin niteliğinin ve niceliğinin ne olduğu, 1862 hektardan oluşan devasa bir sahada denetimin nasıl yapılacağı gibi hususların izahının olmadığı, tüm bu hususların bilimsel olarak da temellendirilemediği anlaşılmıştır.
Bölge halklarımız, belediyelerimiz, muhtarlıklarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve derneklerimizle beraber yılmadan, azimle ve kararlılıkla; eli kalem tutan da kazma kürek tutan da yan yana, omuz omuza birbirimiz ve doğamız için mücadele edeceğimizi tüm kamuoyunun bilgisine arz ederiz.
Metni İmzalayanlar; Uruşlular Derneği, Uruş Muhtarlığı, Tahtacıörencik Muhtarlığı, Tahtacıörencik Derneği, Kavaközü Muhtarlığı, Taşören Muhtarlığı, Özköy Muhtarlığı, Karacaören Muhtarlığı, Kayı Muhtarlığı, Kırkavak Muhtarlığı, Garipçe Muhtarlığı, Garipçe Derneği, Adalıkuzu Muhtarlığı, Adalıkuzu Derneği, Doğançalı Muhtarlığı, Dereli Muhtarlığı, İncepelit Muhtarlığı, Yoğunpelit Muhtarlığı, Güdül Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği, Güdül Vakfı, Boyalı Derneği, Kırkavak Derneği, Afşar Köyü Kalkındırma Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneği, Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği’ni ve Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği, Beypazarı Vakfı, Afşar Muharlığı, Güdül ADD, Çağa Muhtarlığı, Yeşilözüm Dayanışma ve Doğamızı Koruma Derneği.
Sendika.Org