Onur Yaser Can’ı intihara sürükleyen polislerin 12 yıl sonra yeniden yargılandığı davanın ikinci duruşma sonrasında açıklama yapan Ezgi Sevgi Can, “12 yıl önce abime bu işkenceyi Fethullahçı Terör Örgütü’ne üyelikten aldıkları nüfuzla uygulayan polisler için devran döndü ve bugün yargı önüne çıktılar. 25 Kasım’da kadınları işkenceyle, ters kelepçeyle gözaltına alan polisler için de devran döner ve hesap vermek zorunda kalırlar” dedi
2010 yılında İstanbul’da Narkotik Şube polisleri tarafından yapılan psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kaldıktan sonra intihar eden Onur Yaser Can’ı intihara sürükleyen polislerin 12 yıl sonra yeniden yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.
Yargılanan polislerin savunmalarına devam edildi. Polisler hakimin ve avukatların sorularının büyük bir bölümüne ‘Hatırlamıyorum’ cevabını verdi.
Onur Yaser Can ile aynı zamanda gözaltına alınan ve çıplak arama işkencesine maruz bırakılan Yavuz Koç da tanık olarak dinlendi. Koç, “Soyun dediler soyundum. Bir temas olmadı. Odaya ilk girdiğimde 4-5 polis vardı. Arkam dönük olduğu için içeri kimin girip çıktığını bilmiyordum” diyerek çıplak arama işkencesinin olduğunu ifade etti.
Koç’un ardından Can için karakola gelen avukat, Can’ı çalıştığı yere işe alan kişi, Can’ın arkadaşı da tanık olarak dinlendi.
Söz alan Ezgi Sevgi Can, “Biz evrakta sahteciliğin işkenceyi meşrulaştırmak için yapıldığını ve dolayısıyla işkencenin devamı niteliğinde olduğunu biliyoruz. Mahkemenin bu konuda daha duyarlı, daha talepkar olmasını, adaletin tecellisini hızlandırmasını talep ediyoruz” dedi.
Duruşma savcısı da o dönem Narkotik Şube Müdürlüğü’nde görevli polislerle ilgili ‘ağırlaştırılmış işkence’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ suçlamalarıyla yapılan şikayetlerin dosyasının istenmesini talep etti. Mahkeme ara kararda bu talebi onayladı. Sanıkların duruşmaya katılma zorunluluğunun devamına karar veren heyet, ‘işkence’ iddiasıyla ilgili suç duyurusunun hükümle birlikte değerlendirilmesine hükmetti. Bir sonraki duruşma 3 Şubat’ta görülecek.
Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Bu dava 28 yaşıındaki bir gencin işkence sonrası intihara sürüklenmesinin ve ardından itinayla işleyen cezasızlık politikalarının sonucunda annem ve babamın da katledilişinin davasıdır. Cezasızlığın en ağır sonuçlarından birinin görüldüğü bir dava bu. Bu döngünün kırılması için mücadeleleri ortaklaştırmak gerektiğini düşünüyorum.
12 yıl önce abime bu işkenceyi Fethullahçı Terör Örgütü’ne üyelikten aldıkları nüfuzla uygulayan polisler için devran döndü ve bugün yargı önüne çıktılar. 25 Kasım’da kadınları işkenceyle, ters kelepçeyle gözaltına alan polisler için de devran döner ve hesap vermek zorunda kalırlar. Bu kadar rahat suç işleyen polislerin dikkatini çekmek istiyorum. Biz bir aradayız, çok kuvvetliyiz.
Bu davanın sonucu ne olursa olsun, bu mücadelenin ve birlikteliğin kendisi o kadar önemli ki o polisler bu mesajı alıyorlar. Varlığınız ve desteğiniz için teşekkür ediyorum.
Avukatımız Çiğdem Şat: "Mahkeme heyetinden iskence hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ettik.
Bunun bir işkence davası olduğunu ısrarla tekrarladık.
Mahkeme bu konudaki kararını hükümle beraber vereceğini açıkladı. Bir sonraki duruşmamız 3 Şubat 2023'te#OnurYaserCan pic.twitter.com/lnVTcROxCe— Onur Yaser Can (@onuryasercan) December 2, 2022
Can’ın ardından Av. Çiğdem Şat, bu davanın sadece bir evrakta sahtecilik davası olmadığını, bu yüzden mahkeme heyetinden işkence hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ettiklerini ifade etti. Şat, heyetin bu konudaki kararını hükümle birlikte vereceğini söyledi.
Av. Mehmet Ümit Erdem de duruşmaya dair yaptığı açıklamada “Bu tür dosyalar duruşma salonlarına sıkıştığı müddetçe davalar cezasızlıkla sonuçlanıyor. Baroların, demokratik kitle örgütlerinin, duyarlı kişilerin desteği çok önemli. Biz hepinizin bu desteğiyle buraya geldik” dedi.
2010 yılında İstanbul’da Narkotik Şube polisleri tarafından yapılan psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kaldıktan sonra Onur Yaser Can, ikinci kez ifade için şubeye çağırılınca Can, intihar etti.
Can’ın intiharından sonra annesi Hatice Can da yargı sürecinin adil olmamasından dolayı dört yıl sonra intihar etti. Baba Mevlüt Can da oğlunun üzüntüsünün üzerine eşini de kaybedince sağlığı iyice bozuldu ve 2019’da yaşamını yitirdi. Can ailesinden kalan tek kişi Ezgi Sevgi Can, adalet mücadelesini sürdürüyor.
Can’ı intihara sürükleyen polislerin bir kısmı sadece belgede sahtecilikten yargılandı. Yargılanan iki polis 6 yıl 5 ay hapis cezası alırken hiç tutuklanmadılar. Sürdürülen adalet mücadelesi sonucu Can’ı intihara sürükleyen, işkence faili polisler, azmettirici amirler ve delil karartan bir polis hakkında dava açılabildi. Ancak açılan dava da yine belgede sahtecilik suçlamasıyla açıldı.
Ezgi Sevgi Can, davanın artık norm haline gelen cezasızlığın, sonucu itibariyle en yakıcı örneklerinden biri olduğunu sanık polisler ve amirleri işkence ve kötü muameleden yargılanana kadar bu davayı sürdüreceklerini ifade etti.
Can’ı intihara sürükleyen polislerin 12 yıl sonra yargılandığı davanın ilk duurşmasında sanık polisler çelişkili ifadeler verdi. Üst arama tutanağı üzerinde yapılan değişiklikle işkence arasındaki bağlantıya dair sorularda sanıklar ve sanık avukatları cevap vermekten kaçındı.
İlgili haberler:
Sendika.Org