Erdoğan’ın NATO Zirvesi öncesinde İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacaklarına dair açıklaması hemen öncesinde öne sürdüğü AB üyeliği sürecine dair şartı akıllara getirse de pazarlığın arka planında F-16 krizi başta olmak üzere, vize sınırlamaları, mülteci politikaları, ticari anlaşmalar gibi ABD ve AB ile Türkiye arasındaki bir dizi konu yer alıyor
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Tayyip Erdoğan ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un NATO Zirvesi öncesinde yaptıkları görüşmenin ardından Erdoğan İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışığı yaktı. Görüşme öncesinde AB sürecinde önlerinin açılması şartı sunan Erdoğan’ın bir gün sonra yaptığı bu açıklama bu şarta dair vaatlere dair söz alınıp alınmadığı sorusunu akıllara getirdi.
İktidar medyası gelişmeleri gecikmeden ‘diplomatik zafer’ olarak servis etti. Erdoğan’ın ‘sıkı pazarlık’ yaptığını söyleyen Sabah gazetesi, Türkiye’nin NATO’da etkisinin arttığını, F-16 satış sözünü aldığını iddia etti.
Hürriyet’ten Hande Fırat ise Erdoğan’ın onay vermesine rağmen Meclis’in kapalı olmasından dolayı verilen onayın ‘şartlı vize’ niteliğinde olduğunu ifade ederek müzakere sürecinin açıldığını ifade etti. Fırat, kararın Meclis’ten geçme şartının bu süreçte İsveç ve ABD ile yürütülecek sürece bağlı olduğunu ve asıl diplomatik zaferin de bu olduğunu ekledi.
Gazete Duvar yazarı Fehim Taştekin, Hakan Güneş’le birlikte katıldıkları yayında Erdoğan’ın bu kararının bir ‘u dönüşü’ olarak görmenin doğru olmayacağını ifade etti. F-16 krizi başta olmak üzere, vize sınırlamaları, mülteci politikaları, ticari anlaşmalar gibi ABD ve AB ile Türkiye arasındaki bir dizi konunun asıl pazarlık konusu olduğunu ifade eden Taştekin, medyaya yansıyan bu açıklamalar üzerinden AB ile büyük bir açılım beklentisine girilemeyeceğini söyledi.
Taştekin F-35’e geri dönüşün gündeme bile alınmadığını hatırlatarak bu pazarlıktan ABD ile eski ilişkilerin bile kurulmasının zor olduğunu söyledi. ABD’nin ve dolayısıyla NATO’nun Erdoğan’ı Rusya ile ilişkiler geliştirecek düzleme itmek istemediğini ancak diplomatik ilişkinin de belirli bir mesafede tutulmak istendiğini ekledi.
NATO Liderler Zirvesi kapsamında yapılan görüşmelerin biri de Erdoğan-Biden görüşmesiydi. Erdoğan’ın hedefinin bu vesileyle diplomatik ilişkileri ilerletme olduğunu görüşme sonrasında yaptığı açıklamadan görülebilir. Erdoğan, “Bugün NATO marjında bu görüşmeyi bunun ilk adımı olarak görüyorum. Bundan önceki buluşmalarımız adeta ısınma turu gibiydi ama şimdi yeni bir süreci başlatıyoruz” dedi.
Zirvede gazetecilerin sorularını yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Kongre’deki her iki partide de bulunan Türkiye’ye F-16 satışına karşı direncin üstesinden gelip gelemeyeceklerine dair soruya “Türkiye’nin bu uçakları alması hem ABD’nin hem de NATO ittifakının çıkarınadır, İttifak genelinde yaptığımız şey bu; İttifak’ı mümkün olduğunca güçlü kılmak için tüm üyelerin ihtiyaç duydukları teknolojiye sahip olmalarını sağlamak” cevabını verdi.
Erdoğan’ın NATO Zirvesi’ndeki görüşmeleri sürerken açıklama yapan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da “Türkiye, pembe gözlüklerini çıkarmalı” dedi. Peskov, AB sürecinin gerçekçi olmadığını, Türkiye’nin Avrupa’da istenmediğini ifade etti.
Görüşmelerin hemen öncesinde Erdoğan Rusya ile Tahıl Koridoru anlaşması için yeniden masaya oturacaklarını da ilan etmişti. Fehim Taştekin’le birlikte katıldığı yayında Rusya’nın tepkisini de değerlendiren Hakan Güneş, her ne kadar İsveç’in NATO üyeliği konusuna onay vermesine Rusya’dan tepki gelse de Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin radikal bir bozulma yaşamayacağını ifade etti. Güneş, Türkiye’nin Rusya açısından yaptırımlara karşı bir soluk borusu olduğunu hatırlatıp Rusya’nın kolay kolay sırt dönemeyeceğini söyledi.
Türkiye açısından da kayıt dışı para girdisinin önemli bir bölümünün finansal sistemlerden dışlanan Rus oligarklarının Türkiye üzerinden küresel sisteme dahil olmasından kaynaklandığı bizzat önceki Hazine ve Maliye Bakanı tarafından onaylanmıştı.
AB ile istikrarlı bir süreç beklentisi iktidar medyası dışında bir yerde görünmüyor. Vize başvurularında esneme sağlanması ve F-16 krizinin çözümüne dair adım atılması daha yaygın bir beklenti olarak oluşmuş durumda. Ancak Biden’la yapılan görüşmenin detaylarına dair kamuoyuna bir açıklama yapılmaması da süreçteki belirsizliği etkileyen bir durum.
Sendika.Org, VOA, Sputnik