Bu dönemde üniversiteliler bu seçimde her hâlükârda kazanan tarafta olmayacağının bilinci ile hareket etmek durumdayken gençliğin 2021-22 döneminde gerçekleşen barınma eylemleri ile merkezi ve yerel yönetimleri harekete geçmek zorunda bıraktığını unutmayalım
Son genel seçimlerde sandıktan başka seçenek göremeyen üniversitelilerin yaşadığı “hezimet” sonrasında AKP hız kesmeden üniversitelerde gericilik, yoksullaştırma ve geleceksizleştirme saldırılarına devam etti. Döneme yeni girmiştik ki Zeren Ertaş Aydın’da kaldığı KYK yurdunda bakımı yapılmamış asansörün düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Üniversiteliler pek çok şehirde Zeren için sokağa dökülmüştü. Aynı süreçte gerçekleşen intiharlar da bu süreci alevlendirmişti ancak dönem sonuna geldiğimizde “yurt isyanları” sürecinden birkaç kazanım alınarak çıkılmış oldu. Dönem sonuna doğru belirli birkaç istisna dışında tüm üniversiteler durgun süreçlerine geri döndü.
Yeni yıla girdikten sonra üniversiteliler bir önceki seçimlerden sonra uğradıkları hayal kırıklığına rağmen yerel seçimleri gündemine dahil etti. Bu yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara gibi üniversiteli nüfusunun yoğun olduğu şehirlerde iki adaydan çoğunlukla muhalif görünenin lehine tartışmalar kampüslerde vazgeçilmez bir sohbet konusu oldu. Kampüslerde kimin kazanacağı tartışıladursun bir önceki seçimde üniversitelileri birer oydan ibaret gören düzen siyaseti gençlerin kapısını ikametgâhlarını öğrenmek ve oy karşılığı yol desteği vermek dışında çalmamıştı. Bu seçimlerde ne iktidar ne de “muhalefet” tarafından bu yaklaşım da gelmedi.
Belediyelerin üniversitelileri şehrin gerçek öznesi olarak değil, “misafir” konumunda gördüğü bir gerçek. YÖK’ün üniversiteyi bilim yuvası yerine turizm veya madencilik gibi alanlarda bölgede bulunan sermaye sahiplerini besleme aracı olarak kurguladığı “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” doğrultusunda programa alınmış 22 üniversitenin bulunduğu bölgelerde belediyeleri müttefik olarak gördüğünü de biliyoruz.[1] YÖK hayata geçirdiği bu programla taşrada üniversiteyi şirketlere nitelikli kaynak eğitimi yönünde düzenlemek ve Gümüşhane Üniversitesi örneğindeki gibi “madencilik” gibi alanlara nitelikli ucuz iş gücü sağlamak gayesi ile hareket ederken tabii ki en önemli yardımcısı geniş imkân ve kaynaklarıyla belediyeler olacaktır. Bu noktada üniversiteye yönelik bu müdahaleler ve perde arkasında yapılan iş birliklerinin takibi ve gün yüzüne çıkartılması şarttır.
Üniversiteliler için bugün parasız ulaşım veya yurt gibi temel talepler merkezi yönetime olduğu gibi yerel yönetimlere doğru da yükseltilmesi gereken taleplerdir. Pandemi sonrası ciddi oranlarda yaşanan barınma problemine yönelik Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri yurtlar açtıysa da bu girişimler sorunun büyüklüğü karşısında sembolik düzeyde kaldı. Diğer illerde zaten böyle bir gündem dahi olmadı. Her ne kadar ana sorumluluk merkezi yönetimin, bakanlığın ve KYK’nın olsa da belediyelerin de sorumluluğunun farkında olarak hareket etmemiz gerekir.
Düzen siyaseti, sermaye ve yerel yönetimler arasında birlikler oluşturadursun ulaşım, barınma, beslenme gibi temel haklarımız için mücadeleyi örgütlemediğimiz sürece, yerel seçimlerin sonucu ne olursa olsun, bizlere, üniversitelilere bir getirisi olmayacak. Bu durumu 2019 yerel seçimlerinden sonra da deneyimledik.
Bu dönemde üniversiteliler bu seçimde her hâlükârda kazanan tarafta olmayacağının bilinci ile hareket etmek durumdayken gençliğin 2021-22 döneminde gerçekleşen barınma eylemleri ile merkezi ve yerel yönetimleri harekete geçmek zorunda bıraktığını unutmayalım. Kâr, rant, daha çok kâr üçgeninde gidip gelen belediyecilik anlayışının dışına çıkmış veya çıkabilecek olan bir yerel olmadığını fark ettiğimiz ve anlatabildiğimiz takdirde bizlerin önünde üniversitelilerin gerçek gündemini bulunduğu yerelin yönetimine dayatma ve bunu örgütleme görevi duruyor.
[1] https://bolgeselkalkinma.yok.gov.tr/Sayfalar/bolgesel-kalkinma-odakli-universite-ziyaretleri-burdur.aspx
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.