Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 29’uncu yıl dönümüne dair yapılan anmada konuşan Yeni Yaşam gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu, “Halktan ve hakikatten beslenenler asla yok olmaz” dedi
Yeni Yaşam Gazetesi, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 3 Aralık 1994 tarihinde Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının yıl dönümünü dolayısıyla Kadırga’da bulunan gazetenin eski binası önünde anma programı düzenliyor. “Özgür basın susturulamaz” pankartı ile katledilen Ersin Yıldız’ın fotoğraflarının taşındığı anmaya birçok gazeteci meslek örgütü temsilcisi katıldı. Ayrıca Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), İnsan Hakları Derneği (İHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’ndan (DİSK) çok sayıda isim de anma programına katıldı. Anmada sık sık “Özgür basın susturulamaz”, “Şehid namirin” ve ” Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı.
Yeni Yaşam gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu, cumhuriyetin “halklara, muhaliflere, devrimcilere ve gazetecilere yaptığı zulümlerle şöhret kazandığını” söyledi. Hacıoğlu, “Çoğumuz basında çalıştığımız için biliriz; önümüzde, bilgisayarımızda her zaman bir kronoloji dosyamız vardır. Hiçbirini unutmayalım, unutup da yitirdiklerimize saygısızlık etmeyelim diye yüreğimiz titrer. Sansaryan Han’dan başlayıp, Amed 5 No’lu Zindanı’na, Sinop Kalesi’nden Metris hücrelerine kadar cumhuriyet tarihinin neredeyse her günü mutlaka bize yaşatılan bir kötülüğün ve tabii ki aynı zamanda ortaya koyduğumuz bir direnişin yıl dönümüdür. Daha kaç gün oldu şurada sevgili Tahir Elçi’nin katledilmesini yeniden lanetleyeli? Ve düşünün ki üç-dört hafta sonra da Roboski’nin katırlarla taşınan çocuklarını anacağız” ifadelerini kullandı.
O dönem yapılan saldırı sonucu gazete çalışanı Ersin Yıldız’ın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Hacıoğlu, yapılan saldırıda tam bir katliamın planlandığının altını çizdi. Saldırıda faillerin belli olduğunu kaydeden Hacıoğlu, “Korkutmak değil, ‘bertaraf etmek’ istiyorlardı. Açıkça da söylediler bunu, resmi belgelerde söylediler. 29 yıl sonra durun ve bir bakın; Özgür Basın nerede? Sizin o renkli paçavralarınız nerede? Siz duvarın öte yanında yalan dolan ve rant devşirmekten ibaret olan iliştirilmiş gazeteciliğinizi yaparken, beri yanda bazıları 1994 doğumlu olan çocuklarımız büyüdüler. Apê Musa’nın, Gurbetelli Ersöz’ün mirasının sahipleri, o günlerden bugüne bedeller ödeyerek, gerekirse zindanlardan geçerek gazeteciliği yeniden yeniden öğrendiler ve hepimize öğrettiler” diye belirtti.
O günden bugüne saldırıların biçim değiştirerek devam ettiğini vurgulayan Hacıoğlu, şöyle devam etti:
Bugün de onlarca arkadaşımız -Abdurrahman’dan Dicle’ye ve Sedat’a kadar- başları dimdik girdiği hapislerde. Ama ne kalemlerini satıyorlar ne de gerçeğin hizmetkârı olmaktan bir milim uzaklaşıyorlar. Halktan ve hakikatten beslenenler asla yok olmaz çünkü. Bunu şimdiye kadar kanımızla, canımızla yüzlerce kez kanıtladık. Ve daha bu gördükleriniz bir şey değil. Bizden kurtulmak öyle kolay değil. Bin kere de hapse atsanız, bin kere vursanız, biz yine acımasız bir ayna suretinde her köşe başında karşınıza dikilecek ve makyajınızın altındaki o irin dolu cerahati en küçük ayrıntılarına kadar göstereceğiz. Ersin’imize söz vermişiz çünkü. Kırılacağız belki ama eğilmeyeceğiz.
Gazeteci Hüseyin Aykol, o dönem yaşananları hatırlattı. Aykol, “Olaylara baktığımızda bu işi devletin yaptığı sinyalleri vardı. Patlamadan sonra binamız tamamen yok olmuştu. Bekliyorlardı ki biz artık devam edemeyeceğiz. Bir özeleştiri vermem gerekir ki; sabah geldiğimde devam edemeyeceğimizi düşünüyordum ya da devam etsek bile uzun süre sonra devam ederiz diye düşündüm. Daha sonra Gültan Kışanak beni aradı ve 4 sayfalık bir gazete hazırladık. Devam ettik. Onlar da yazı işleri müdürlerimizi tutuklama yöntemine başvurdu. Biz de buna ilişkin kampanya yaptık. Şimdi dev bir özgür basın medyası var” şeklinde konuştu.
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilerin her dönem katledildiğini ve tutuklandıklarını söyledi. Eren, “Şu anda gazete binalarını bombalamıyorlar ama gazeteciliği bitiriyorlar. Şu an birçok arkadaşımız yargılanıyor, Abdurrahman Gök, Sedat Yılmaz, Dicle Müftüoğlu ve daha niceleri. En büyük darbeyi Özgür Basın aldı. Ama ona rağmen bir gelenek büyütüldü. Şu anda her baskıya rağmen gazeteciler haber yapmaya devam ediyorlar. Özgür Basın susturulamaz” ifadelerini kullandı.
MKG adına söz alan Mezopotamya Ajansı (MA) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, tüm basın şehitlerini anarak sözlerine başladı. Yurtsever, “Özgür Basın geleneğinin sürdürücüleri olarak vurulduğumuz yerden şunu söylemek istiyoruz; bombalansak da katledilsek de hapsedilsek de asla gerçeklerden taviz vermeyeceğiz. Özgür Basın’ın yaptığı, hakikat mücadelesi vermektir. Bu mücadeleyi verirken de Gurbetelli Ersöz’ün, Nagehan Akarsel’in, Ayfer Serçe’nin ardılları olarak hakikat mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz” diye kaydetti.
Yurtsever, bu hafta başlayacak tutsak gazetecilerin davaları için de çağrı yaptı.
DFG Eş Başkanı Serdar Altan, Özgür Basın’ın büyük bir gelenek üzerine inşa edildiğini kaydetti. Altan, “Biz bunları oluşturan arkadaşlarımızı unutmayacağız. Ersin Yıldız’ı unutmayacağız. Bir kez daha bu saldırıyı lanetliyoruz. Diyoruz ki; herkes Özgür Basın ile kol kola bu mücadeleyi devam ettirsin” şeklinde konuştu.
HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ise, katliam emrini dönemin başbakanı Tansu Çiler verdiğini söyledi. Çiçek, “Çiler, bugün iktidarın mitinglerinde boy gösteriyor. Yine sözde demokrasiyi savunan resmi muhalefet, 1990’lı yılların karanlığına dair bir hakikat mücadelesi yürütmüyor. Bu anmanın vesilesiyle tekrar sesleniyoruz; iktidarından resmi muhalefetine bu ülkede katliamların tarihi açıklanmadığı sürece, geçmiş aydınlatılmadığı sürece bu sistem demokratikleşmeyecektir” vurgusu yaptı.
Açıklama sonrası bombanın patladığı yere karanfiller bırakıldı. Ardından saldırıda hayatını kaybeden Ersin Yıldız’ın mezarının bulunduğu Alibeyköy Yeşil Pınar Mezarlığı ziyaret edildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı