Bugün Okumuş İnsan Halkın Yanındadır kampanyasının en büyük gayesi bu yıkımın altında yalnızlaşarak depresyona itilen, gelecek kaygısı ve geçim derdiyle para kazanmaktan başka amaç bırakılmamış üniversiteliye yaşadığı toplumun bir parçası ve hatta dönüştürücü bir parçası olduğu bilincini yeniden kazandırmaktır
Kapitalizm bugün neoliberal enkaz altındaki gençlik kuşağına kariyerizmi, rekabetçiliği ve içinde yaşadığı toplumdan bihaber yaşamayı özgürlük diye satarken “Okumuş İnsan Halkın Yanındadır”, başka bir yaşamın ve anlamdaki özgürlüğün dayanışma kültüründen ve kolektivizmden geçtiğini anlatabilmek sorumluluğunun en somut göstergelerinden biri oldu. Üniversiteli olmanın, sadece dört duvar arasında slaytlar izleyip kariyer kulüplerinin kokteyllerinde CEO’lardan ‘nasıl zengin olurum’ safsatasını dinlemek anlamına gelmediğini, üniversiteliyle halkın köprüsünü yeniden kurduğumuzda üniversiteli olmanın anlam kazandığını bir kez daha deneyimledik. “Okumuş İnsan Halkın Yanındadır”, iktidarın üniversitelileri toplumdan ayrıştırmaya yönelik politikaları ve yoksul mahalleleri uyuşturucu çeteleriyle, dinci-gerici tarikat ve cemaatlerle kuşatarak dışladığı her türlü yoksun bırakma politikasına karşı alternatif bir yaşamın gerçekleşebileceğini de ispatlıyor.
Yıllardır yoksul mahallelerde yaz okulları kurduğumuz, derslerimizde MEB’in yasakladığı evrim gibi konuları da işlediğimiz, eğlenceli bilim dersleriyle eğlenerek öğrendiğimiz ve bunun dışında çocuklarla yılbaşlarını birlikte geçirdiğimiz Okumuş İnsan Halkın Yanındadır kampanyasını bu yılbaşında Bartın’da gerçekleştirdik. Bartın’a gideceğimizi karar verdiğimiz günden itibaren heyecanla kampüslerde çağrımızı yaygınlaştırdık. ODTÜ’de açtığımız oyuncak ve gönüllü çağrı masası üniversitelilerin kardeşlerinden, çevrelerinden topladığı oyuncaklarla doldu. Çevresinden toplayamayan ama ‘bir katkım olsun’ hissiyle kendi bursundan, kredisinden oyuncak alıp getiren arkadaşlarımız bizlere motivasyon kaynağı oldu. Tüm mahalleliyi oyuncak ve çocuk kitapları toplamak için harekete geçiren muhtarların da emeği büyük tabii ki. Bartın’a gidenlerimiz kadar gelemediği halde hazırlıklara emek verenlerimizle oradaydık diyebiliriz.
Bartın’da ilk durağımız Fatih İlkokulu oldu. Öğretmenlerimizle birlikte çocuklarla yapacağımız etkinliğe giderken, Bartın İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okul müdürünü il sınırına girişimizle arayıp çocuk şenliğinin yapılmaması yönünde talimat verdiğini öğrendik. Bizler için bu durum hiç de şaşırtıcı olmadı açıkçası. Maden katliamının üstünü örtmeye çalışanlar elbette ki üniversitelilerin de gelip oyuncak dağıtmasını, çocuklarla vakit geçirmesini engelleyecekti. İktidarın üniversite ve toplumun bir araya gelişine yönelik duyduğu korkuyu bir kez daha gördük. Oyuncaklarımızı okula bıraktıktan sonra Amasra’ya doğru yola çıktık. Bir salon dolusu çocuk servisten indiğimiz anda büyük bir coşkuyla sokağa çıkarak, sarılarak karşıladı bizleri. Birlikte şarkılar söyledik, dans ettik. Amasra merkezden Ahatlar Köyü’ne geçtiğimizde oyuncakları verdiğimiz çocukların, ailelerin bizlere evlerini açmasıyla başlayan dakikalar, el emeği ağaç oyması hediyelerle uğurlanmamızla noktalandı. Biraz yorgunlukla karışık gülümsemeler eşliğinde günü sonlandırdık. Bartın’a gitmeye karar verdiğimiz andan itibaren Bartın Eğitim-Sen maddi-manevi desteğini esirgemeyip bizlere rehberlik etti. Çocuklarla ilişki kurmanın bu kadar önem arz ettiği bir kentte çalışmamıza anlam ve kolaylık katan şube başkanı Sedat Hocamız nezdinde bütün şubeye teşekkür ederiz.
Daha önce yaşanan afetlerde de üniversiteliler aydın sorumluluğuyla toplumun yaralarını birlikte sarmaya gönüllü olmuştu. Düzce, Dinar, Van depremleri, Soma maden katliamı sonrasında üniversiteliler yıkıma uğrayan halkın kendini yeniden var etme mücadelesinde aktif olarak rol almıştı. Üniversitelerden Bartın’a yola çıkmamızın bir nedeni de budur. Okumuş İnsan Halkın Yanındadır kampanyamızın yaygınlaştırma sürecinde, Bartın’a gidişin bir gün öncesine kadar yaptığımız hazırlıklarda tekrar tekrar hissettik neden bunu yaptığımızı, üniversitelerin nasıl bir yer olduğunu ve olması gerektiğini. Hazırlık sürecinin başından sonuna kadar kampüslerimizde, yurtlarımızda ulaşabildiğimiz sıra arkadaşlarımızın dilinden söylemek gerekirse “Ben üniversiteyi böyle bir yer zannediyordum ama geldiğimde karşılaştığım manzaranın bundan çok uzaklaştırıldığını gördüm” sözleri üniversitenin ve üniversitelilerin bugünkü durumunu özetleyen bir yerde duruyor.
Neoliberalizmin yarattığı yıkımın izlerini en çok da bugünün gençlik kuşağında görmekteyiz. Bugün Okumuş İnsan Halkın Yanındadır kampanyasının en büyük gayesi bu yıkımın altında yalnızlaşarak depresyona itilen, gelecek kaygısı ve geçim derdiyle para kazanmaktan başka amaç bırakılmamış üniversiteliye yaşadığı toplumun bir parçası ve hatta dönüştürücü bir parçası olduğu bilincini yeniden kazandırmaktır.
Bu yüzden, 1995 yılında Dinar depreminde Öğrenci Koordinasyonu’nun çağrısıyla üniversiteliler; arama kurtarma, bölgede yaraları sarma amacıyla yola koyulmuştu. Üniversiteliler daha kente gelmeden cami hoparlörlerinden “Şehre teröristler geliyor!” anonsları geçen, Soma katliamında Van ve İzmir depremlerinde de aynı kara propagandayı sürdüren iktidar Bartın’a gelen üniversitelileri aynı yasakçı zihniyetle engellemeye çalıştı. Üniversitelilerin toplumla yan yana gelişinden her defasında bu kadar korkmalarının en büyük sebebi, üniversitelilere unutturulmaya çalışılan “Okumuş İnsan sorumluluğunun” ta kendisidir. Bu bilinci yeniden hatırlatmak ise bugün yine bizlere düşen bir başka görevdir.
Okumuş İnsan Halkın Yanındadır diyerek geçmişten bugüne okumuş insan olmanın bilinci ve sorumluluğuyla kampüslerden mahallelere umudu büyütmeye devam edeceğiz!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.