Kuzey Kıbrıs’ta hükümetin elektrik şirketi AKSA ile bitmek üzere olan sözleşmeyi ‘ihalesiz’ olarak tekrarlamak için yetki istemesinin ardından hem Meclis’te hem de sokakta hükümete karşı bir tepki oluştu. Kuzey Kıbrıs’taki elektrik krizinin arka planını, Meclis’te yaşanan tartışmaları ve sokak muhalefetinin taleplerini Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu’yla konuştuk
Kuzey Kıbrıs’ın gündeminde, Meclis’teki Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik önerisi üzerine yaşanan tartışmalar ve sokağa taşan eylemler var. Hükümet, Meclis’ten elektrik şirketi AKSA ile bitmek üzere olan sözleşmeyi ‘ihalesiz’ olarak tekrarlamak için yetki istiyor. AKSA ile ilk sözleşmeyi yapan ancak şu anda ana muhalefet konumunda bulunan CTP ise Meclis’te öneriye muhalefet ediyor.
Bu tartışmalara sebep olan ise iflasın eşiğine gelmiş bir elektrik üretim ve dağıtım sistemi. Çeşitli bölgelerde zaman zaman elektrik kesintileri başladı. Ancak asıl krizin elektrik kullanımının çok artacağı yazın yaşanacağı söyleniyor. Kamunun ve AKSA’nın elindeki tüm santrallerin tam kapasiteli çalışması durumunda dahi elektrik ihtiyacının karşılanamayacağı ifade ediliyor. Hükümetin buna çözüm önerisi AKSA ile sözleşmeyi yeniledikten sonra Türkiye topraklarında kurulacak bir santral üzerinden adaya kablo çekmek.
Sosyalistler ise çözümün kamulaştırmada yattığını ifade ediyor.
Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan elektrik krizinin arka planını, Meclis’te yaşanan tartışmaları ve sokak muhalefetinin taleplerini Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu’yla konuştuk.
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yarduncusu Münür Rahvancıoğlu
Rahvancıoğlu, gelişmelerin arka planını anlatarak sözlerine başladı.
1999 yılında Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) (Daha sonradan adı Toplumcu Demokrasi Partisi olacak) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) koalisyon hükümeti AKSA ile ilk sözleşmeyi imzaladı. Kurulu elektrik üretim kapasitesinin ihtiyacı karşılamaması üzerine ihtiyaç olacak kadar elektriğin AKSA’dan satın alınması üzerine bir sözleşme yapılıyor.
2009 yılında ise bugünkü krizde büyük bir etkisi olacak sözleşme imzalanıyor AKSA’yla. Şu anda ana muhalefet partisi olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP) koalisyonu AKSA’yla 15 yıllık bir sözleşme imzalıyor. Ancak bu sözleşmenin kapsamı ve yükümlülükleri 1999’da yapılana göre çok daha kapsamlı.
Sözleşme kapsamında AKSA Kalecik’te yeni bir elektrik santrali kurdu. Arazisi devletten verildi. Kurulum giderleri yıllara bölünerek devlete yıkıldı. Elektrik üretimindeki yakıt gideri yine devlet tarafından karşılandı. Üstelik neredeyse tüm giderleri devlet tarafından üstlenilen santrale devlet yıllık 28 milyon dolar kira ödemeye başladı. Üretilen elektrik için de döviz bazlı alım garantisi verildi. Üstelik üretilen elektrik, devletin elindeki santralde üretilen elektrikten daha pahalı. Kilovat saat başına 4 dolar fazla ödeniyor.
“Nasılsa AKSA’ya alım garantisi verildi” denilerek devletin elindeki santral, yüzde 15 kapasiteyle çalışmaya başladı.
Rahvancıoğlu, 2009’dan beri kullanılmayan ancak alım garantisinden dolayı ödeme yapılan elektriğin faturasının 1 milyar doları bulduğunu ifade etti. Her iki yıllık kira bedelinin bir santral kurmaya yeteceğini ifade eden Rahvancıoğlu, bunların Sayıştay raporlarına da yansıdığını ifade ediyor. Rahvancıoğlu devamında şunları söyledi:
Bu kadar ağır şartları olan bir anlaşma yapınca elektrik özellikle konutlar için çok pahalı oluyor. Devletin üzerindeki yük de artıyor. Enerji için ayrılan bütçenin neredeyse tamamı var olan santraller ve alım garantileri için harcanıyor. Yeni yatırım da yapılamıyor. Gelinen noktada santrallerin tamamı yüzde 100 kapasiteyle çalışsa bile yazın bu elektrik yetmeyecek.
AKSA’yla yapılan sözleşme 2024 Mart’ta bitiyor. Biten sözleşme ek bir sözleşme yapılmadan aynı şartlarla 3 yıl daha uzatılabilir veya sözleşme sonlandırılarak yeni bir ihale açılabilir. UBP’nin başını çektiği koalisyon hükümeti, 2024 Mart’ta bitecek sözleşmeyi 15 yıl daha uzatmak istiyor. Ancak bunu da yeni bir ihale açmadan, AKSA’ya adrese teslim şekilde yapmak istiyor. Kamu İhale Kanunu buna engel olduğu için de kanunda değişiklik öneriyor. AKSA’yla bu sözleşmeyi ilk yapan CTP ise bu sefer muhalefet ediyor.
Kanun değişikliği önerisine karşı Meclis önünde yapılan eylemlerden biri
Başbakan Ünal Üstel, sözleşmenin yenilenmesiyle birlikte Türkiye’yle enterkonnekte bir sistem kurulması için adım atılacağını ifade ediyor. Ancak Rahvancıoğlu bunun teknik ve uluslararası hukuk açısından mümkün olmadığını ifade ediyor. Rahvancıoğlu şunları söyledi:
Kuzey Kıbrıs, hali hazırda Kıbrıs Cumhuriyeti ile enterkonnekte durumda. Yani ihtiyaç durumunda güneyden elektrik satın alabiliyoruz. Böyle bir bağlantı var. Ancak Türkiye’nin AB ile böyle bir bağlantısı yok. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında böyle bir bağlantı kurulursa AB ile Türkiye arasında da bağlantı kurulacağından Kıbrıs Cumhuriyeti bağlantıyı kesecektir.
Dolayısıyla kurmayı düşündükleri şey de Türkiye ile enterkonnekte sistem değil. Türkiye topraklarına kurulacak ancak Türkiye’nin şebekesine bağlanmayacak bir elektrik santrali üzerinden Kuzey Kıbrıs’a elektrik sağlamak istiyorlar. Hem de yine aynı ağır ödeme koşullarıyla. Bu santrali neden Kuzey Kıbrıs’a kurmuyorlar? Teknik olarak Türkiye ile bir bağı da olmayacak üstelik.
Kuzey Kıbrıs Elektrik Kurumu (KIB-TEK) işçileri piyasacı dönüşüme karşı grev kararı alınca grev yasaklandı. Ancak işçiler fiili olarak grev yaptı. Rahvancıoğlu, son süreçteki elektrik kesintileri konusunda hükümet kanadının işçileri suçladığını ve işçilerin hatlara sabotaj yaptığını söylediğini ifade etti.
İşçiler ise sabotaj iddialarını kesin bir şekilde reddederek kesintilerin gerekli bakımların yapılmamasından kaynaklandığını ifade ediyor. Rahvancıoğlu, en son ne zaman bakım yapıldığının hükümet tarafından bile cevaplanamadığını ekledi.
Bağımsızlık Yolu’nun 9 Mart’ta Başbakanlık önünde yaptığı eylemden bir kare
(KIB-TEK) işçilerinin sendikası EL-SEN’in eylemlerinin yanı sıra Meclis, Başbakanlık gibi kamu kurumlarının önünde ve çeşitli merkezlerde eylemler yapılıyor. Bağımsızlık Yolu da EL-SEN’in eylemlerine destek vermenin yanı sıra kavşaklarda pankart tutma eylemleri yapıyor. Bağımsızlık Yolu, krizin çözümünün kamulaştırmadan geçtiğini ifade ediyor.
Bağımsızlık Yolu’nun pankart tutma eylemlerinden bir kare
Rahvancıoğlu, Kalecik’te kurulan ve AKSA’ya ait santralin kamulaştırılması gerektiğini iade ediyor.
Arazisi, kurulum giderleri, yakıtı devletten; alım garantisiyle fazla fazla para verildi zaten. Sadece ihtiyaç fazlası üretilen elektrik için bile 1 milyar dolar ödeme yapıldı. Bu santralin kamulaştırılmasının önünde bir engel yok. AKSA sırtımızda bir kambur. Bu krizin çaresi ise kamulaştırmada yatıyor.
Alım garantileri, fazla ödemeler bir an önce son bulsun ki kamu kaynakları yeni yatırımlara, yeni santrallerin kurulmasına, doğa dostu ve daha ucuz elektrik üretecek sistemlerin kuruluşuna harcanabilsin.
Muhalefetin bir bölümü Kamu İhale Kanunu’ndaki değişime dair söz söylüyor. “Kanun değişmesin” deniyor. “15 yıl değil de 5 yıllık sözleşme yapılsın” deniyor. Hayır, kamusal elektrik haktır. Derhal kamulaştırma yapılmalı. Başka çıkış yolu yok.
Sendika.Org