Tarsus Kadın Platformu, evli olduğu Mahsun Ekinci tarafından öldürülen Emine Ekinci için “Emine Ekinci isyanımızdır, kadın cinayetleri politiktir” pankartı ile yürüyüş yaptı
Mersin’in Tarsus ilçesinde Emine Ekinci evli olduğu Mahsun Ekinci tarafından öldürüldü. Ekinci’nin öldürülmesinin ardından Tarsus Kadın Platformu “Emine Ekinci isyanımızdır, kadın cinayetleri politiktir” yazılı pankart ile Halk Eğitim Merkezi’nden Yarenlik Alanı’na yürüyüş yaptı.
Yarenlik Alanı’nda yapılan açıklamada siyasal iktidara seslenerek “Emine, ondan önceki kadın cinayetlerine engel olmadığınız, fail erkekleri koruduğunuz, 6284’ü uygulamadığınız için katledildi. Suçlu sizsiniz. Suçlu İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesheden iktidarınızdır” dedi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Kadınlar hemen her gün cinsel şiddete, tacize ya da tecavüze uğruyor, her yeni güne kadın cinayeti haberi ile uyanıyoruz, havuz medyası bu taciz, tecavüz, şiddet haberlerini sıradan vakalar olarak sayfalarına taşıyor. Erkek şiddetine bahaneler üreterek yapılan bu haberler ne yazık ki kadına yönelik şiddetin ateşini harlamaktadır. Buradan bir kez daha sesleniyoruz erkek şiddetine bahane bularak şiddeti meşrulaştırmayın, suç ortaklığına soyunmayın. Kadın cinayetleri münferit değil, politiktir.
İçişleri Bakanının ifadesine göre Erkek şiddeti geçen yıl 273 kadını öldürdü. Bu rakama halen ‘şüpheli ölüm’ olarak görülenler dahil değil ne yazık ki. Türkiye’de 2008 yılından bu yana işlenmiş kadın cinayetlerinde ölen kadınlara ilişkin bilgi veren dijital arşiv anıt sayaç, 2023 yılının henüz 12. gününde 10. kadın cinayetini işaret ediyor. Anıt sayaçta bu kadar kadın ismi yeter! Yeter artık bir kişi daha eksilmek istemiyoruz!
Bu rakamlarla birlikte İstanbul Sözleşmesinin birinci maddesine bakalım ‘Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadınlar ile erkekler arasındaki temel eşitliği teşvik etmek. Bu madde bile bize İstanbul Sözleşmesi’ni savunmakta ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor. İşte fail erkekler tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasından güç alıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak çıkarılan 6284 Sayılı Yasa, devlete “şiddet mağdurlarının korunması, koruyucu ve önleyici tedbirler alınması, mağdurun desteklenmesi ve şiddetle mücadelede etkin mekanizmalar oluşturulması” görevi yüklemektedir.
CEDAW, da Türkiye’ye “kadınlar ile erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni, siyasi haklardan eşit yararlanmalarını temin etme” sorumluluğunu yüklemektedir. Yani eğer İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, 6284, CEDAW uygulansaydı Emine yaşıyor alacaktı.
Emine de katledilen kadınların büyük çoğunluğu gibi kendi evinde evli olduğu erkek tarafından katledildi. Eş, eski eş, abi, baba, akraba sürekli en yakınımızdaki erkekler tarafından katlediliyoruz. Şiddet gördüğünüz aileler kadınların canları pahasına kutsanıyor. Evler adeta suç mahalli. Devletin görevi aileyi değil kadınları şiddete karşı korumaktır.
Manisa”da ilk iki karısını öldüren erkeği pandemi bahanesiyle serbest bırakan sistem,3. kadının da katlinden sorumluluk duymak yerine anayasayı kadın kılık kıyafeti için değiştirmeye çalışmaktadır. Kadınların ne giyeceğine karar vermek yerine kadınların güven içinde özgürce yaşayabileceği ortamı yaratmaya çalışmak devletin görevidir.
Bizler birbirimizi eşit, özgür ve hayatta istiyoruz. Hayatlarımız için, birbirimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz. Yılarca mücadele ederek kazandığımız ve bizden çaldıkları tüm haklarımızı geri alacağız Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz.
Sendika.Org