Anlayacağınız, eski Demokrat Partili Süleyman Soylu da eski HAS Partili Numan Kurtulmuş da MHP lideri Devlet Bahçeli de bir dönemin Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan da İYİ Parti liderliğini bırakıp Saray’a çıkan Meral Akşener de sıradaki Ahmet Davutoğlu da vatandaş nezdinde ‘güvenilir kurum’ kimliğini çoktan yitirmiş siyasetin Ankara’sının yeni aile albümü!
Türkiye siyasetinde parti parti gezmek, düne kadar küfrettiğiyle ittifak içine girmek çok da şaşırtıcı bir durum değil galiba!
Kürt siyasetçilerle ara ara bir araya gelen, görüşen, tartışmalı adresler arasında yarattığı mektup trafiği ve televizyon ekranlarına çıkartıp da Kürt oylarını istettiği isimlerle hep gündemde olmayı başarmış, ama yaptıklarını da genelde inkar yoluna gitmiş bir AKP, bence, siyaset sahnesinin en can alıcı isimlerinden bir tanesi! MHP lideri Devlet Bahçeli ile Erdoğan’ın yıllar boyu miting meydanları üzerinden, birbirine ağza alınmayacak hakaretler ettiğine şahitlik eden bizlerin en anlayamadığı ilişki, biraz da bu yüzden, AKP-MHP birlikteliği! MHP’nin, kendi ideolojisini ve liderliğini reddetmesi anlamına gelen ‘Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri Erdoğan’ söylemi ve teslimiyetin derecesi, yaratılan bu garip ilişkinin derinliğine dair çok şey söylerken, o derinlerde biriken gölgelerin kalabalığı adına da çok şey anlatıyor…
Peki ya başka parti kimlikleri altında AKP’ye ve Erdoğan’a demediklerini bırakmayan, ama bugünün en radikal AKP’lileri oluveren, Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş gibi isimlere ne demeli?
Sadece onlar mı?
“HÜDA-Par’la aynı sandığa bir ülkücü asla girmez” diyen, bir dönemin Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın, seçime az bire süre kala adaylığından feragat edip, “asla” dediği HÜDA-Par’la, aynı sahnede, Erdoğan’ın liderliğinde el ele tutuşup seçmeni selamladığı anlar da unutulur cinsten değil!
Bir de eski AKP’li olup da TBMM’ye taşınanlar var tabii…
CHP’nin, son seçimde kurduğu ittifakların hesapları içinden TBMM’ye taşınan, AKP’nin bir dönem Adalet Bakanı da olan, bugünün DEVA Partisi üst yöneticisi Sadullah Ergin’e ne demeli? Tabii onun, eski bir AKP’li olan Turan Çömez’den önemli bir farkı var! Asla konuşmuyor… Asla eski defterleri açmıyor… Asla tartışmalara dahil olmuyor… Asla “Bildiklerim var” kısmına girmiyor… Aslında çok şey biliyor, ama susuyor!
Anlamadıklarımızın finalinde, Gelecek Partisi ve lideri Ahmet Davutoğlu var…
İlginç olan, partinin Ankara Milletvekili Mustafa Nedim Yamalı’nın, AKP ile olası bir ittifak, hatta katılım görüşmeleri yaptıklarını inkar etmiyor oluşu! Hatta bu görüşmeleri, Parti lideri Ahmet Davutoğlu’nun talimatlarıyla yaptıklarını söylemekten çekinmeyişi!
Daha ilginç olanı, bu dedikodulara karşın, Davutoğlu’nun sessizliği!
Ne münasebet, demiyor!
Bu bana hakarettir, demiyor!
Tükürdüğümü yalamam, demiyor!
Arada onca şey olmuş, demiyor!
Mücadelemiz farklı, demiyor!
Yazılanlar yalan, demiyor!
Susuyor…
İzliyor…
Bekliyor…
Daha düne kadar, “Tek adamın yönettiği bir partinin nasıl tükendiğini bizzat yaşayarak gördüm” diyen, Erdoğan’ı “Siyasi hırsı ve kini için hiç bir engel tanımayan…” biri olarak tanımlayan, ihraç istemiyle disipline sevk edildiği bir sürecin sonunda kurduğu Gelecek Partisi’yle yoluna devam eden Davutoğlu’nun, aynı Erdoğan’la yan yana gelip, bir takım kazanımlar için yolları birleştirebileceğini düşünenlere şu ana kadar cevap verememesi, kalıpları/ilkeleri/değerleri değişen siyasetin de bir karşılığı aslında…
Anlayacağınız, eski Demokrat Partili Süleyman Soylu da eski HAS Partili Numan Kurtulmuş da MHP lideri Devlet Bahçeli de bir dönemin Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan da İYİ Parti liderliğini bırakıp Saray’a çıkan Meral Akşener de sıradaki Ahmet Davutoğlu da vatandaş nezdinde ‘güvenilir kurum’ kimliğini çoktan yitirmiş siyasetin Ankara’sının yeni aile albümü!
Unutmadan, Ali Babacan ne zaman hareketlenir sahi?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.