Leş yaşam doludur ve doğada çözülmesi toprak yaşamını da zenginleştirir. Ama bu süreç iklim değişikliği ve insanın etkinliklerinden etkilenmektedir. Dolayısıyla biyoçeşitlilik de etkilenir
Ağaçlar ağaçlarla konuşur, bitkiler, hayvanlar ve mikroplar birbiriyle karışır, söyleşirler. Sürekli olarak enerji ve bilgi paylaşırlar. Tüm bu canlılar çevreleriyle, minerallerle, su ile, hava ile geçişim içindedirler. İşte bu ortamda hayvan ölüleri de çevreleriyle geçişim içindedirler.
Ekosistemim hayvan ölülerine gereksinimi var. Ama artık leşler de tehlikede.
Dünya genelinde leş yiyenlerin yüzde 60’ı tehlikede.
Canlı bir ekosistem, yaşam için hayvan ölüleri, yani cesetler gerekli. Kuş, böcek, memeli ve bitkiler için cesetler, leşler çok yararlıdır.
Belgeseller ya da filmlerde çöllerde gördüğünüz cesetleri ya da açlıktan ölen hayvanların başında oturup düşünen insanları göz önüne getirin.
Bu sisteme “nekrobiyom” adı veriliyor, yani ceset kalıntılarıyla ilgili türlerin topluluğu. Çürümekte olan bir vücudun (insan, hayvan) içinde, yüzeyinde, çevresinde yaşayan mikroplar, bakteriler, canlılar topluluğu. Ölüm sonrası bunlar yaşamaya devam ederler, sonra toprağa karışmalarını sağlarlar. Bu, cesedin bir tür geri dönüşümüdür. Yeni bir dünya yaratırlar. Buna kaynaşım adı verilir. Nekros ölüm, bios ise yaşam anlamındadır ve her iki sözcük çelişkili şekilde bir araya gelmiştir. Ceset, leş yaşamı devam ettirmektedir.
Leş yaşam doludur ve doğada çözülmesi toprak yaşamını da zenginleştirir. Ama bu süreç iklim değişikliği ve insanın etkinliklerinden etkilenmektedir. Dolayısıyla biyoçeşitlilik de etkilenir.
Karınca, sinek, bokböceği, kuşlar, sürüngen, mantarlar, memeliler için ceset evleridir. İçeri girer ve beslenirler. Ürerler, yaşamı devam ettirirler. Kimileri ise kış uykusuna dalar. Aynı zamanda sığınma evleridir. Ceset kısa süreli bir yaşam alanıdır.
Tilki, karga, çakal, sırtlan, fare yorgun, yaralı hayvanları avlamaya çalışırlar ve sonra da cesedin başında toplanıp beslenirler.
Leşlerin kralı akbaba ve leş kargası ceset yoksa ölür.
Leşler beslenme zincirinin yüzde 45’ni temsil ederler.
Ormanda böceklerin yüzde 30-40’ı ölen, çürüyen ağaçla beslenirler. Ormanın dev ağaçlarının ölümü, inanılmaz bir geri kimyasal dönüşüm düzeneği sayesinde yaşamı yeniden yaratır ve uzun bir zincir sonrası iklim, toprak ve mikro organizmaların etkisiyle ağaç cesetleri yeni bir yaşama yol açarlar.
40 tonluk balina ölüsü 100-200 yıllık yiyecek sağlar deniz canlılarına ve deniz dışı canlılara.
Bitkiler cesetlerden azot, fosfor, magnezyum, potasyum, sodyum, kalsiyum sağlar.
Belgesellerde sıklıkla gördüğümüz hayvan cesetleri ekosistemin sızıntı yaratan, karanlık, kokulu evleridir ve ilgi çekerler. Leş yiyiciler böylece doğada temizlik yapıp katkıda bulunurlar.
Bir fil cesedi azot düzeyini 40 santim derine kadar artırır. Kurbağa, serçe leşi azotu 15 santim artırır. Dolayısıyla bitkiler tarafından özümsenir. Bu bitkileri sonra başka hayvanlar tüketir.
İşte nekrobiyom ölüleri canlıya dönüştürür. İnsanlar içinde yararlıdır.
Leş yiyenler ölü hayvandaki proteinlerin, mikropların yayılmasını önler. Sürüleri korur.
Ölümün ne zaman gerçekleştiğine de yardımcı olurlar. Adli tıp bu çöpçülerden, biyogöstergelerden yararlanarak ölüm zamanını belirler.
İklim değişikliği biyoçeşitliliği etkiliyor ve dolayısıyla hayvan ölülerini de. Yabani hayvan ölüleri artık görülmüyor. Yabani sürüler yok artık. Kırlarda, otlakta ya da büyük çiftliklerde beslenen hayvanlar var. Bunlar ölünce doğaya bırakılmıyor ve yakılıyor, gömülüyor. Leşçilerin yemi azalıyor. Yangın hayvanları öldürür; kuraklık beslenme zincirini bozar; sıcaklık balıkları, yarasaları öldürür. Ceset artar ama leş yiyiciler de azaldığından mikroplar yayılır. Kentleşme tarım, yaşam alanlarını daralttığı gibi beslenme olanakları azalır.
Gıda zincirinde geri dönüşüm olmaz ve ekosistem bozulur.
Ceset, leş azaldıkça kartal, akbaba, böcekler beslenemeyince nüfusları azalır.
Ayrıca veteriner ilaçları cesetlerde kalıntı bırakırlar. Örneğin Hindistan’da diclofenac ilacı inek cesetlerinde yüzde 1 oranında bulunmuştur ve bu da cesedi yiyen akbabaların yüzde 95’ini etkilemiş, öldürmüştür.
İnsan etkinliğiyle ayı, kurt, aslan avlanır, kaybolur. Bunların yerini tilki alır ve tilki leşleri yok edemez. Salgın riski ortaya çıkar.
Leşçilere gereksinmemiz var sağlıklı yaşam ve biyoçeşitlilik için.
Kaynaklar:
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.