Haziran İsyanı’nda, ODTÜ yolunun yapılmasına karşı süren direnişe destek amacıyla 9 Eylül 2013 günü Antakya Armutlu’da yapılan eylemde polis saldırısı sonucu başından gaz fişeğiyle vurularak öldürülen direnişçi Ahmet Atakan’ın aramızdan ayrılışının 11. yıldönümü. Bu yıl Ahmet’in ölüm yıldönümü, Artvin’de yine bir orman yağmasına karşı direniş sırasında Reşit Kibar’ın katledilmesine karşı gelişen halkın isyanıyla karşılandı
Haziran İsyanı’nda, ODTÜ yolunun yapılmasına karşı süren direnişe destek amacıyla 9 Eylül 2013 günü Antakya Armutlu’da yapılan eylemde polis saldırısı sonucu başından gaz fişeğiyle vurularak öldürülen direnişçi Ahmet Atakan’ın aramızdan ayrılışının 11. yıldönümü.
Bu yıl Ahmet’in ölüm yıldönümü, Artvin’de yine bir orman yağmasına karşı direniş sırasında Reşit Kibar’ın katledilmesine karşı gelişen halkın isyanıyla karşılandı. Reşit Kibar, Artvin’in Cankurtaran mevkiinde yapılmak istenen orman parkı projesi için ağaç kesimine engel olmak isterken ağaç kesim ihalesini alanların silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
Reşit Kibar için halk isyanda. Sadece Artvin de değil. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ve yurdun dört bir yanında yaşam savunucuları sokağa çıkıp bu cinayete tepki gösterdi.
Şirket aynı gün projeden çekildiğini açıklamak zorunda kaldı. Tetikçi alelacele tutuklandı. Projeyle ve saldırıyla ilişkilendirilen şirketler ayrı ayrı açıklama yapmak zorunda kaldı. Ancak isyan dinmedi.
“Bir açıklamayla işin içinden sıyrılamazlar” diyen gençler, katillerin işyerlerini kundaklıyor. Sadece tetikçinin değil, tüm ilişki ağının hesap vermesi için mücadele sürüyor.
ODTÜ’de inşaat gerekçesiyle ağaçların kesilmesine karşı ODTÜ’lüler direnişe geçmiş, haftalar boyunca süren direnişe tüm Türkiye’de destek eylemleri yapılmıştı. Haziran İsyanı’nın simge adreslerinden Antakya Armutlu’da da halk 9 Eylül akşamı sokağa çıktı ve saatlerce süren direniş şiddetli bir polis saldırısıyla karşı karşıya kaldı.
10 Eylül gecesi Ahmet Atakan yaralı biçimde sokakta görüldüğünde gece saat 1 sularıydı.
Ahmet’in durumu oldukça ciddiydi. Saat 2’de Ahmet’in kalbi durdu ve kalp masajı ile tekrar hayata döndürüldü. Gece saat 2.30’da Ahmet’in hayatını kaybettiği açıklandı.
Görgü tanıkları Ahmet’in yoldayken polisin attığı gaz fişekleri ile vurulup düştüğünü söyledi. Öte yandan ileriki günlerde polis, Ahmet’in vurulduğu noktadaki bir apartmanın çatısından bir kişinin hareketsiz halde düşüş anını gösteren bir video kaydı yayımladı.
Polis Ahmet’in çatıdan düşerek öldüğünü, Emniyet’in sorumlu olmadığını söyledi. Ancak ilk otopsiyi yapan Dr. Selim Matkap “Atakan’ın vücudunda yüksek bir binanın üzerinden düştüğünü ispatlayan bir bulguya rastlamadık. En önemli iki bulgu var: Birisi akciğerlerde kanama, diğeri kafa travması” diye konuştu.
Ahmet polisin şiddetli saldırısı sırasında yaşamını yitirmişti ancak tam olarak nasıl gerçekleştiği konusunda tartışmanın sonu gelmeyecek, yargı sürecinde diğer Gezi davalarında olduğu gibi devlet saldırganları açığa çıkarmak ya da cezalandırmak konusunda niyetsizliğini gizlemeyecekti.
Ahmet Atakan’ın babası Ali Atakan, “Bu çocukları ben büyüttüm. Onları feda etmek için mi büyüttüm? Utansınlar. Sorumlular ‘benim polisim kahramandır’ diyenlerdir” diyerek, “Polisimiz kahramanlık destanı yazdı” diyen Tayyip Erdoğan’ı işaret etmişti.
Ahmet’in katledildiği haberi tüm Türkiye’de halkı sokaklara döktü. İstanbul ve Ankara’da günlere yayılan çatışmalar yaşandı. Eskişehir’de İstanbul-Ankara tren yolu eylemciler tarafından kapatıldı. Ahmet’in arkadaşları Antakya’da da saatlerce polis saldırısına karşı direndi.
Tayyip Erdoğan Ahmet’in katledilmesinden iki gün sonra 12 Eylül’de TÜMSİAD Uluslararası Kobi Şurası ve TÜMEXPO Genel Ticaret Fuarı’nda olaylara ilişkin bir konuşma yaptı. Erdoğan, “Ülkemizin refahını huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu ülkenin güvenlik güçleri gerekli müdahaleyi yapar kusura bakmayın” dedi.
Erdoğan’ın açıklamasından bir gün sonra Ahmet’in vurulduğu yerde kanlı bir fişek bulundu. Polis, Ahmet’in çatıdan düştüğünü kendileriyle alakalı bir durum olmadığı konusunda ısrar etmeye devam ediyordu. Polis kamerasındaki videolar daha sonra incelendiğinde ise akrep tarafından Ahmet’in olduğu noktaya birden fazla gaz bombası atıldığı görülüyordu.
Savcılık, Ahmet Atakan’ın yaşamını yitirdiği gün olay yerinden elde edilen gaz bombası kapsülleri üzerindeki kanın, Atakan’a ait olduğunu belirledi ve görevli polisler hakkında soruşturma istedi. Ancak yeni delile rağmen Hatay Valiliği soruşturma izni vermedi. Gelişmeden Kasım 2020’de haberdar edilen Atakan Ailesi itiraz başvurusunda bulundu ancak bu itiraz da reddedilerek adalet arayışının önü tıkandı.
Ahmet Atakan direniş sürerken Antakya’da çekilen Direnen Sevgi belgesel filmine bir söyleşi vermişti. Ahmet “Barikatlarda biber gazından korunmaya çalışılırken, bir bakıyorsun, yukarıdan ceket atılıyor. Acayip bir şey… İnsanın tüyleri diken diken oluyor ve sen onu gördüğünde aşırı bir şekilde motive oluyorsun, halkın arkanda olduğu sürece, o dayanışmayı gördüğün sürece korkmuyorsun. Abdullah’ı kaybettik öfkemiz bin kat arttı, Ali İsmail’i kaybettik direncimiz bin kat arttı. Herkes bunu bilsin Antakya bundan sonra uyumaz” diyordu.
Ahmet Atakan mücadelenin en önünde direniyordu. Bir gece kişisel Facebook hesabından “Gecenin bu saatinde Ali’yi, ailesini; Abdullah’ı, ailesini düşünüyorsun. Çünkü yüreğim yanıyor. Karşı gelemiyorum; fitnecinin, fesatçının karşısında dimdik duruyorum. Çünkü benim vicdanım şeref dolu, yüreğim delikanlı! Utanması gereken sahip çıkmayanlardır” yazmıştı.