Ruul’da İçerik Uzmanı olarak güvencesiz çalıştırılan ve mobbinge maruz kalan, tazminatsız işten çıkartılan D.Ö.F. mektubunu Sendika.Org’a ulaştırdı
Maruz kaldığı mobbingin ardından hayatına son veren Yapı Kredi Bankası çalışanı bilgisayar mühendisi Efe Demir‘in ardından işyerlerinde mobbing, güvencesiz çalıştırılma haberleri gelmeye devam ediyor.
Ruul’da İçerik Uzmanı olarak çalışan D.Ö.F., Sendika.Org’a ulaşarak, sigortasız çalıştırılma, mobbing ve haksız yere işten çıkarılmasıyla yaşadığı mağduriyetleri ve dayanışma çağrısını paylaştı.
Freelance çalışanlar için faturalandırma ve ödeme alma servisi olarak hizmet veren Rimuut Eylül 2022’de marka isminde değişikliğe giderek Ruul ismini almıştı.
D.Ö.F., dayanışma çağrısı yaparak başladığı mektubunda “Sürekli yoğun zaman ve performans baskısı altında çalışmaktaydık” ifadelerini kullandı.
Freelance çalışma adı altında kayıt dışı çalıştırıldıklarını ifade eden D.Ö.F., “Freelancer pozisyonunda birer Yüklenici olmadığımız aşikardı, bir hizmet satışı yapmıyorduk, kurumda tam zamanlı ve departman yapılanması dahilinde işçi olarak uzaktan çalışıyorduk” dedi.
Yapı Kredi Bankası’nda bilgisayar mühendisi olarak çalışan ve maruz kaldığı mobbingin ardından yaşamına son veren Efe Demir’i hatırlatan D.Ö.F, “Sosyal güvencesiz ve mobbingle çalıştırılan 30’dan fazla çalışan, kötü niyetle işten çıkarılan ve yıldırılarak istifaya zorlanan çalışma arkadaşlarım ve kendi adıma isyandayım” dedi.
D.Ö.F’nin Sendika.Org’a ulaştırdığı mektubun tamamı şu şekilde:
Merhaba,
Sizinle yaşadığım sigortasız çalıştırılma, mobbing ve haksız bir biçimde sağlık izni kullanma sebebiyle işten çıkarılma kaynaklı yaşadığım mağduriyeti ve dayanışma çağrımı paylaşmak istiyorum.
Kasım 2021’de Ruul (eski adıyla Rimuut) adlı finans ve teknoloji girişiminde Growth (Büyüme) Ekibi bünyesinde İçerik Uzmanı olarak çalışmaya başladım. 2020’de kısa bir süre bu kuruma içerik yazarı olarak freelance hizmet vermiş, çocuk sahibi olduktan sonra ekibe tam zamanlı bir çalışan olarak dönüş yapmıştım. 2020’de sadece birkaç dış kaynaktan hizmet alarak çalışan organizasyon, 2021’de büyümüş, departmanlar ile yapılandırılmış ve tam zamanlı çalışanların emeğiyle ivmelenmiş bir konumdaydı.
Yöneticim Ç.P. ve ekip arkadaşım İ.T. ile birlikte sürekli yoğun zaman ve performans baskısı altında çalışmaktaydık. Yaptığım bir iletişim stratejisi çalışması sonrasında üst yönetim ayrı bir İletişim departmanı kuracaklarını ve bu birimi benim yönetmemi uygun gördüklerini söylediler. Nisan 2022’de görev tanımım, unvanım, maaşım ve sorumluluklarım değişti; Kurumsal İletişim ve Marka Stratejisi Yöneticisi olarak terfi edildim ve yöneticisi olduğum bu yeni birime 2 uzman alındı. Statüm esaslı bir şekilde değişirken iş güvencesi ısrarla sağlanmıyordu. Tüm tam zamanlı çalışanlara dayatmayla geriye dönük yüklenici sözleşmeleri imzalatıldı ve bunların geçici olduğu, en kısa zamanda bordrolanacağımız söylendi. Freelancer pozisyonunda birer yüklenici olmadığımız aşikardı, bir hizmet satışı yapmıyorduk, kurumda tam zamanlı ve departman yapılanması dahilinde işçi olarak uzaktan çalışıyorduk.
İş stratejisi, hedefler, şirketin sunduğu hizmet kapsamı sürekli değiştirildiği için markanın yeni kimliğini oluşturmak oldukça zor bir görevdi. Durmaksızın farklı proje istekleri geliyor, bir işe tam başlamışken başka bir işe yönelmemiz isteniyor ve sürdürülebilir bir iş akışı olması sürekli sabote ediliyordu. Ekim 2022’de yoğun çalışmalar neticesinde güçlü yankı bulan bir marka dönüşümü gerçekleştirdik. Fakat dönüşüm sonrasında da şirketin hedefleri değiştirilmeye devam edildi ve hemen hemen her hafta zaman isteyen farklı bir proje fikri ve yeni iş listeleri oluşuyor; hızlı üretim ve yüksek performans baskısı sürüyordu. Bordrolama ile ilgili vaatler verilmeye devam edilirken hiçbir gelişme kaydedilmiyordu.
Bu aylarda işten ayrılan Satış Yöneticisi arkadaşım Z.G.C.’ye Ruul’dan aldığı maaş ödemeleri yüzünden vergi borcu ve cezası geldiğini öğrendik. Üst yönetim iddiaların asılsız olduğunu, bizim böyle bir riskle asla karşı karşıya olmadığımızı, çalışmamızdan elde ettiğimiz gelirin maaş geliri olduğunu belirtti. Eski çalışma arkadaşımı aşağılayıcı, kötüleyici, karalayıcı korkunç söylemler üretiliyordu. Bu süreci takiben ekipten birkaç kişi daha yoğun baskılar, tutulmayan sözler, yasal uyuma aykırı uygulamalar ve yönetim sorunları nedeniyle işten ayrıldı. Önemli rollerdeki bu kişilerin ayrılıyor olmasını üzüntüyle karşıladım.
Sağlığım olumsuz etkilenmeye başladı. Fibromiyalji ve atipik fasiyal ağrı teşhisiyle tedavi gören ve kronik ağrı problemi olan biri olarak yoğun çalışma temposu, yön gösteremeyen liderler, bordrolama konusundaki belirsizlikler, çatışmalı iş ilişkileri, mobbing ve üst yönetimin kaba tavırları nedeniyle ağrılarım tetikleniyordu. Yıllık izin kullanmak istiyordum ama yoğunluktan kullanabileceğim hiçbir boşluk olmuyordu.
Yılbaşı ile maaşımda bir artış yapıldı, organizasyon şeması yenilendi ve akışlarda iyileştirmeler olacağının sözü verildi. Departmanıma bir uzmanın daha katılabileceği söylendi, iş ilanı açıp birçok adayı değerlendirdim. Şubat ayında depremle birlikte çok zor bir dönem geçirdik. Yaşadığım üzüntü ruhsal ve bedensel sağlığıma yansıdı. Üst yönetim tarafından depreme rağmen hiç anlayış görmedik, hiçbir şey olmamış ve duygularımız yokmuş gibi yoğun bir şekilde çalışmaya devam etmemiz beklendi. Çalışma arkadaşlarımızın ihtiyaçlarının saptanması için işverenlerimizin yerine departman olarak inisiyatif kullanarak ihtiyaç ve talep anketi düzenledik. Birçok kişinin konsantrasyon ve verimli çalışma anlamında zorlandığını tespit ettik.
Ağrılarım dayanılmaz olunca 1 hafta sağlık iznine ihtiyaç duydum. Bu sırada tekrar ürün setinde değişiklik olduğu, web sitesini tamamen yenilememiz gerektiğini ve departmana da uzman alımından vazgeçildiğini öğrendim ve yıkıldım.
Henüz izinli olduğum 7 Mart günü amirim olan CMO (Pazarlama Direktörü) ve İK yöneticisi benimle bir görüşme yapmak istediklerini belirttiler ve sağlık izni kullanarak toplantıları kaçırdığımı, iş takibi yapamadığımı, sağlık izni kullanmaya ihtiyacı olan birinin yönetici olamayacağını söylediler. Dilersem blog yazan bir dış kaynak olarak çalışabileceğim söylendi. Ben de buna sıcak bakmadığımı, bu kararlarını bana yazılı olarak tebliğ etmelerini istediğimi söyledim.
8 Mart günü kurucu ortak M.B. farklı bir sebep öne sürerek iş akdimi feshettiklerini bildirdi. Zaten bir önceki gün sözlü olarak sağlık sebebiyle görevimden alındığım bildirildiği için feshi yadırgamadım fakat işçilik tazminatlarımı talep ettiğimi ifade ettim. Avukatlarımızın yaptığı görüşmeler sonunda hiçbir tazminat alacağım olmadığı bilgisi iletildi.
Sağlık sebebiyle hiçbir işçi hele de ihbar süresi dahi verilmeden işten çıkarılamaz, sigorta primleri ödenmeksizin kimse freelancer sözleşmeleri dayatılarak ve bordrolama vaatleriyle bu koşullarda çalıştırılamaz. Kötü muamelelerle, hakaretlerle, aldatmayla ve baskıyla insanları çalıştırmak mobbingdir.
İlişkilerimin iyi olduğu çalışma arkadaşlarıma hakkımda söylenenler, yürütülen karalama operasyonu ve içerideki baskı ve tehdit ortamı sebebiyle bugün benimle yaşadığım bu mağduriyete rağmen eski çalışma arkadaşlarım görüşmüyor/görüşemiyor. Çalışırken ve ilişik keserken yetmediği gibi sonrasında da bana ve çalışmaya devam edenlere psikolojik zulümleri devam ediyor.
İşçilik haklarım gasp edilmiştir, iş akdim ihbar süresi tanınmadan kötü niyetle feshedilmiştir ve hakkımda yalanlar söylenerek psikolojimin hasar görmesine göz yumulmaktadır. Tazminatımı istiyorum, sağlık sebebiyle dinlenmeme izin verilmek yerine işsiz bırakıldığım için özür dilenmesini bekliyorum. Sosyal güvencesiz ve mobbingle çalıştırılan 30’dan fazla çalışan, kötü niyetle işten çıkarılan ve yıldırılarak istifaya zorlanan çalışma arkadaşlarım ve kendi adıma isyandayım. Girişimcilik ekosisteminde hızlı büyüme kaydetmek ve ekonomik çıkarlar uğruna emeğin ve iyi niyetin sömürüsünü körükleyen, çalışma alanında hak ihlallerinde bulunan girişimlerin bu uygulamalarına son vermesini ve çalışanların hak ettikleri hümanist yaklaşımın gösterilmesini talep ediyorum. Efe Demir’in de ifade ettiği gibi hayatlarımız kârlarınızdan değerlidir.
Sendika.Org