“Şehirleri rantınıza, yaşamlarımızı nefretinize teslim etmiyoruz” diyen translar darp edilerek gözaltına alındı
İstanbul Trans Onur Haftası Komitesi, bugün (10 Şubat) saat 18.00’de Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde “Şehirleri rantınıza, trans yaşamlarımızı nefretinize teslim etmiyoruz” yazılı pankart açarak trans bayrağıyla bir açıklama yapmak istedi. Kadıköy Kaymakamlığı, açıklama öncesinde yasak kararını duyurdu. Açıklama yapmak için bir araya gelen translar açıklamayı okumaya başladıktan kısa süre sonra polis tarafından ablukaya alındı. Gazeteciler alandan uzaklaştırıldıktan sonra darp edilen translar araca bindirilerek gözaltına alındı.
Polis, açıklama yapmak için bir araya gelen transları ablukaya alarak darp etti ve gözaltına aldı.
Bugün süreyya operası önünde düzenlenecek olan basın açıklamasında arkadaşlarımız işkence ile gözaltına alındı. Tam sayıya henüz ulaşamadık ama herkesi dayanışmaya ve bugün okutulmayan Trans Pride’ın basın metnini okumaya, kurumlarınızdan Trans bayrağı sallandırmaya çağırıyoruz. https://t.co/Vtu4RO96EI
— İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası (@istanbulpride) February 10, 2024
Arkadaşlarımız polis işkencesi ile gözaltına alındı. Avukatlarımız alana yaklaştırılmadı, basın ve tepki gösteren halk provoke edilerek alandan uzaklaştırıldı. Sizden korkmuyoruz. @tprideistanbul ‘ın yanındayız. pic.twitter.com/dRla14CBfE
— İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası (@istanbulpride) February 10, 2024
Yaklaşık 7 arkadaşımız gözaltına alındı. İlerleyen saatlerde gözaltılara ve durumlara dair sizinle güncel bilgi paylaşacağız.
— 10. İstanbul Trans Onur Haftası (@tprideistanbul) February 10, 2024
Translar, gözaltıların ardından Söğütlüçeşme’de pankart sallandırarak gözaltıların derhal serbest bırakılmasını talep etti.
rağmen Söğütlüçeşme’de pankartımızı sallandırıyoruz! Arkadaşlarımız göz altından çıkacak ve mücadelemize devam edeceğiz.
Polis şiddetine karşı sesimizi yükseltmekten asla vazgeçmeyeceğiz! Gözaltına alınmamış arkadaşlarımızdan küçük bir “nanik” gönderiyoruz🌈+— 10. İstanbul Trans Onur Haftası (@tprideistanbul) February 10, 2024
Okunamayan açıklama şöyleydi:
Son dönemlerde özellikle siyasi iktidar ve ortakları tarafından körüklenen nefret söylemlerine ve hedef göstermelere cevabımızdır: Şehirleri rantınıza, trans yaşamlarımızı nefretinize bırakmıyoruz! Devlet eliyle körüklenen transfobi ve nefret cinayetlerine karşı yaşamlarımızı; afetlerin ardından çıkarcı rant politikalarına, atadığınız kayyımlara ve zorla yerinden edilmelere karşı kentlerimizi savunuyoruz. Ellerinizi yaşamlarımızdan ve şehirlerimizden çekin!
Bir yıl önce gerçekleşen ve etkisi hala devam eden deprem felaketinde T.C. devletinin ihmalleri, para ve iktidar hırsı yüzünden kaybettiğimiz hayatları anıyor, sokaklarda hesabını soracağımızı bildiriyoruz.
Bu koşullarda hormon erişimi engellenen transların yaşadıklarının depremin yarattığı fiziksel koşulların herkesi eşit şekilde etkilemediği, aksine var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirdiği ifade edilerek şöyle devam edildi:
Üretilen nefret siyasetinin yarattığı baskı ve ayrımcılıkla yalnızca deprem sırasında değil; yaşamın her alanında mücadele ediyoruz. Tekrar haykırıyoruz: Bizi saf dışı bırakmaya çalıştığınız her alanda sizlere inat var olmaya devam edeceğiz! Öldürdüğünüz arkadaşlarımızın hesabını soracağız. Trans cinayetlerinin artmasının sorumlusu; bizi her fırsatta hedef gösteren, katilleri cezasızlıkla onurlandıran, varoluşumuzu yok sayan bu devlet ve onun 12. Cumhurbaşkanıdır. Ecem Seçkin’in, Damla’nın, Hande Kader’in, Biricik Sultan’ın, Zirve’nin, Dilan’ın, Palmiye Deniz’in, Okyanus Efe’nin ölümü politiktir.
Geçtiğimiz günlerde yayınladığı seçim videosunda LGBTİ+’ları ahlaksızlıkla yaftalayan Yeniden Refah Partisi’ne ve kimliklerimiz için sapkınlık diyen Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayına sesleniyoruz: Biz translar, kadınlar, mülteciler, orospular ve sokak hayvanları bu kentte ve yaşamın her alanında varız ve size rağmen bir arada yaşamaya devam edeceğiz! Bu sokaklar da, kentler de, meydanlar da bizim! SİZİN Mİ SANDINIZ?
İstanbul Saraçhane’de “Büyük Aile Buluşması” adıyla gerçekleştirilen yürüyüş ve sonrasında ülkenin farklı şehirlerinde düzenlenen diğer buluşmaların, iktidar ve ortakları tarafından organize edildiğini biliyoruz. Anayasa değişikliğine zemin hazırlamak amacıyla LGBTİ+’lar düşmanlaştırılmaya ve aileyi koruma adı altında LGBTİ+’lara yönelik nefret meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Renkleri bile düşman ilan eden bu nefret düğümüne, biz de rengarenk simlerimizle/makyajlarımızla “Merhaba aşkım!” diyoruz. Bizden kurtulamazsınız!
Filistin’de yaşanan soykırıma değinilen açıklamada “Bedenlerimize uygulanan işgalle sömürülen halklara uygulanan zulüm ve işgal aynı kökten beslenmektedir. Bedenlerimize kayyum atayabilirsiniz ama ruhumuza asla! Bedenlerimize, Filistin’e, Rojava’ya ve yaşam hakkını savunan tüm direnişçilere özgürlük!” denildi. Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:
Bayram Sokak’ta, Ülker Sokak’ta, Pürtelaş’ta, Bornova Sokak’ta, Esat/Eryaman’da direnen lubunyaların direnişinden güç alarak sokaklarda şanlıyoruz. Çark caddelerimize sızdırmaya çalıştığınız rant politikalarınıza inat şehirlerimizden gitmiyoruz. Mühürlenen her evin hesabını bugün burada, sokakta soruyoruz. Orospular yanarken, ateşimize mahallelinin odun attığını da pek tabi biliyoruz. Bizleri yok sayamazsınız, kriminalize edemezsiniz, bizlere güvenli çalışma koşulları oluşturmak zorundasınız.
6 yıl aradan sonra, geçen sene 18 Haziran Translarla Eşitlik Günü’nde, gerçekleştirdiğimiz 9. Trans Onur Yürüyüşü bittikten sonra evlerine dağılan 8 trans arkadaşımız günümüz Hortum Süleyman’ı işkenceci, tacizci Hanifi Zengin ve emrindeki kolluk kuvvetleri tarafından yoğun bir işkenceye maruz bırakıldı. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Nefretinizle var olmadık ki, şiddetinizle yok olalım! Translarla Eşitlik Günü’nde de söylediğimiz gibi: “Sizlerden korkmuyoruz, buradayız ve suratlarınıza bakıyoruz! Ya da korkuyoruz ayol ama yine de buradayız!
Sendika.Org