Tarsus’ta Besra Kırmızı isimli genç kadının abisi tarafından öldürülmesi üzerine kadınlar, “Katledilen kadınlar isyanımızdır! Erkek adalet değil gerçek adalet” diyerek eylem yaptı
Tarsus Kadın Platformu, bugün (9 Nisan) saat 17.00’de Halk Eğitim Merkezi önünde bir araya gelerek dün “töre” denilerek abisi tarafından katledilen 20 yaşındaki ve hamile olduğu bilinen Besra Kırmızı için eylem yaptı.
Tarsus Kadın Platformu’nun çağrısıyla “Katledilen kadınlar isyanımızdır! Erkek adalet değil gerçek adalet” pankartıyla yapılan eylemde Besra Kırmızı’nın “töre” denilerek öldürülmesine tepki gösterildi.
Eylemde bir basın açıklaması yapıldı. “Öfkeliyiz, isyandayız! Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz!” başlıklı açıklamada şunlar söylendi:
Gün geçmiyor ki bir kadın; kocası, oğlu, babası ve abisi tarafından katledilmesin. Yanı başımız da Tarsus da son 2 ay içerisinde 4 kadın eski kocası, oğlu ve abisi tarafından katledildi. Öfkeliyiz çünkü kadın cinayetleri çığ gibi büyüyor. İsyandayız çünkü erkekler öldürüyor ve devlet koruyor. Her bir kadın cinayetinde öfkemizi daha çok biliyoruz. Dün yine Tarsus’ta Besra Kırmızı töre cinayeti adı altında kutsal aile yalanları ile abisi tarafından katledildi. Kadınları mülkü olarak gören erkek egemen zihniyet namus, töre kutsal aile yalanlarıyla Kadınları katlediyor. İktidar ise bu anlayışa çanak tutuyor. Devlet cezasızlıkla kadın katillerinin sırtını sıvazlıyor.
Şüpheli kadın ölümlerinin 2024’ün ilk aylarında artığına dikkat çeken kadınlar açıklamaya şöyle devam etti:
Erkekler kadınları öldürüyor çünkü bu ülkede kadınları koruyan yasalar uygulanmıyor, uygulanmadığı gibi tartışmaya açılıyor. Cezasızlık, haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi ile erkek yargı kararları şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiriyor. Kadın düşmanlığı bu ülkede iktidarın en tepesinden örgütleniyor. Bu düzen, bu iktidar adeta kadınların canına kast etmiş durumda. AKP’nin 21 yıllık iktidarının kadın düşmanı politikaları bize artan erkek şiddeti olarak dönüyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin “İstanbul sözleşmesi ile cinayetlerin ilgisi yok. Sözleşme varken de işleniyor, yokken de işleniyor. Yeterince cezası var” dedi. Bekir Şahin’e soruyoruz: Bu fikriniz hangi verilere dayanıyor. Devlet kadın cinayetlerinde hiç bir istatistiki veri tutmazken, kadın örgütlerinin verilerine de kulak tıkıyor. İstanbul Sözleşmesi’ne göre Kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını sağlamak devletin görevleri arasında yer alır. Yani İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı Besra yaşıyor olacaktı Fatma Altınmakas ve birçok kadın da yaşıyor olacaktı. İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadına yönelik şiddeti önlemektir. Devlete önleyici politikalar uygulama sorumluluğu yükler. Yasa değişiklikleri tartışmaları yapmayı bırakın da var olan yasaları, 6284’ü uygulayın. İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar uygulamaya koyun.
Kadınların en çok da en yakınındaki erkekler tarafından öldürüldüğü ifade edilerek şunlar söylendi:
Kadın cinayetlerine baktığımızda failler çoğunlukla ailedeki erkekler. Kadınlar eş, eski eş, boşanma aşamasında olduğu erkekler tarafından öldürülürken iktidar daha da aile politikalarına sarılıyor. Nafaka tartışmaya açılıyor, 6284 hedef alınıyor. Büyük aile buluşmaları düzenleniyor. Anayasa değişikliği tartışmaları yapılıyor. Adalet Bakanlığı tarafından Türk Medeni Kanunu çalıştayı yapıldı. Şimdi de Medeni Kanun tartışmaya açılıyor. Medeni Kanuna dokunmanıza izin vermeyeceğiz. Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kadınların hayatları pahasına yürüttüğünüz aile politikalarından vazgeçin!
Yıllardır söylüyoruz: Eşitlik olmadan adalet olmaz! Erkek şiddetini önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır. İktidarın eşitliği reddeden politikaları erkek şiddetinin temelini oluşturuyor. Bu eşitsizlik dinci gericilikle, diyanet açıklamalarıyla meşrulaştırılıyor. İktidar şiddeti önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak birimler kurmak yerine bu eşitsizliği derinleştirmek üzere mekanizmalar kurmayı tercih ediyor. Her yere aile irşad büroları açıyor, buralarda şiddet gören kadınlara sabırlı olması örgütleniyor. Fetvalarıyla yıllardır kadınları hedef alan Diyanet resmi sitesinden kadınların kocalarının isteklerine itaat etmesini ve kadınların çalışmasının eşinin iznine tabi olduğunu açıkladı. Diyanet fetvalarına da güç aldığı iktidara da itaat etmiyoruz. Töre adı altında cinayetleri meşrulaştıran zihniyeti biz Diyanet fetvalarından tanıyoruz.
Tetiğe basarken eli dahi titremeyen Umut Başıbaş seni tanıyoruz. Yüzünü hafızamıza kazıyoruz diger katiller gibi. Öfkemiz büyük, isyanımız büyük! Töreniz de batsın, namusunuz da! Katledilen kız kardeşlerimize sözümüz olsun: Mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Yaşasın kadın dayanışmamız!
Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz!
İlgili haber:
Sendika.Org