AKP’nin 23. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende, partilerini bırakıp da iktidarın safına geçen iki milletvekili ve belediye başkanlarına sormak gerek… AKP’nin 23. kuruluş yıldönümünde sahnede yer almanın ayrıcalığında kazandıklarınız neydi, diye!
Geçen gün kendi sosyal medya hesabımdan güne başlarken, “Cemaati olmayan camiler, gelecek vermeyen üniversiteler, umut olmaktan çıkan siyasetçiler, açlıkla savaşan emekliler, elde bavul göç eden gençler, zenginleşen Ankara/fakirleşen Anadolu! Günaydın Türkiye’m” demişim!
Haklısınız, çook eskiden beri tartışıp durduğumuz bir şey; fakirliğimiz, geçim darlığımız, ay sonu hesabımız, yetmeyen maaşlarımız, “Cep delik cepken delik” şarkısıyla mırıldandığımız anlarımız ama…
Biz fakirleştikçe zenginleşen Ankara’yı izlemedik hiç bu kadar!
Bu hikayenin merkezinde duran AKP’nin 23. iktidar yılını kutladığı o sahne şovunu izlerken, gözlerim, Nurettin Nebati’yi aradı, Erdoğan’la aynı sahnede görülebilmek için yan yana dizilenlerin arasına sıkışmaya çalışan bir tanesini izlerken en çok da…
Konu da bu belki de!
Konu; Türkiye’nin çok uzun yıllardır açık ara en güçlüsü, en sözü geçeni, her şeye tek başına karar vereni, bir dediği iki edilmeyeni, tartışılamayanı olan Erdoğan’la yan yana yürüyenlerin kazandıklarıdır… Onla olan fotoğrafını sosyal medya hesabının profil fotoğrafı yapanların kalabalığıdır… O fotoğrafın bile güçlü bir referans yerine geçer hale gelmesidir…
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydım ve kahvaltı için Ortaköy’e gittim… Bildik bir markanın mekanında otururken, meydanın denize bakan ve park edilemeyen yerine park eden lüks bir araç geldi, içinden korumalara benzeyen tipler indi ve beklemeye başladı… Ardından genç bir zabıta geldi, park yasağı olduğunu hatırlatıp, arabanın çekilmesini istedi… Garip bir şekilde sesler yükseldi ve genç zabıta, araca ceza yazılacağını söyleyip gitti! Giden, kadın bir zabıtaydı, ardından gelenlerse erkek iki zabıta! Sakince geldiler, yüzleri gayet ciddi, araçla ilgili korumalarla konuşmaya başladılar… Sohbetin birkaç dakika sonrası, korumalar ne dedi bilinmez, ceza yazılacağını beklerken, keyifli bir sohbet başladı taraflar arasında… Sohbet devam etti, etti, etti ve zabıtalar geldiği gibi gitti! Korumaları olan sivil plakalı aracın zengin, rütbeli, güçlü birine ait olmasını tahmin etmek zor değil, bu durumun da park yasağı olan bir yerde arabayı muhafaza etmeye devama yettiğini de!
Anlayacağınız, paranın, gücün, iktidarın her şeye yettiği ve herkesi susturduğu bir ülkede olduğunuzu hatırlıyorsunuz bir anda! Bu konuda örneklerimiz de o yüzden istemediğimiz kadar çok! AKP’nin 23. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende, partilerini bırakıp da iktidarın safına geçen iki milletvekili ve belediye başkanlarına sormak gerek… Seçilmek için Erdoğan’a karşı duran politik duruşlarınıza ne oldu, diye! AKP’nin 23. kuruluş yıldönümünde sahnede yer almanın ayrıcalığında kazandıklarınız neydi, diye! Oylarını aldığınız seçmenlere seçilmek için anlattıklarınızla, şimdi anlatacaklarınız arasındaki gerçeklik çizgisi ne olacak, diye! Çıktığınız sahne, o ana kadar omuzladığınız tüm ilkelerinizi, değerlerinizi, muhalif söylemlerinizi çöpe atarken ne hissettiniz, diye!
Konu, hani bence, o zabıtalara da fısıldanan, “Biz aslında kimiz, biliyor musun?” hikayesi! O hikayenin kuralsızlığı da, ayrıcalığı da! O fısıldanan gerçeğin tedirgin eden, biat ettiren kimliği de!
Peki, 23. yılın sahnesine çıkmak için mücadelelerini geride bırakanları izleyen bizler mi?
Düşünelim mi?
Makam koltuklarına oturttuklarımızı en çok da!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.