Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde katliamın firari sanıklar hakkında görülen davasının 25. duruşması görüldü. Kararın çıkması beklenen duruşmada sanık Erman Ekici’nin avukatının sağlık raporu dolayısıyla savunması alınamadı. O nedenle karar verilmek üzere duruşma 1 Temmuz Pazartesi günü saat 9.30’a bırakıldı
10 Ekim Ankara Katliamı firari sanıklar davasının 25. duruşması öncesi saat 9.30’da Sıhhiye Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci “Var gücümüzle bize yapılan haksızlığın karşısında direneceğiz” dedi.
Hakkında dava açılan 26 sanıktan 10’u hakkında karar çıkması bekleniyor. Davada IŞİD üyesi olduğu tahmin edilen 16 kişi ise halen firari durumda.
Anayasa Mahkemesi, kamu görevlilerinin ihmali olduğuna ilişkin yapılan bireysel başvuruyu ise geçtiğimiz aylarda reddetmişti.
Bugün (26 Haziran) Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Erman Ekici’nin avukatının sağlık raporu dolayısıyla savunması alınamadı. O nedenle karar verilmek üzere duruşma 1 Temmuz Pazartesi günü saat 9.30’a bırakıldı.
Türkiye tarihinde ilk defa insanlığa karşı suç kapsamında düzenlenen iddianame ile yargılama yapılan davanın duruşmasında söz alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, “10 Ekim’de Ankara Garı’nda Türkiye’nin en büyük katliamı yaşandı. 103 insanımız hayatını kaybetti, yüzlerce insan yaralandı. İnsan haklarını ve meslektaşlarımızın yaşam hakkını korumak görevimiz gereği Türkiye Barolar Birliği’nin duruşmaya katılması zorunludur. Katliamda meslektaşımız Avukat Uygar Coşkun da hayatını kaybetmiştir” dedi.
Mahkeme TBB’nin katılma talebini kabul etti.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası avukatlarından İlke Işık “8 yılda mahkemeye 256 talep sunduk,neredeyse tamamı reddedildi. Reddettiğiniz şey insanlığa karşı suçtur ve bu IŞİD’i öfkeli çocuklar olarak gören, Kobane düştü düşecek diyenlerin bakış açısıdır. İnsanlığa karşı suçu yok sayarsanız IŞİD’i aklarsınız” dedi. Işık mahkemenin yıllarca kamu sorumluluğuna ilişkin beyanlarının görmezden gelindiğini belirtti.
Saat 11.00’de ise mahkeme başkanı salonda mikrofon olmadığını söyledi, aileler tepki göstererek bunun hazırlığının önceden yapılması gerektiğini söylediler. Mikrofon ayarlanmak üzere duruşmaya ara verildi.
Aradan sonra katılan aileler sözler aldı.
Ardından kurumlar söz aldı.
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan “Sadece bombayı patlatanlar değil, katliama yol veren herkes sorumludur. Halkın nezdinde bu suçu işleyenler ortağı olanlar mahkum olmuştur. Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak “10 Ekim, Erdoğan’ın rejim değişikliğinin başlangıcıydı. Bu dosyanın çıkardığı sonuç: Katil IŞİD işbirlikçi AKP” dedi.
Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, “Bu devlet, bu mahkemeler tarafını defalarca belli etmiş oldu. Esas sorumlular halk nezdinde hesap vermedigi sürece bu dava bitmeyecek” dedi.
Nebiye Merttürk’ün konuşmasının tamamı şöyle:
Bugüne kadar emek barışı ve demokrasi mücadelesinde yitirdiğimiz bütün arkadaşlarımızı saygıyla anıyorum. Hepsinin tarihe onur nişanesi olarak geçtiğini buradan belirtmek istiyoruz. Onlar bizim mücadelemizin onur nişaneleri ve bize çok anlamlı bir mücadeleyi bıraktılar. Biz de bugün o mücadeleyi sürdürme kararlılığıyla bu davaları takip ediyoruz. Ne yazık ki 9 yıldır dilek olay, ama 9 yıldır bizler sadece bu mahkemelerde değil, sokaklarda, meydanlarda, etkinliklerde, bulunduğumuz her yerde, imkan bulduğumuz her yerde bu mücadeleyi sürdürdük. 10 Ekim’in göz göre göre işlenmiş bir katliam olduğunu, 10 Ekim’in sorumlularının sadece IŞİD değil, IŞİD’e yol verenler olduğunu, dönemin başbakanının bugün hala daha Cumhurbaşkanı sıfatıyla karşımızda bulunan Tayyip Erdoğan’ın bu katliamın baş sorumlusu olduğunu dile getirmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki esas sorumlular yargılanmadığı sürece esas sorumlular mahkeme nezdinde, halk nezdinde hiç hesap vermediği sürece bu davanın kapanma olasılığı bizim açımızdan yoktur. 9 yıldır mahkemeniz çeşitli biçimlerde tarafını belli etti. Ne yazık ki bu karar emek, barış ve demokrasi mücadelesinden yana olan, katledilen, haksızlığa uğrayanların tarafında olmadı. Her zaman suçları koruyup kollamış oldu bu mahkeme. Öyle ki arkadaşlarımızı yitirdikten sonra anmak istediğimizde anmalarda bizi ayırmaya çalıştılar ailelerle. Anmalarda bize saldırdılar. Arkadaşlarımızın yasını tutamadık. Onların mücadelesini devraldığımızı söylemeyi hak görmediler. Ne acıdır ki anmalarda gözaltına alındık. Bu davalar bize yetmezmiş gibi hakkımızda yeniden davalar açılabildi. Zaten bu devlet, bu mahkemeler tarafını defalarca belli etmiş oldu. Mahkemenin kurulma düzeninden tutun da ailelere ve bizlere reva görülen muameleler. Ya da şimdiye kadar ilerleyen ilerlemeyen süreçler, bugün çokça konuşulan, bizim de aslında konumuz olan insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmemesi meselesi hepimiz açısından bu mahkemenin tarafını belli ediyor.
Bizlere her seferinde bu tarz muamelelerle, bizlerle her seferinde bu tarz taraflaşmalarla mücadele etmeden bu davayı kapatmaktan yana olmamız, yani unutulmamız bekleniyor. Elbette ki bu böyle olmaması için mücadele edeceğiz. 10 Ekim’de katledilen hiçbir arkadaşınızı unutmadık. Onların izninde bu mücadeleyi taşımaya devam edeceğiz. Katillerimizden de mutlaka hesap soracağız demek için bugün buradayız. Bizler de Halkevleri olarak elbette o gün oradaydık. Eylemin çağrıcılarındandık. Biz de üç arkadaşımızı yitirdik. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızdan biri Suriye’den Türkiye’ye gelen Necla, biri Filistin’den yine Türkiye’ye gelen Ahmet’ti. Yani ikisi de ne acıdır ki Ortadoğu’yu kana bulamak isteyenlerden, savaştan uzaklaşmak istemişken, barış talebini yükseltmek isterken, 10 Ekim günü barış talebini yükseltirken Türkiye’de büyük bir katliamla aramızdan alındılar. Ortadoğu’yu ve Türkiye’ye ve tüm dünyayı kana bulamak isteyenler 10 Ekim’de hepimizin aslında bir kez daha orada barış mücadelesini katlettiler.
Şimdi bizler aslında bu mücadeleyi yürütürken bu azmi nereden alıyoruz? Mahkemelerinize güvenmiyoruz. Sarayın iktidarına, sarayın hukukuna güvenmiyoruz. Biz azmimizi şimdiye kadar olduğu gibi dayanışmamızdan, biz azmimizi şimdiye kadar olduğu gibi mücadelenizden, bir an olsun yılmayışımızdan, bir an olsun hukuksuzluk karşısında başımızı eğmememizden alıyoruz. Bugün bu mahkemelerde bu kararı verecek olanlar yani sizler yani gözümüzün içine bakamayanlar yani sessiz sessiz bu kararları almaya çalışanlar şunu çok iyi bilsinler. Bu ülkenin ve tüm dünyanın tarihini bugüne kadar ezilenler yapmıştır. Ezilenler bugüne kadar emekçiler bu dünyayı bağlamıştır. Ve bizim literatürümüzde çok güzel bir şey vardır. Belki bilirsiniz. Tarihin çöplüğü. Sırf bugün burada alacağınız kararla insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak bu davayı kabul etmezseniz sizin de bu kararlarınız işte tarihin çöplünde tıpkı diğer egemenlerde, diğer ezenlerde, diğer hak yiyenlerde, hukuksuzluk yaratanlarda, hukuksuzluğu kendine ilke edinenlerde olduğu gibi tarihin çöplüğünde yerinizi almaya karar vermiş olacaksınız. Bizlerse 10 Ekim’i unutmadık, unutturmayacağız. Bu mücadeleyi değil on yıl değil, yirmi yıl, yüz yıl geçse bulunduğumuz her yere taşıyacağız ve mutlaka katillerden hesap soracağız.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak “Miting kararını aldığımız dönem Şengal’de kadınların saçlarını taşa bağladığı, kendilerini uçuruma attığı, IŞİD’in topyekûn tüm halklara savaş açtığı bir dönemdi. Savaşa karşı bir tavır almak zorundaydık” dedi.
Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu “İnsanın nasıl etiğe bağlı olması gerekiyorsa hakimler de insan olması nedeniyle etik bir müzakere sonucu kararı almalıdır. Bugün sizden etik kaygılarla karar almanızı istiyorum” dedi.
ÇHD Genel Başkanı Av. Murat Yılmaz “Bir cinayet bir katliam bütün yönleriyle aydınlatılamıyorsa mutlak suretle devletle ilgisi vardır. Yargı siyasi iktidara bağlıdır. Bugün bir karar vereceksiniz ve tarihte böyle anılacaksınız” dedi.
CHP Milletvekili Orhan Sarıbal “Eğer biz Sivas’ın hesabını sorabilseydik, Maraş katliamını yargılayabilseydik, 10 Ekim katliamı olmayacaktı. Bu dava siyasi bir dava ama siz vesayetten kurtulabilirseniz hukuki bir dava olacak” dedi.
TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül “Ankara Valiliği ve Güvenlik Şubeyle yaptığımız miting toplantılarında gariplikler vardı. Sonradan öğrendik ki bomba ihbarı varmış ve istihbarat saklanmış” dedi.
ÖHD adına Av. Nuray Özdoğan “Bu katliama eli uzanmış eli değmiş kim varsa peşindeyiz” dedi.
Davayı takip eden avukatlar sosyal medya platformu X’ten yapılan paylaşımda, “Yaklaşık 9 yıldır devam eden adalet mücadelemizde katliamın gerçekleşmesine neden olan, göz yuman, yol veren, engel olmayan sorumlulara ilişkin dosyadaki tüm delillere rağmen yargı katliama ilişkin maddi gerçeğe ulaşmak yerine adeta kamu görevlilerini korumak için çaba harcamıştır. 26 Haziran 2024 Çarşamba günü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 10.00’da görülecek duruşmaya tüm meslektaşlarımızı davet ediyor, adalet mücadelesini birlikte büyütme çağrısı yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Duruşma öncesinde 10 Ekim Barış Derneği’nin düzenlediği dayanışma yemeğine CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan katıldı.
Sendika.Org