Öğrenci Kolektifleri; gericiliğe, geleceksizliğe, geçinememeye ve güvencesizliğe karşı Kadıköy’de yürüyüş yaptı. Kolektifler, yürüyüşün ardından Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından işletilen Caferağa Spor Salonu önünde açıklama yaptı
Geçtiğimiz günlerde yayınladıkları “Kolektifin sesi” metni ile üniversitelerde “4G’ye” (Gericiliğe, geleceksizliğe, geçinememeye ve güvencesizliğe) karşı mücadeleye çağrı yapan Öğrenci Kolektifleri Kadıköy’de eylem yaptı.
İstanbul Kadıköy’de Bahariye semtinde Caferağa Mahallesi’nin sokaklarında yürüyen Öğrenci Kolektifleri yürüyüşün ardından Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından işletilen Caferağa Spor Salonu önünde açıklama yaptı.
Üniversiteliler, açıklamada “4G’ye” (Gericiliğe, geleceksizliğe, geçinememeye ve güvencesizliğe) karşı yürütecekleri mücadelenin çağrısını yaptıkları metni okudu. İktidarın üniversitelerde sadece sermaye yararına geliştirdiği politikaların karşısında olduklarını ifade eden üniversiteliler eğitim hayatları boyunca birçok alanda zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Üniversiletiler; gericiliğe, yurtların niteliksizliğine, kadın düşmanı ve LGBTİ+ fobik söylemlere ve yoksulluğa karşı mücadele edeceklerini ve özgür bir yaşam istediklerini belirtti.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Tarihin her döneminde egemen güçler ve bilim arasında yaşanan çatışmalar süregelmiştir. Bilimin; çağın ileri fikirlerini üretme yani karanlığın karşısında aydınlığı savunması 22 yıldır neoliberal politikalarla memleketi uçuruma sürükleyen AKP’yi ve üniversiteleri karşı karşıya getirmektedir. İnsan yaşamının daha fazla para uğruna hiçe sayıldığı bir dönemde tek derdi kâsr elde etmek olan bir iktidar için “üniversiteler” en büyük tehdit “üniversitelilerin sesi” en korkutucu sestir. Tam da bu yüzden üniversiteleri ticarethaneleştiren, üniversitelileri müşterileştiren saldırılar silsilesiyle karşılaşmaktayız. Eğitimin niteliksizleşmesi, üniversitelilerin yoksulluğa mahkum edilmesi, üniversitenin özgür düşünce ortamını yok etmeye yönelik gerici saldırılara maruz bırakılması; üniversitenin fikrini yani bir memleketin geleceğini yok etmektir. Dolayısıyla üniversitelerimizi savunmak memleketin geleceğini savunmak demektir. Bizler her gün sıra arkadaşlarımızın intihar haberlerini alırken, yurtlarda kurtlu yemeklerle, bozuk asansörlerle yaşamak zorunda bırakılırken, aylık 2000 TL KYK burs/kredileriyle geçinmemiz bekleniyor. Üniversitelilerin barınması, beslenmesi için ayrılmayan bütçelerin, yandaş şirketlere vergi afları ile sağlandığını, saraya harcandığını biliyoruz! Üniversiteliler olarak yoksulluğa mahkum edilmeyi kabul etmiyoruz.
22 yıldır yaratılmaya çalışılan dindar ve kindar neslin karşısında bilimi, özgürlüğü, laikliği ve bu memleketin geleceğini savunan üniversiteliler olarak üniversitenin sesini yükseltiyoruz. Toplum için bilgi üretiminde ısrar ediyor; üniversiteler özgür düşüncenin, bilimin üretim yeridir diyerek üniversitelerimizi savunuyoruz. Ölmeye değil okumaya geldiğimiz üniversitelerimizden yaşayamadığımız gençliğimizin hesabını soracağız. Bizler gericiliğe karşı tarikat ve cemaat yurtlarının kapatılmasını; güvencesizliğe karşı yaşam koşullarımızın güvence altına alınmasını; geleceksizliğe karşı sermayeden arındırılmış, toplum yararına bilimi; geçinememeye karşı nitelikli yurt, karşılıksız burs talep edenleriz. Yaratılmak istenen korku iklimine karşı dayanışma pratiklerini büyütmek, yaşamlarımız için mücadele etmek, üniversitelerimizi savunmak için yola çıkanlarız. Gericiliğe, geleceksizliğe, geçinememeye ve güvencesizliğe karşı mücadeleye; 4G’ye karşı üniversite biziz, biz geleceğiz!
Hayatta kalabilmek için daha üniversite sıralarında borçlandırılıyor, çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Binlerce üniversitelinin yurt dışında yaşama isteği bu memlekette bir gelecek beklentisinin kalmamasından gelişirken iktidarın dalga geçer gibi “Buralar boş kalmaz merak etmeyin.” diyerek yaptığı açıklamaları kabul etmiyoruz. Bu iktidarın yalnızca sermaye yararına geliştirdiği politikalara karşı bir aradayız. Geleceksizlik ve güvencesizlik kıskacına mahkum edilmeyi kabul etmiyoruz! KYK yurtlarının niteliksizliği ve kapasitesinin yetersizliği üniversitelileri tarikat-cemaat yurtlarına mecbur bırakıyor. Kampüsümüzde yılbaşı ağacı süslemek dahi yasaklanıyor. Üniversiteler, iktidar eliyle faşist çetelerin ve tarikat-cemaatlerin arka bahçesi haline getirilmeye çalışılıyor. Kadın düşmanı ve LGBTI+fobik söylemler yükseliyor, 6 yaşında kız çocuğuna tecavüz meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Tüm bu gerici saldırılara karşı laiklik talebimizi yineliyor, özgür bir yaşamı istiyoruz!
Kolektifler yaptıkları açıklamanın ardından, üniversitede öğrenimine devam ederken hayatını kaybeden öğrencilerin fotoğraflarını Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından işletilen Caferağa Spor Salonu önüne bıraktı.
Sendika.Org