12 Eylül’ün ilk görsel sanatsal belgesi olarak nitelenen Alime Mitap’ın “Eylül Karanlığından” adlı kitabının 3. genişletilmiş baskısı NotaBene Yayınevi’nden çıktı
12 Eylül faşist darbesi sonrasında askeri cezaevlerinde binlerce devrimciye uygulanan zulmü duymayanımız yoktur. Yıllardır bu konuda romanlar, anılar yazıldı, filmler yapıldı. Dönemi anlatan yapıtlardan biri olan “Eylül Karanlığından” adlı kitap ise Alime Mitap’ın bizzat yaşadıklarından ve tanık olduklarından damıtarak çizdiği desenleri ve tabloları içermektedir.
12 Eylül’ün ilk görsel sanatsal belgesi (Ragıp Zarakolu, Mahsus Mahal Dergisi, 2007, Sayı:1) olarak nitelenen bu yapıtın 3. genişletilmiş baskısı NotaBene Yayınevi’nce geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Eylül Karanlığından’ın ilk baskısında önsözü Vedat Günyol, 3. baskıda ise Prof. Dr. Nermin Abadan Unat kaleme almışlar. Her iki saygın isim de Alime Mitap’ın eserinin tarihten kimi örnekleri çağrıştırdığını ifade ediyorlar.
Vedat Günyol şunları söylüyor: “Alime Mitap soyut resme sırt çevirmiş, gerçekçiliğe gönül vermiş bir ressam olarak çıkıyor karşımıza. Onun resimleri, İspanyol ressam Francisco Goya’nın (1746-1828) resimlerini akla getiriyor. O Goya ki, saray ressamlığı yapmış, soylu denen insanların resimlerini çizmiş görevli olarak, ama iliğine kadar halk yaşamına gönül bağlamış, ezilen, horlanan, işkence çeken insanlara adamış büyük ölçüde fırçasını ve kalemini. 1808-1814 arasında Napolyon ordularının zulmüne karşı ayaklanan İspanyolların çektiği acıları, uğradıkları işkenceleri Savaşın Yıkımları adı altında eşsiz çizgilerle ölümsüzleştirmiştir.”
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat ise 3. baskı için yazdığı önsözde şu ifadeleri kaleme almış: “Alime Mitap ülkesinin geçmişine de damgasını vurmuş bir kesiti seçmiş; sanatını fırçası, kalemi ve gerçekçi bir hafıza ile toplumsal hafızaya nakşetmiştir. 12 Eylül döneminde gerekçesiz nedenlerle yakalanmış çocuk, kadın, erkekleri tuvaline aktarmıştır. Yüzünün çizgilerini bile göremediğiniz bir erkekte bu en dokunaklı dünyasını görmeyi yeğlemiştir. İnsanın aklına bir zamanlar Fransa’da Dreyfuse davasında Zola’nın ‘J’accause’ feryadı geliyor. Mitap da sessiz kalmadı.”
1988’den itibaren yurt içi ve yurt dışında çok sayıda kentte düzenlenen “Eylül Karanlığından” adlı resim sergileri ve aynı adla yayınlanan kitap, faşist darbenin zulüm dolu zifiri karanlığına adeta bir projektör tutmuş ve o günlerin ağır koşullarında büyük heyecan yaratmıştır. İçtenlikle, yüreklice çizilmiş olan bu resimlerin, izleyenler üzerinde yarattığı etkiler, sergi izlenim defterlerindeki notlara yansıyor.
Şair Gülten Akın Ankara sergisinde (1988’de) şunları yazmış: “Bir dönemi en güzel resimlemişsin. Bu gerekliydi de. Aşacağımızı iyi tanıyacağız. Onu resimle, şiirle, yazıyla saptayacağız. Cesaret bile gerekmeyecek artık. Bu ürettiklerinde ortaklaşacağız. Bizi birleştirecek yeniden. Direncimizi arttıracak. Korkmuyoruz diyeceğiz. İlk insanın o koşullarda becerdiğini biz niye beceremeyelim. Üstelik bizim savaşımımız doğayla da değil. Bizim benzerimiz, yapısını iyi tanıdıklarımızla. Seni kutluyorum, yürekten.”
Fransız yazar Andre Jacques ise (1989’da Cenevre sergisinde) şu satırları kaleme almış: “Bize göstermiş olduğunuz ve sevdirdiğiniz bu insan yüzlerini unutmamız imkânsız. Bu tanıklığınıza teşekkürler…”
Alime Mitap, Eylül Karanlığından adlı kitabıyla 80 darbesi sonrasında on binlerce devrimciye yönelik insanlık dışı uygulamaları bir aydın ve sanatçı duyarlılığı ile gözler önüne getirmiş; bu tanıklığını tarihe güçlü bir şekilde not düşmüştür. Yaşanılan acıları yansıtırken direnç ve umut mesajlarını da içeren bu resimlerin her biri bize çok şey söylemekte, sayfalar dolusu kitapların anlatamadıklarını anlatmaktadır…
Sendika.Org