Sanırım, 31 Mart akşamında hepimiz, sandıklardan çıkacak rakamları dinleyeceğiz her zaman ki gibi! Habercilik anlamında, bizi, seçim akşamı; analizden yoksun, yurttaşı karanlıkta bırakan, habercilik pratiğinin olmadığı, ekranlardan tweetlerin okunduğu bir yayıncılık anlayışı bekliyor olacak yine
Berlin merkezli, Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi uzmanlarından Dr. Sinem Adar, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için 31 Mart seçiminin zaferle sonuçlanmasının, milliyetçi ve İslamcı akımlar tarafından desteklenen başkanlık sistemini konsolide etmesi ve otoriter yönetimini sağlamlaştırması anlamına geleceğini vurgulamış, ki ben de bu tespite sonuna kadar katılıyorum!
Mensubu olduğu İsmailağa Cemaati’nin “Artık bizimle bir ilgisi kalmamıştır” dercesine hakkında açıklama yaptığı Cübbeli Ahmet Hoca’nın Cumhur İttifakı için seçmene seslendiği, aksi halde “azap” mesajı verdiği bir ülke gerçeğinde zaten buna katılmamak mümkün mü?
Biraz da bu yüzden, 31 Mart’ı sadece ama sadece yerel bir seçim olarak görmenin hatalı olduğunu söylemek gerekiyor!
Bu tabloda net olan bir şey var ki, çil yavrusu gibi etrafa saçılmış sol muhalefetin iş bilmezliğinde geçen her seçim, Ankara’daki din ve milliyetçi eksenli AKP-MHP iktidarının makam koltuklarında oturanları daha da güçlendirdi bugüne kadar… Hatta bir tanesi, geçinemiyoruz diyen emeklilere simit ve su satın diyecek kadar ileri gitti! İçişleri Bakanlığı ise hafta sonu yapılacak 31 Mart yerel seçimleri için güvenlik toplantısına ev sahipliği yaparken, Bakanı, partisi adına sahaya inip, oy peşine düştü! Bu ülkede herkesin cumhurbaşkanı olması gereken kişi mi? Devletin ona Cumhurbaşkanı diye tahsis ettiği otobüsüyle miting meydanlarını gezdi!
Tüm bunlar olurken, bizler izledik!
Bizler kadar YSK da izledi!
İzlemedi sadece, sustu da!
Özetle, herkes, 31 Mart sonrası 1 Nisan’ın şaka halini gündeme taşıyıp espriler yaparken, ben, seçim öncesi yaşadığımız her şeyin zaten 1 Nisan olduğunu söyleyip durdum galiba…
Seçim sonrası ne mi bekliyorum ?
Bir acı reçete daha! Hatta en acısından bir tane! Alım gücümüzü yerle bir edecek bir tane! Manşet enflasyonun çok üzerinde seyreden gıda fiyatları enflasyonuna zirve yaptırtacak bir tane! Durdurulamayan enflasyona karşı daha derin kemer sıkma politikalarını halkın gündemine alacak bir tane! Orta gelirli, maaşı ile yaşayan ve daha düşük gelir gruplarını sarsacak bir tane! Sofralara zaten zor giren eti hayallere ekleyecek bir tane!
Durum bu kadar kötü mü, demeyin.
Durum, bildiğimizden de kötü.
Bize anlatılandan daha kötü.
Gördüğümüzden hele ki!
Sanırım, 31 Mart akşamında hepimiz, sandıklardan çıkacak rakamları dinleyeceğiz her zaman ki gibi! Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aslı Tunç’a bu anlamda katılmamak mümkün değil. Habercilik anlamında, bizi, seçim akşamı; analizden yoksun, yurttaşı karanlıkta bırakan, habercilik pratiğinin olmadığı, ekranlardan tweetlerin okunduğu bir yayıncılık anlayışı bekliyor olacak yine. Hatta TV kanallarına ve anlatana göre kazananın değiştiği bir ülke gerçeği!
Bence bu karmaşanın keyfini çıkartın!
Sonuçta bizler için sahnedeler!
Sadece, alkışlamayın!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.