Kavgayı mahalle meydanına taşıyarak ne amaçladıklarını kavramaya zekâmız yetmiyor. Kılıçdaroğlu’nun kendi başına adaylık sancağını kaldırması, Altılı Masa’nın en etkisiz siyasi figürü Gültekin Uysal’ın Türkiye’nin en faşist karakterine çocuk tecavüzü üzerinden saldırması, İyi Parti içinde ve tabanında yükselen Kılıçdaroğlu ve CHP antipatisi, aritmetikten habersizce HDP’nin yok sayılması ve daha sayamadığımız hatalar
Benim gibi 40 yaşına gelmiş milyonlarca insanın ömrünün yarısı çiğnendi, yok edildi. 20 yılda yaşadığımız zulüm ve mağduriyeti burada anlatmak değil niyetim. Uzun yıllar bu hikâye anlatılacak diye düşünüyorum.
Asıl yazmak istediğim 20 yılın üstüne bir 5 yıl daha eklenme ihtimalinin kuvvetlenmiş olması. Bunun mevcut iktidarın mahareti sonucu olmadığını herkes biliyordur. İktidar, devletin elinde avucunda kalan son dirhemi dağıtmakla 14 Mayıs’a dek tutunmaya çalışıyor. En zayıf en ‘sandıktan korkar’ haldeler. Ancak niceliksel olarak en güçlü muhalefet bloğu olan Altılı Masa’nın iktidara koltuk değneği görevi görmeye başladığını büyük bir şaşkınlıkla izliyoruz. Hangi akla hizmet kavgaya tutuştuklarını anlamak mümkün değil. Kavgayı mahalle meydanına taşıyarak ne amaçladıklarını kavramaya zekâmız yetmiyor. Kılıçdaroğlu’nun kendi başına adaylık sancağını kaldırması, Altılı Masa’nın en etkisiz siyasi figürü Gültekin Uysal’ın Türkiye’nin en faşist karakterine çocuk tecavüzü üzerinden saldırması, İyi Parti içinde ve tabanında yükselen Kılıçdaroğlu ve CHP antipatisi, aritmetikten habersizce HDP’nin yok sayılması ve daha sayamadığımız hatalar.
İyi Parti’nin yarın iktidarı aldığı takdirde MHP’ye dönüşme hızı 24 saati almayacaktır. Bunun emarelerini genel başkan seviyesinden ilçe başkanlarına kadar hiyerarşilerinin her basamağında gördük. Öyle bir milliyetçi tavrı ki Altılı Masa HDP’ye selam vermeye korkar oldu. Kimse ne HDP diyor ne seçim aritmetiğinden bahsediyor. Buradan hareketle de İyi Parti’de Kılıçdaroğlu’nun adaylığına inanılmaz yüksek seviyede bir karşı duruş var. Kılıçdaroğlu olmasın da kim olursa olsun bile dendiği kulislerde geziyor. Öyle ki Koray Aydın’ın bile aday gösterilebileceği ihtimalinin konuşulduğunu da söyleyelim. Kılıçdaroğlu’nun Alevi olması İyi Parti içinde anti-patik bir özellik olarak kabul ediliyor. Bunu kamuoyu önünde dile getirenler de oldu. Akşener özür dilese de Kılıçdaroğlu’nun adaylığının istenmemesi başka gerekçelere bağlanarak tekrar gündeme getirildi ki başka bir şey de konuşulmaz oldu İyi Parti içinde. Artık Kılıçdaroğlu’nun adaylığı iyiden iyiye CHP’de söze ve yazıya dökülmeye başladığından beri Altılı Masa’nın iki ağır topu sokak kavgasına girmiş görünüyor. Dışarıdan derin bir zafiyet sergileyen Millet İttifakı’nı Erdoğan’ın Saray’da ellerini ovuşturarak izlediğini de tahmin etmek zor değil. Akşener’in bu desteksiz bırakan tavrının, CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na karşı yükselen nefretin seçimde sandığa yansıyacağı da aşikâr. Yanılmayı umuyorum. Seçimi Erdoğan tekrar kazandığında kaybedenler Altılı Masa değil 20 yıldır ayaklar altına alınan biz olacağız. Yine kaybedeceğiz.
CHP Genel Merkezi’ne asılan büyük bez afişte Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafı ve üzerinde de Yeşilçam’dan alıntıyla “Ben Kemal, Geliyorum!” yazıyor. Gidip görebilirsiniz. Altılı Masa’nın ittifak değil de birbiriyle amiyane tabirle sidik yarıştıran sınıf arkadaşlarına dönüştüklerinin bir yansıması gibi. Kılıçdaroğlu aday olarak seçildiyse, ki böyle bir şey yok, bunu ilan edip sonrasında bu tarz propaganda faaliyetlerine girişmesi isabetli olmaz mıydı? Kemal Kılıçdaroğlu belli ki İyi Parti ve diğer 4 partiye de meydan okuyarak ben seçime aday olarak giriyorum, siz de beni desteklemek zorundasınız mesajı veriyor. Ortak mutabakat sağlanınca aday belirleyeceğiz sözlerinin kamuoyunda hiçbir karşılığı olmadığını artık herkes kabul etmiş durumda. Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarından el-aman etmiş halk, Altılı Masa’nın adaylık tartışmasından bile 1 yılda bıktı. Artık kimse Ortak Mutabakat Metni ile heyecanlanmıyor. Milet İttifakı’nın reytingi gittikçe düşüyor. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere masanın tüm üyeleri seçim bitmiş ve kazanmış gibi bir halet-i ruhiye içine girmiş durumdalar. Öyle ki koltuk savaşları ayyuka çıkmış durumda. Halkın tüm dertleri kimin hangi koltuğa oturacağı şeklinde revize edilmeye çalışılıyor ama kimin umurunda? Ben Kemal, Geliyorum diyerek içinde bulunduğu ittifaktan bağımsız hareket etmenin, adaylığını dayatmanın masada huzursuzluğa neden olacağını görmüyor Kılıçdaroğlu. Görüyorsa da ‘vaziyet bu’ diye kendini de masayı da ve en nihayetinde milyonlarca seçmeni de yeni cehennem kapısının önüne bırakıyor.
Diyebilirsiniz ki, Altılı Masa’dakilere ne olacak? Doğru soru. Hiçbir şey olmaz. Vekil maaşları yatar. Genel Merkezlerde yeni işe yaramaz stratejiler için kadrolar oluşturulur. Salı ve çarşamba günleri TBMM grup toplantılarında atıp tutmalar devam eder. Olan her zaman olduğu gibi bize olur, olacak gibi de. Bunun hesabını kim verecek peki? Yanıt: Hiç kimse. Türkiye’de siyasilerin, Kürt değilse, hesap verdiği ne zaman vuku bulmuş?
Altılı Masa’nın en etkisiz ve yetkisiz parçası Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal. Hiçbir getirisi olmadığı gibi kopardığı parçalar cürmünden büyük. Ülkenin en karikatür faşisti Ümit Özdağ’a bile muhalefet ederken kendi ayağını pisliğe bulaştıracak kadar öngörüsüz. Bilinçaltında paketlediği hezeyanları otosansüre bile uğratmadan kullanan bir Nurcu kalıntısı Uysal. Yeni Asyacıların göz bebeği, ülkeye Said-i Nursi modeli önermek dışında bir zihinsel birikimi olmayan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çökmeyi planlayan, yeni bir İslamcı kadrolaşma iştahında bir eleman sadece. Çocuk tecavüzünden hakaret üretebilme kapasitesiyle Millet İttifakı’nın Nurcu çocuğu meydana çıkıp oy isteyecek. Demokrat Parti neler aldı bu halktan hepimiz biliyoruz. Şimdi talaşı bile kalmamış bir siyasi hareketin hâlâ ve hâlâ gündeme en seviyesiz şekilde düşmesi kabul edilebilir değil. Altılı Masa’dan bir insan evladının çıkıp da tek bir kelimeyle bile kınama yayımlamamasını da ben burada kınıyorum. Sosyal medyada paylaşıldığı için aktarayım: Demokrat Parti küçük ama mide bulandırıyor.
Altılı Masa’nın milliyetçisi İyi Parti’nin HDP’ye yönelik tavrı ve sözlerini herkes biliyor. Gizlemiyorlar da. Seçimi kaybedeceklerini bilseler de umursamıyorlar. Yeter ki Kürdün eline muhtaç olmasınlar. Irkçılığın İyi Parti versiyonunda matematik de çöpe atılmış durumda. HDP olmadan Cumhur da Millet de ikinci tura hazırlanmak zorunda kalacak. HDP’nin kapısı gizli veya açık mutlaka çalınacak. Kürtlersiz kimse seçim alamayacak. Bunu İyi Parti’nin aritmetiği zihinlerinde silmiş tüm kurmayları inkâra yönelmiş durumda. Kürtler var ama seçmenleri yok noktasına geldikleri için, neo-milliyetçi kafayı tebrik ediyorum. İyi Parti ve Akşener Altılı Masa’ya HDP’sizliği de kabul ettirmiş görünüyor. 5 parti Akşener ablalarının fırçasından korktukları için HDP demiyorlar, diyemiyorlar. Kürtlerin de aklı pazarda değil. 30 sene önce yok saydığınızda sonuçları ne olduysa şimdi de başka bir forma girecek. Geleceğiniz ellerimizde açıklaması bekliyorum HDP’den. Seçimi kim kazanırsa kazansın biz yine dayak yeriz, alışkın olmadığımız bir durum değil sonuçta. 20 sene şamar oğlanına dönen muhalefet sırf HDP’yi istemiyor diye bir 5 sene daha çeksin bu çileyi. Öfkeli Kürtler, Türklere de kaybettirecek. Bu şekilde bir hesaplaşmaya hazır olun.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.