Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde verdiği sözleri tutmasının sonuçları ile Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde verdiği sözleri tutmasının sonuçları birbirinden çok farklı olacak
Seçim dönemlerinde siyasal dengelerin Türkiye’deki kadar hızlı değiştiği başka bir ülke olmasa gerek. Oy tercihlerini de her seferinde yeniden şekillendiren bu değişimi bağımsız araştırma şirketlerinin ölçümlerinde izliyoruz izlemesine de a onlar bile çalışma düzenleri gereği bu sürate yetişemediği için araştırma sonuçları çok süratli eskiyor. Bu kapsamda dün, yani pazar günü yapılacak seçimlere üç gün kala ortaya çıkan ve siyasal denklemi bir kez daha değiştiren gelişmeler de bu yazı yazılırken pek bitmiş gibi görünmüyordu.
Düne damgasını vuran ana gelişme, Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığından çekilmesiydi kuşkusuz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, biri gençlere diğeri çalışan kesime yönelik mesaisine yakından bakmak iyi olacaktır.
* * *
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin, öncekilerden hayli özgün bir karakter taşıdığı aşikar. Bu karakteri inşa eden unsurlardan biri, Erdoğan’ın yenilme olasılığının hiç olmadığı kadar yüksek oluşu.
Erdoğan’ın aynı gün içinde, en düşük memur maaşının 22 bin TL’ye çıkacağı vaadi ile kendisini gençlerin -sert ama her nedense özneyi anonimleştiren edilgen fiilli soruları- karşısında, ziyadesiyle demokrat ve hoşgörülü gösteren tv programının tanıtım videosunu duyurması da işte bu yenilgi olasılığının yol açtığı kaygıya dayanıyor.
* * *
Erdoğan için çalışan ekipler, yerli otomobil TOGG ile savunma sanayiindeki gelişmelere dair propaganda setinin, seçmen nezdinde oya tahvil edilecek yeterli ilgiyi sağlamadığı kanısına varmış olmalı ki Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun vaadinden “esinlenmeyi” (!) dahi dert etmiyor. Bunu anlamak da zor değil. Zira Erdoğan’ın gündelik hayatında hissetmesine imkan ve ihtimal bulunmayan yoksulluk ve yoksunluğun şiddetinin, onun için çalışan ekipler ve stratejistler ziyadesiyle farkında. O nedenle, erken geç demeden son düzlükte ne mümkünse oyları arttırma ihtimali gördükleri tüm araçları devreye alıyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun toplumda karşılık bulan sözleri de bu araçlar arasında tabii.
Hatırlatmak gerekirse, Kılıçdaroğlu kısa süre önce asgari ücret ile en düşük memur maaşı arasında olması gereken makasın kapandığını anlatan bir yayın yapmış ve iktidara gelir gelmez en düşük memur maaşının asgari ücretin 2,5 katına çıkarılacağını, bunun da 21 bin 265 TL düzeyinde olacağını duyurmuştu.
Erdoğan’ın dün Hak İş Genel Kurulu’nda bahsettiği 22 bin TL işte Kılıçdaroğlu’nun bu sözü karşısında, siyaseten bir el yükseltmeden başka bir şey değil.
Erdoğan’a 22 bin TL sözünü verdiren dinamikler, Kılıçdaroğlu’nun Kurban Bayramı’nda tüm emeklilerin hesabına 15 bin TL yatırılacağı sözünün toplumda karşılık gördüğünün de farkında olması.
Son haftalarda bulunduğum bir çok farklı ortamda, Kılıçdaroğlu’nun, Temmuz ayında hesaplarına yatırılacağını söylediği 15 bin TL’ye göre emeklilerin hesap ve plan yaptığını gözlemliyorum. Bizlerin vatandaş ve gazeteci olarak tanık olduğu bu etkiyi, Erdoğan için çalışan ekiplerin görmemesine imkan var mı?
* * *
Ancak mesele şu ki, Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde verdiği sözleri tutmasının sonuçları ile Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde verdiği sözleri tutmasının sonuçları birbirinden çok farklı olacak. Kılıçdaroğlu’nun miting alanlarında da paylaştığı gibi haksız, hukuksuz usulsüz ve yolsuz yollarla aktarılan kamu kaynaklarını rayına sokmak, yolsuzluk musluklarını kesmek bile (giderek ciddileşen cari açık sorunu sebebiyle tek başına yeterli olmasa bile ) başlıbaşına bir tasarruf kalemi oluşturacak.
Peki Erdoğan’ın kazandığı bir senaryoda, kamu kaynaklarının kurallara uygun biçimde harcanmasının ihtimali nedir? Ve 17 aydır üst üste cari açık veren ülkenin döviz ihtiyacı, Erdoğan’ın kazanacağı bir senaryoda nasıl karşılanacak?
Bu sorulara verilecek cevap, Erdoğan’ın çalışan ve emekli kesime verdiği sözlerin tutulup tutulamayacağının da cevabı olacaktır.
Kaynak: T24
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.